2014’ün 3 Ağustos’unda IŞİD Şengal’e saldırdı. Katliamın tanıklarından Ayşe Murad, köyünü terketmek zorunda kaldı. Koyunları da onun peşinden gitti. Bir oğlu IŞİD tarafından kaçırılan Murad,yaşadıklarını anlattı
Dini inançlarından dolayı fermanlar ile soykırımın hedefi olan Ezidi halkı, 2014’ün 3 Ağustos gecesinde çığlıklar ile uyandı. O gün Şengal’de IŞİD’in katlettiği insanların sesleri yükseldi. İnsanların başları kesildi, cenazeler sokak ortasına atıldı, kadın ve çocuklara tecavüz edildi, kaçırıldı…Tüm dünya Ezidilerin fermandan geçirilişine tanıklık etti. Dile kolay 73 fermandan (kimi kaynaklar 74 olarak kabul ediyor) geçti bu halk. Ezidilere dönük fermanda Şengal özellikle seçilmişti. Çünkü Şengal Ezidilerin en yoğun ve örgütlü olduğu alandı. O günlerde Ezidi toplumu öfke, acı, intikam hırsı, çaresizlik ve daha nice duyguları iç içe yaşadı.
O gecenin tanığı
3 Ağustos ve sonrasında yaşananları fermanın tanığı Ayşe Murad anlattı. Şengal’e bağlı Siba Şex Xidir köyünden olan Murad, köyde tarlalarda çalışıp hayvan besleyerek geçimlerini sağlıyor. Önceleri fermandan bahsedildiğinde ciddiye almadıklarını söyleyen Murad, 2 Ağustos’u 3 Ağustos’a bağlayan o geceden şöyle bahsediyor: “Gece 00.00’a kadar da hiçbir şey yoktu. Her şey çok normaldi. İlk önce patlama sesleri geldi. Bahçeye çıktım gelinim ve torunum dışarıda yatıyorlardı. İçime bir fenalık geldi. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. Babam ve annemlerin olduğu köye saldırı olmuş. Ama bizim haberimiz yoktu. Bir kuzenim katledilmişti.
‘Kuzularım beni bırakmadı’
Sabah saatlerinde köyden çıkmaları istendiği için hazırlık yapan Murad, “Aklıma koyun ve kuzularım geldi. Gidip kapılarını açtım. Biz yokken açlıktan ölmesinler diye. Koyun ve kuzularım etrafıma birikmişlerdi. Evden çıkmak zorunda kaldım, kapılar açıktı. Koyun ve kuzularım peşimden gelmeye ve ses çıkarmaya başladı. Neredeyse bir kilometre yürümüştüm ama koyun ve kuzularım ardımdan sesleniyorlardı.”
Ağaca beyaz tülbent
Köyden çıktıktan sonra önce araçlar ile başka bir köye gittiklerini fakat fermandan kurtulmaları için buradan da çıkmalarının istendiğini belirten Ayşe Murad, daha sonra Kandil’e gittiklerini ifade ediyor. Burada çok sayıda akrabası olduğu için gittiğini ifade eden Murad, “Vardığımızda herkes birbirini arıyordu. Bulunduğumuz yerde ağaca beyaz bir tülbent bağladık. Olası bir saldırı olursa bunu gördükten sonra belki geri adım atarlar diye düşündük” diyor.
Küflü kuru ekmek
Daha sonra tekrar yollara düştüklerini dile getiren Ayşe Murad, günlerce aç ve susuz kaldıklarını sözlerine ekleyerek, şöyle devam etti: “Çok zorluk çektik. Toprakta uzanıyor, sırtımızı dikenlere veriyorduk. Günlerce küflenmiş kuru ekmek yedik.. Ağaçlardaki yaprakları koparıp çocuklarımızın üstüne atıyorduk üşümesinler diye. Çocukların açlıktan öldüklerini de gördük. Benim de bir torunum vardı. Onu hiç kucağımdan indirmedim. 8 günün sonunda Newroz Kampı’na vardık.” Uzun süre Newroz Kampı’nda kalan Murad, Şengal özgürleştirildikten sonra ailesi ile birlikte geri dönmüş. Fakat geri döndüklerinde evlerinden geriye büyük bir yıkıntı kaldığını görmüş. Murad’ın bir oğlunu IŞİD kaçırmış, o günden bu yana bir daha haber alamamış. Fermanın kendilerinde derin bir yara bıraktığını söyleyen Murad, “Kadın ve çocuklarımız halen çetelerin elinde. Biz Ezidiler sağ oldukça yaşadığımız bu acıyı, kaçırılan kadınlarımızı, açlık ve susuzluğumuzu, yakılan yaşlılarımızı, kaçırılan gençlerimizi, başları kesilen komşularımızı, uçurumdan atlayan kadınları, açlıktan ölen bebeklerimizi unutmayacağız. Şuan tek isteğimiz IIŞİD’in elinde olan kadınlarımızın kurtarılması. Bu bizim için en büyük armağan olacaktır” diye konuştu.
Ezidiler için eylem çağrısı
Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, 3 Ağustos 2014 yılında Şengal’de gerçekleştirilen Ezidi soykırımına ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Küresel Mücadele Küresel adalet ile sağlanır”, “Adaletin olmadığı yerde barış da olmaz” başlıklı açıklamada, 3 Ağustos 2014’te dünyanın canlı tanıklığında gerçekleşen bir soykırımı, 73’üncü ferman olarak yaşayan Êzidilerin, 21’inci yüzyılın en korkunç vahşetine maruz kaldığı hatırlatıldı. Ezidilerin soykırım döneminde yaşadıklarına değinilen açıklamada, 3 bin kadının halen IŞİD’in elinde bulunduğu kaydedildi.
Uluslararası eylem günü
3 Ağustos tarihinin “Kadın Kırımına Karşı Mücadele Günü” olarak kabul edilmesi çağrısının yer aldığı açıklamada, “Bu çağrımızın dünyanın farklı bölgelerinde karşılık bulmuş olması ve özellikle de Ezidi Kadın Federasyonu tarafından 3 Ağustos’un ‘Feminiside karşı eylem günü’ olarak ilan edilmesi önemlidir. Tarihin karanlık sayfalarına geçen 3 Ağustos, ‘Kadın Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü’ olarak kabul edilene kadar mücadelemizi uluslararası mecralarda, ulusal üstü yargı mekanizmaları nezdinde sürdüreceğiz. Unutulmasın ki, hesabı sorulmamış kıyımlar, yenilerinin habercisidir” diye belirtildi.
Platformdan çağrı
“Biz kadınlar; her yerde kadın dayanışmasıyla mücadelemizi yükselterek, 3 Ağustos Kadın Kırımı ve Soykırıma Karşı Uluslararası Eylem Günü ilan edilene kadar, kadın soykırımını durduracağız, yaşamı özgürleştireceğiz şiarıyla haykıracağız” diyen Platform, herkesi 3 Ağustos’ta saat 11.00’de eş zamanlı basın açıklamaları yapmaya, bir dakika sessiz olmaya, Ezidilerin sembolü olan beyaz giyinmeye, siyah kurdele takarak soykırıma karşı mücadele etmeye çağırdı.
DİYARBAKIR