• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Mayıs 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Dünya Anadili Günü: Özgürlüğümüz birbirimize bağlı

21 Şubat 2022 Pazartesi - 00:00
Kategori: Manşet, Yaşam
Dünya Anadili Günü: Özgürlüğümüz birbirimize bağlı

Dünya Anadili Günü’nün 23’üncü yılını değerlendiren Dilbilimci Necmiye Alpay, “Dünyada ve toplumlarda egemen güçler dil alanında da egemen. Hepimizin özgürlüğü birbirimize bağlı” dedi.

Derya Doğan/İstanbul

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Bangladeş’in girişimiyle, 17 Kasım 1999 tarihinde 21 Şubat’ı Uluslararası Anadili Günü ilan etti. 2000 yılından bu yana dünyada kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla her yıl bu gün “Dünya Anadili Günü” olarak kutlanıyor.

23 yıldan bu yana çok dilliliği teşvik etmek amacıyla her yıl 21 Şubat’ta çeşitli çalışmalar yürütülse de bugün dünya üzerinde konuşulan 7 bin dilden yaklaşık 2 bin 500’ü yok olma tehlikesi altında. Dil bilimcilere göre, insanlığın varoluşundan bu yana yaklaşık 30 bin farklı dil konuşuluyordu. 2019’u Dünya Yerli Dilleri Yılı ilan eden BM’ye göre ise dil çeşitliliğine yönelik tehditler giderek artıyor ve küresel nüfusun yüzde 40’ı konuştukları dillerde eğitime erişim imkanı bulamıyor.

3 dil yok oldu, 15’i tehlikede

Türkiye’ye baktığımızda ise UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası‘na göre 3 dil günümüze ulaşamazken, “yok olma tehlikesi altında” olan dil sayısı 15. Ubik, Kapadokya Yunancası ve Süryani dillerinden Mlahso’nun tamamen yok olduğu Türkiye’de, diğer Süryani dillerinden Hertevin “yok olmak üzere”, Turoya ise “ciddi tehlike altında” kategorisinde yer alıyor. Ladiono ve Gagavuzca da bu listeye dahil olan diğer diller. “Kesinlikle yok olma tehlikesi altında” olan 7 dil; Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Suret ve Batı Ermenicesi. Abhazca, Adigece, Kabar Çerkes dilleri de “kırılgan” diller olarak belirtiliyor. Kırılgan durumda olduğu belirtilen bir diğer dil ise Zazaca.

Kürtçe, yasakların hedefinde

Listede yer almayan Kürtçe ise Türkiye’de çok kültürlülük üzerindeki baskıların doğrudan hedefi olmaya devam ediyor. Anadilde eğitim hakkı kapsamında değerlendirilmeyen ve Meclis’te “bilinmeyen dil” veya “X” olarak kayıtlara geçen Kürtçe dili, AKP iktidarı döneminde, özellikle bölgeye atanan kayyumlar aracılığıyla “tasfiye” politikalarının odağında. İçişleri Bakanlığı tarafından HDP’li belediyelere kayyum atamalarının yapıldığı 2019 yılından bu yana, bazı bölge kentlerindeki Kürtçe tabelalar kaldırılarak yerlerine Türkçe olanlar asılırken, cadde ve sokakların isimleri de Türkçe’ye çevrildi. Belediyeler bünyesinde Kürtçe eğitim veren kurumların bir kısmı da kapatıldı.

Asimilasyonun türlü biçimleri

21 Şubat’ın Dünya Anadili günü ilan edilmesinin 23. yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yazar ve Dilbilimci Necmiye Alpay “Genel bir gerçek olarak, dünyada ve toplumlarda egemen güçler dil alanında da egemen. Anadilleri insanların hayatında tıpkı anneler gibi” diyerek, şunları söyledi: “Çok dillilik bütün dünyanın gündelik hayatında su yüzüne çıktı ama asimilasyonun türlü biçimlerini yaşıyoruz. Televizyonlar, internet ve cep telefonları mıknatıs gibi dili ve kültürü kendilerine çekiyor. Bir yandan zora dayalı, diğer yandan ‘gönüllü’ asimilasyon mekanizmaları işleyiş halinde.”

Zora dayalı yöntemler uygulanıyor

Dil ve kültür konusunda çeşitliliğe önem veren ülkeler için “Birbirinden farklı çabalar gösterildi” diyen Alpay, son 20 yıldır, Güney Afrika, Almanya ve ABD’nin bazı eyaletleri gibi yerlerde “iyi niyetli denebilecek” girişimler olduğunu ifade ederek, “Bu konuda ‘Dilimiz, Dillerimiz’ ve ‘Dil Meseleleri’ adlı kitaplarımdaki ‘Anadili’ bölümlerine bakılabilir. Başarılı örnekler daha çok Kanada, İsviçre, Lüksemburg gibi çok dilliliği uzun süredir kabullenmiş olanlar. Devletler için denetim esas olduğu için, ya bizdeki gibi zora dayalı yasakçı yollarla halkların üstüne gidiyorlar ya da asimilasyonun kibarcası olan ‘entegrasyon’ hedefiyle iş görüyorlar ve kendi azınlıklarını ve ‘misafir işçi’lerini egemen dilde yaşamaya zorluyorlar” dedi.

Bu konuda UNESCO’nun neredeyse yol gösterici tek kurum olduğunu belirten Alpay, “21 Şubat Dünya Anadili Günü’nün yaratıcısı da o. UNESCO’nun bu yıl için kararlaştırdığı temanın başlığı, ‘Çok dilli öğrenmede teknoloji kullanımı: Zorluklar ve fırsatlar’. Amaçlanan ise, herkes için nitelikli öğretme ve öğrenmenin desteklenmesi” ifadelerini kullandı.

İkiyüzlü bir bilimsellik iddiası

Alpay, Türkiye’de anadili Kürtçe olan yurttaşların hem iktidarlar hem de toplum tarafından uğradığı baskılara ilişkin ise “Bu durum devletin demokratik değil, otokratik yöntemleri seçtiği ve arttırdığı anlamına geliyor” dedi. Baskılar nedeniyle eğitimin bir türlü bilim temeline oturamadığını ve zayıfladığını söyleyen Alpay, şunları ekledi: “Bu durumun en belirgin olduğu alan dil alanıdır diyebilirim. Sayısız fakülte ve üniversite kuruldu, çok dilli bir toplum olarak durumumuz nedir, olumlu ve olumsuz sonuçlar, problemler nelerdir, bunları ciddiyetle ele alan çalışmalar hâlâ başlatılamadı. İkiyüzlü bir bilimsellik iddiası bu. Oysa anadili meseleleri istisnasız tüm yurttaşları ilgilendiriyor, elbette başta çocuklar ve öğretmenler olmak üzere.”

‘Onlar’ yokmuş gibi davranıyoruz

Ermenice ve Rumca’nın da resmi azınlık dilleri olarak Türkçe dışındaki eğitim dilleri arasında yer aldığını ve derslerin bir bölümünün, anadillerinde yapıldığı ilk ve orta öğretim kurumları bulunduğunu ifade eden Alpay, “Ama düşününüz, şenlikli komşuluk ilişkileri diye bir geleneğin hayalini bile kuramaz durumdayız. Toplum olarak ‘onlar’ yokmuş gibi davranıyoruz. Utanç verici tabii. Bir açıdan bu anadilleri ile Zazaca, Lazca gibi anadilleri arasında büyük bir fark olduğu söylenemez. Aynı ölçüde dışlama politikasıyla karşı karşıyalar” diye konuştu.

Eğitim ve sağlıkta anadil hayati

Anadilinin, insan toplumlarının en hayati iki alanı olan eğitim ve sağlıkla olan ilişkisine değinen Alpay, şunları söyledi: “Bu alanlar anadili meseleleriyle neredeyse organik bir bağla bağlıdırlar. Öğretmenlerin ve sağlık çalışanlarının meslek örgütleri yıllardır bu alanda çaba gösterdiler, sempozyumlar düzenleyip yayınlar hazırladılar, paha biçilmez deneyimler edindiler. İki ya da üç üniversitede Kürtçe dil ve edebiyat dalında bölümler de açılabildi ama sanıyorum bu bölümlerin önleri açılmadı, göstermelik kaldılar. Elbette bu söylediklerim daha çok Kürtçe için geçerli” dedi.

Yasakçı zihniyet isimlerle oynuyor

Alpay, Türkiye’de çok dilliliği reddetmeye dönük politikalara da dikkat çekerek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ülkemizde eskiden beri egemen olan yasakçı zihniyet yer yer yine isimlerle oynuyor, anadillerine saygı alanında adım atılmadığına dair haberlerin arkası kesilmiyor. Akademik kuruluşların üzerindeki baskılar da devam ettiği için, bilim insanları da özgürce ses çıkaramıyor. Kısaca, hepimizin özgürlüğü birbirimize bağlı… “

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Dünya Anadil Günü: Mardin’de “Xal û Xwarzê” oyununu sahneledi

Sonraki Haber

Üreticiler girdi fiyatlarından şikayetçi: 120 liraya aldığım ip 800 lira

Sonraki Haber
Üreticiler girdi fiyatlarından şikayetçi: 120 liraya aldığım ip 800 lira

Üreticiler girdi fiyatlarından şikayetçi: 120 liraya aldığım ip 800 lira

SON HABERLER

Rusya’da Wagner isyanı: Putin, bu bir darbedir

İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmesinde Putin yer almayacak

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Belucistan bağımsızlığını ilan etti

Belucistan bağımsızlığını ilan etti

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Gözlerden kaçmasın… Sekiz yaşındaki çocuk…

Sırrı Süreyya’nın dediği gibi… ‘Çocukların gözlerine bakarak…’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

Keşmir’de savaş: Pakistan neden ‘dost ve kardeş’?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Kürtçe nasıl yaşam dili olur?

Kürtçe nasıl yaşam dili olur?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Bir bilgeye vefa kitabı

‘Dil varlığın evidir’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Gönülleri birleyecek toplumsal sözleşme ve barış

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır