Arıcılığın ve zengin bitki çeşitliliğinin yaşadığı Pîlemûriye’de RES kurulacak. Geçimini arıcılık ve hayvancılıkla sağlayan bölge halkı projenin durdurulmasını istiyor
Duygu Kıt
Dêrsim’in Pîlemûriye (Pülümür) ilçesinde Hacılı, Şeteri (Dağyolu), Nuxduli (Nohutlu), Zimaq (Közlüce) ve Mazra Silemanu (Süleymanuşağı) köylerine Mina Marble Mermer Maden Ticaret A.Ş tarafından 10 adet Rüzgar Enerjisi Santralı (RES) kurulması için hazırlanan projeye ‘ÇED olumlu’ kararı çıktı. Bölge halkı geçtiğimiz kasım ayında proje onayı için yapılmak istenen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısına yaşam alanlarının ve meraların tahrip edileceğini söyleyerek tepki göstermiş ve izin vermemişti. İtirazlara rağmen verilen karara tepki gösteren ve projeye izin vermeyeceklerini söyleyen köylüler, mücadelede kararlı.
‘Sonuna kadar karşısındayız’
Projenin etkileyeceği köylerden olan Közlüce köyü muhtarı Mustafa Aksakal, “Köylüler olarak projeye karşı olduğumuzu dile getirmemize rağmen onay geldi. Süreci sonuna kadar takip edeceğiz çünkü doğamız tehlike altında. RES’le başladıkları süreci madencilikle devam ettirecekler. Yaşam alanlarımızda maden arayacaklar. Taş ocakları kuracaklar. Bölgemizde arıcılık çok yüksek. Diğer illerden en az 100.000’e yakın hayvan geliyor dağlarımıza. Tarım alanlarına zarar vereceği için herkes karşı. Tüm itirazlarımıza rağmen tekrar karşımıza getirdiler, biz de sonuna kadar karşı çıkacağız” dedi. Közlüce köyünden İsmail Turan ise şunları söyledi; “Samandağ ve ülkenin birçok yerindeki gibi artık özel mülklerimizin ve tapulu alanların da artık bir önem taşımadığını görüyoruz. Bu da bize gösteriyor ki her zamankinden daha çok doğamıza ve Dêrsim’e sahip çıkmalıyız. Bu örgütlü mücadeleden geçmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Hukuki süreci işleteceğiz’
Pîlemûriye (Pülümür) Belediye Başkanı Müslüm Tosun geçtiğimiz günlerde ilçeyi ziyaret eden Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile konuyu görüştüğünü aktardı. Müslüm Tosun, “Bakan ilçemize geldiğinde bölgemizin arıcılık için çok önemli bir bölge olduğunu, gelecek nesillere bırakabileceğimiz şeylerin temiz toprağımız, temiz suyumuz, faunamız olduğunu ifade ettim. Buranın bitkileriyle ilgili yaptığımız sadece bizim tespit ettiğimiz endemik veya bölgeye has 1200’ü aşkın bitkinin olduğunu ifade ettik. Bu konuda destek istediğimizi söyledik. Tüm bunlara ilişkin hazırladığımız dosyayı kendisine teslim ettim ama ÇED Olumlu raporu verildiği için hukuki sürecin başlatılması gerekiyor. Yakın zamanda köy muhtarları ile bir araya gelip nasıl bir yol izleyeceğimizi değerlendireceğiz” dedi.
‘Geçim kaynakları tehlikede’
Dêrsim Kültürel ve Miras Koruma Girişimi Sözcüsü avukat Barış Yıldırım açıklamasının devamında şunları belirtti;
“Bölgedeki tüm projelerin derhal iptal edilmesi gerekiyor. İlçede Türkiye’nin kalori bakımından en önemli balı üretiliyor. Yakın zamanda Tarım ve Orman Bakanımız ilçeye gelerek arıcılık projelerinin güçlendirilmesi gerektiği yönünde çağrılarda bulundular. RES projesinin oradaki ekosisteme, doğal alanlara, habitata etki edeceğini çok açıklıkla ifade edebiliriz. Uluslararası sözleşmelere göre koruma altında bulunan bu tip bölgelerde bırakın herhangi bir baraj HES, RES projesini insan etkileşiminin dahi ortadan kaldırılması gerekiyor. Yine proje havzasının yakınında Bağır Dağı’nda kaçak şekilde başlanılan bir krom madenciliği projesi söz konusu. Bu bakımdan hem hukuksal olarak hem de demokratik olarak yürütülmesi gereken tüm girişimleri sonuna kadar yürüteceğiz.”
‘Karar hukuka aykırı’
Dêrsim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü avukat Barış Yıldırım ise, ‘Yıllardır belirtiyoruz, projenin yürütülmek istenildiği saha Munzur Havzası içerisinde yer alan bir saha ve bu havza önemli bir doğa ve bitki alanı. Havzanın batı tarafında kalan 42.000 hektarlık bir kısmı 1971 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla, Milli Park olarak ilan edildi. Yine 25 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı oluru ile Havza’nın temel kaynak değerlerinden Munzur Nehri’nin tabanı ve yine Havza’nın temel kaynak değerlerinden Pülümür Çayı’nın tabanı ikinci derece doğal sit alanı olarak ilan edildi. Daha önemlisi bu projenin yürütülmek istenildiği saha Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN)’ne göre kesin koruma altında bulunan pek çok canlı türünden yaban kedisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, su samuru, kaya kartalı, ayı, kurt, tilki ve daha birçoğu yaşamakta. Özellikle RES projesinin yapılmak istenildiği sahada çok ciddi endemik türler var” diye belirtti.









