Boğaziçi’ne kayyum rektör atanmasını protesto ettikleri için gözaltına alınan öğrenciler konuştu: Devletin tüm saldırıları gücümüzden korktuğu için. Gözaltındaki arkadaşlarımıza taciz, çıplak arama, işkence, devletin korkusu yüzünden. Herkese çağrımız mücadeledir, sokaklardır
Yadigar Aygün
Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla AKP eski milletvekili aday adayı Prof. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına karşı öğrenci eylemleri ve protestoları sürüyor. Eylem sırasında ve sabaha karşı çok sayıda öğrenci gözaltına alındı. Gözaltı sırasında öğrenciler; şiddet, darp, işkence, ters kelepçe ve zorla çıplak aramaya maruz kaldı. Öğrenciler, hedef gösterildi. Gözaltı sırasında ise polis tarafından LGBT+İ aktivistleri Yıldız İdil Şen ve Havin Özcan copla tecavüz etme, öldürmekle tehdit edildi. Gazetemize konuşan öğrenciler, devletin tüm baskı araçlarına karşı yılmayacaklarına dikkat çekerek tüm gençlere örgütlenme ve birlik olma çağrısı yaptı.
Gözaltında işkence
Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan, Boğaziçi eylemleri sırasında gözaltına alınan Burak Çetiner, gözaltı sırasında ve sürecinde yaşadığı hak ihlallerini gazetemize anlattı. Çetiner, “Eylemin akşamında sabaha karşı 06.00’a doğru özel harekat polisleri kapıyı kırarak eve girdi. Babam kapıyı açmaya çalışırken bir anda üstüne çullandılar ve uzun namlulu silahlarla yere yatırdılar. Evde annem, babam ve ben vardık. Kardeşim şans eseri yoktu. Anne ve babamı yere yatırdıktan ve benim ellerimi arkadan ters kelepçedikten sonra odamı aradılar, odamı dağıttılar, telefonuma el koydular. Sonrasında Vatan Emniyet’e götürüldüm. Emniyette polisin verdiği yemeği kabul etmediğimiz için avukatlarımızın getirdiği şekerleri yiyorduk. Açlık grevinde olmamıza rağmen avukatlarımızın getirdiği şekerleri de yaklaşık 6-7 saat bize vermediler. Avukatlarımızın getirdiği suları da aynı şekilde çok geç verdiler, tedarik etmediler ama asıl özellikle vurgulamak istediğim, sağlık kontrolüne giderken önceki gün yapılmamasına rağmen bize ters kelepçe yapmak istediler. Biz de bunu kesinlikle kabul etmeyeceğimizi önceki gün sağlık kontrolüne elimiz açık gittiğimizi söyledik. Hepimizi tek tek otoparka götürerek yere yatırarak ters kelepçe yaptılar ve kelepçeleri sonuna kadar sıktılar hepimizin elleri yara bere içerisinde hâlâ” dedi.
‘Çıplak arama yaptılar’
Çetiner, gözaltı sürecinde zorla çıplak aramaya maruz kaldıklarını söyledi. Çetiner, yaşadıkları işkence, şiddet ve darbı ise şu sözlerle aktardı: “Hastaneye geldiğimizde ellerimizdeki kelepçeleri açmalarını istediğimizde ‘Hepinizi tek tek alacağız, o sırada siz burada bekleyeceksiniz’ dediler. Biz de arkadaşlarımızı beklemeyeceğimizi, hepimizin aynı anda ellerimizin açılmasını söylediğimizde bizi tek tek ve yaka paça arabadan atarak ve sürükleyerek çıkardılar. Birçok arkadaşımız bu esnada yere düştü, montu yırtıldı. Benim de diğer arkadaşların da montu yırtıldı. Darp ederek kolumuzu kırmaya teşebbüs ettiler. Polisler, benim için ‘Kolunu kırın, kolunu kırın’ dedi. Darp raporu aldım. Sağlık raporunda omzumda incinme olduğu ve bileklerimin morarmış olduğu mevcut. Hastaneden çıkarken de tekrar yere yatırılarak ters kelepçe takarak Çağlayan Adliyesi’ne götürdüler. Adliyeye getirildiğimizde ellerimizi hissetmiyorduk. Ben de hâlâ şiddet izleri duruyor, diğer arkadaşlarda da duruyordur muhakkak. Bana da çıplak arama yapıldı. Diğer arkadaşlara da yapılmış” diye konuştu.
‘Bizi korkutamayacaklar’
Çetiner, kayyum rektörlere karşı tüm öğrencilere örgütlenme çağrısı yaptı. Çetiner, “Kayyum, bütün öğrencilerin sorunudur. Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyuma karşı mücadele ediyoruz. Tüm üniversite öğrencilerinin birleşip bu mücadeleyi sahiplenmesini istiyorum. Bunu talep ediyorum bütün üniversite öğrencilerinden. Kayyuma dair bir sürü eylem gördüm. Ankara’da, Samsun’da başka yerlerde herkese çok teşekkür ediyorum bize sahip çıktıkları, mücadeleyi büyüttükleri için. Mücadeleye devam edeceğiz, bizi korkutamayacaklar” dedi.
‘Hiç kimse korkmasın’
Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü Öğrencisi ve Gençlik Hareketi Kordinasyonu Sözcüsü Ece Köroğlu, seçilen belediyelere atanan kayyumları hatırlatarak şimdi de üniversitelere kayyum atandığını vurguladı. Kayyum rektörlerin atanma sebeplerinin üniversiteleri baskı altına almak olduğunu söyleyen Köroğlu, “Bugün ülkemizin dört bir yanında sadece üniversitelerde değil, ülkenin her yerine kayyum atanıyor. Kayyum atayanlar, sözü ne öğrencilerde, ne halkta, ne de işçilerde görüyorlar. AKP’nin yapmış olduğu şey bu. HDP’li illere kayyum atandı. Şimdi de üniversitelere kayyum atıyorlar. Biliyorlar ki, gençler hayatın dinamiğini oluşturuyor ve bu dinamiği söndürmeye çalışıyorlar. Biliyorlar ki gençler onlara oy vermeyecek. Gençler, onların peşinden ilerlemiyor. Gençlerin gözü açık. Üniversitelerin üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar. Üniversitelerin bilim yuvasından uzak olmasını sağlamak istiyorlar. Üniversitelerin özgür olmasını istemiyorlar. Amaçları üniversiteleri, gençleri, halkı baskı altında tutabilmek. Devlet ancak bu şekilde yönetebileceğini, baskı kurarak devam ettireceğini düşünüyor ama yanılıyor. Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde bir kıvılcım oldu. Bir kıvılcım başladı, halk buna tepki gösterdi. Halkın desteğini gördük. Sosyal medyadan meydanlara kadar halk öğrencilere destek verdi. Halk da biliyor ki bu yapılan hukuksuz” diye belirtti.
Gençlik dinamik
Gözaltı, şiddet ve baskı politikalarıyla gençliği sindiremeyeceklerinin altını çizen Köroğlu, kayyum rektörlere karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini vurgulayarak gençleri örgütlenmeye davet etti. Köroğlu, “Gençlik beraber olursa bizim üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Hem o rektörü hem de o rektörü atayanları bu ülkenin başındakileri devirecek olan ancak biziz. Bu yüzden gençlerin birlik olması ve politik, somut ortak hedeflerinin olması gerekiyor. Gözaltına bir kişi alsınlar, yüz kişi alsınlar, bin kişi alsınlar fark etmez. Gençlik dinamik. Biz birlik oluyoruz, birlik olmaya devam ediyoruz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hiç kimse korkmasın, çekinmesin. Üniversitelerde yaklaşık 20 binin üzerinde komitemiz var. Dört koldan Boğaziçi Üniversitesi ve diğer kayyumlarla mücadele için birlikte hareket içerisindeyiz. Tüm gençleri mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
‘Çağrımız mücadeledir’
Gözaltına alınan Zeynel Çuhadar’ın kardeşi Meltem Çuhadar, devletin öğrencilerin direnişlerinden korktuğunu vurgulayarak gençleri sindirmek için gözaltı, şiddet araçlarına başvurduğunu kaydetti. Çuhadar, “4 Ocak günü Boğaziçi öğrencileri haklı taleplerini duyurmak için, usulsüz bir şekilde atanan rektörü ve diğer başka üniversitelerde uygulanan usulsüzlükleri protesto etmek için bir araya gelmişlerdi. Bu bir araya geliş oldukça kalabalık ve ısrarlıydı. Devlet bu kalabalıktan ve ısrardan, direnişten ve biz gençlerden korktuğu için hemen kalabalığı sindirmeye çalıştı ama kimse korkmadı, geri çekilmedi. Israrlı bir şekilde alanda durmaya devam ettik. O sırada devletin polisleri tüm gücüyle bize saldırıyordu. Önce gaz attılar sonra tazyikli su sıktılar. Sonra gözaltı yapmaya çalıştılar. Bu saldırıların hepsi direnişimizden duydukları korku yüzündendi. Ama bununla bizi sindiremeyeceklerini anladılar. Bu yüzden birçok arkadaşımızın evine baskın düzenlediler ve gözaltına aldılar. Bu şekilde bizi mücadeleden yıldırmaya çalışıyorlar ama bizi hiçbir güç özgürlüğümüz için verdiğimiz mücadeleden yıldıramadı ve yıldıramayacak. Devletin tüm saldırıları bizim gücümüzden korktuğu için. Gözaltında arkadaşlarımıza uyguladıkları tüm tacizler, çıplak aramalar, işkenceler, şiddetler devletin korkusu yüzündendir. İçinde bulunduğumuz dönemde çıplak aramaların her gündeme gelişinde iktidarın böyle bir şey yok dediğini, inkârını gördük. Ancak arkadaşlarımızın yaşadıkları aynı zamanda çıplak aramanın ve tüm işkencelerin de kanıtıdır.”
‘Çağrımız sokaklardır’
Çuhadar, son olarak ise devletin tüm baskı araçlarına ve sindirme politikalarına karşı gençlerin sonuna kadar mücadele edeceğinin altını çizdi. Çuhadar, “Devletin tüm saldırılarına karşı yapılması gereken şeyin her zaman direnişle mücadele etmek olduğunu söylüyoruz. Devlet ne kadar korkarak bize saldırsa da biz korkusuzca, cesaretle üzerlerine yürümeliyiz. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine de diğer tüm haksızlığa uğrayan öğrencilere de ve adaletsizliğe uğrayan herkese de çağrımız mücadeledir, sokaklardır” dedi.