Wan’da Kürt Dili Sempozyumu’nda konuşan DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Cemili Turhallı, Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması gerektiğini söyledi
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Wan Şubesi’nin 2. Kürt Dili Sempozyumu, ikinci gününde sona erdi. Yazar Elif Gemicioğlu Yaviç’in moderatörlüğünde “Dilin sosyo-politik direnişi” ve “Dil, siyaset ve hukuk” konuları tartışıldı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Cemile Turhallı ve yazar-akademisyen Dilawer Zeraq, son oturumda konuştu.
‘Kürtçe eğitim dili olmalı’
“İnsan diliyle insandır” diyen Cemile Turhallı, tüm kurum ve kuruluşların dil noktasında bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı. Cemile Turhallı, “Kürtçe büyük bir baskı altında bugünlere geldi. Halen bu dil tehdit altındadır. Ulus devlet bir halkı yok etmek için önce dil ve kültür kurumlarını ele geçirir. Bunu yaptıktan sonra dil ve kültürü kontrolü altına alır. Devlet kurulduğu günden bugüne kadar Kürtçeyi yok etmek için büyük bir mücadele verdi, baskı uyguladı. Ama Kürtler buna karşı büyük direndi” dedi.
Devletin inkardan vazgeçmesi gerektiğini belirten Cemile Turhallı, “Devlet, çok kültürlü ve çok dilli olması gerekiyor. Kürtçenin eğitim dili olması lazım. Dilin statüsünün sağlanması gerekiyor. Dilin statüsü yoksa o halk da yoktur. Yeni süreçte bunun sağlanması için mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor” dedi.
‘Devlet ne istiyordu, ne yaptı?’
Yazar Dilawer Zeraq, “Dilin sosyo-politik direnişi”ni anlattı. Zeraq, “Devlet ne istiyordu ve ne yaptı?” soruna dair şunları belirtti:
İlk önce dili yasakladılar, yani çevrelediler. Kürtçe yasaklandığında Türkçenin teritoryası ortaya çıkarıldı. Bu teritorya gelecekte neler yapılması gerektiğini görüyordu ve buna göre politika belirliyordu. Türkiye kurulduğu günden bugüne bu politika ile yürüdü. Asimilasyon başladı mı asla bitmez, ama önü kapatılabilir. 1960 yılına kadar okulların tamamı kent merkezlerinde yapılmıştı. Çünkü devlet asimilasyonu önce kent merkezinden başlatıyordu. 1960 yılından sonra ise yavaş yavaş ilçe ve köylere kadar bunlar götürüldü. Devlet bunca şey yaptıktan sonra hala bu dönüşe doymuyor. Bu sefer de Kürtleri, Ermenileri ve diğer hakları ötekileştirmeye geldi. 1980 darbesine kadar devlet hala amacına ulaşmamıştı ve 1982 anayasası ile Kürtçe tamamen yasaklandı.
Dilawer Zeraq, “Devlet, 1980’den sonra başaramadı ve Kürtler asimilasyon politikalarının önünü tuttu. 1925-1960 yılına kadar devlete karşı pasif bir sivil itaatsizlik gelişti. Kürtler bilinçli olarak çocuklarını okullara göndermediler. Bir önemli şey daha yapıyorlar; dillerini merkezden köylere, evlere çekiyorlar. Yani dillerini asimilasyon merkezlerinin tamamından çekiyorlar. 1960 yıllından bugüne kadar dilin mücadelesi durmadı” dedi.
Sempozyum son oturumla son buldu.
Kaynak: MA