DFG ve MKG, gazetecilerin katledilmesini protesto etmek isteyen 9 kişinin tutuklanmasına dair yaptığı açıklamada, ‘Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Çatışma bölgelerinde hayatlarını korumakla mükellef olduğu gazetecileri hedef aldığı yetmemiş gibi gazetecilerin katledilmesini protesto eden gazetecileri de hedef almaktadır’ dedi
21 Aralık Cumartesi günü, Kuzey ve Doğu Suriye’de haber takibi esnasında Türkiye’ye ait silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) hedef alınarak katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın katledilmesini protesto etmek isteyen çoğu gazeteci olan 59 kişi gözaltına alınmış ve 7’si gazeteci 9 kişi tutuklanmıştı.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (İHD) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği’nin (MKG) çağrısıyla tutuklamaları protesto etmek için, İstanbul İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya; Özgür Basın emekçileri, gazeteciler, sivil toplum temsilcileri, siyasetçiler ve çok sayıda yurttaş katıldı. Basın metnini gazetemiz Yeni Yaşam çalışanı Ezgi Çadırcı okudu.
‘5 ayda 5 gazeteci katledildi’
Kuzey ve Doğu Suriye’de haber takibi yaptıkları sırada Türkiye’ye ait SİHA ile yapılan saldırıda gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Ezgi Çadırcı, “Bu Türkiye’nin SİHA ile gazetecileri hedef aldığı son saldırı değil. Son 5 ayda Ezidi gazeteci Murad Mirza İbrahim’in Şengal’de, gazeteciler Gülistan Tara ve Hero Bahadîn’in Süleymaniye’de SİHA saldırısına uğraması ile birlikte yaşamını yitiren gazeteci sayısı 5 oldu” diye belirtti.
Ezgi Çadırcı, gazetecilerin ülke içinde gözaltı, hapis, darp, engellenme gibi sayısız hak ihlali ile boğuştuğunu, komşu ülkelerin topraklarında ise suikastlare uğradığını vurguladı. Gazetecilik mesleğinin giderek en tehlikeli meslekler arasına girdiğini ifade eden Ezgi Çadırcı, “Mafya baronları, uyuşturucu tacirleri, kadın ve çocuklara şiddet uygulayan, katleden, taciz, tecavüz, istismar saldırısında bulunanlar, yolsuzluk yapanlar güven içinde hareket ediyor ve yaşıyor. Bugün bu ülkede gazeteci olmak, mafya baronu olmaktan daha tehlikeli!” dedi.
‘Yasalar gazetecilerin korunmasını şart koşar’
“İsrail’in Filistin’de gazetecileri hedef alan saldırılarını ‘kınayan’ iktidar, bizzat kendisi İsrail ile aynı yöntemleri kullanarak gazetecileri hedef alıyor” diyerek sözlerine devam eden Ezgi Çadırcı, şöyle devam etti:
“Gazeteciler, iktidarın hoşlanmadığı her haber için adliye koridorlarını aşındırırken, Özgür Basın mensuplarının payına bu baskıların iki katı düşüyor. Özgür Basın çalışanları yaptıkları haberler için sadece dava, hapis, gözaltı ile uğraşmıyor, hayatlarıyla da sınanıyor. Nazım Daştan ve Cihan Bilgin bunların son halkası oldu. Hem uluslararası hukuk hem de anayasa ve yasalar, çatışma bölgelerinde kamuoyunu bilgilendiren gazetecilerin korunmasını şart koşar.
İstanbul Barosu’nun açıkladığı gibi, ‘Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi’nin ihlali niteliğindedir. Dahası, savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınması, Roma Statüsü 8/2/b/ii. maddesinde savaş suçlarından biri olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, silahlı çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin korunmasına ilişkin kurallar, Uluslararası İnsancıl Hukukun bünyesindedir.’
SİHA ile gazetecileri hedef almak suçtur. İktidar, yavuz hırsız gibi suçunu örtmek için ev sahibini bastırma politikası izliyor.
Gazetecileri hedef alıyor
Çatışma bölgelerinde hayatlarını korumakla mükellef olduğu gazetecileri hedef aldığı yetmemiş gibi gazetecilerin katledilmesini protesto eden gazetecileri de hedef almaktadır. İstanbul’da anayasal bir hak olan basın açıklamasına katılmak isteyen gazeteci arkadaşlarımız, tüm yasalar çiğnenerek, anayasa ayaklar altına alınarak işkence ile gözaltına alınmıştır. Gazeteci arkadaşlarımız Gülistan Dursun, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila ile gazetecilerle dayanışan yurttaşlardan Hacı Ugis ve İmam Senol tutuklanmıştır.
Bununla yetinmeyen iktidar, gazetecilerin katledilmesine tepki gösteren bir paylaşım yapan gazeteci Seyhan Avşar, olayı haberleştiren T24, hukuku hatırlatan İstanbul Barosu’na da soruşturma açmıştır. Yetmemiş Gazeteci Özlem Gürses hakkında da Suriye’deki gelişmelere dair söylediği sözler yüzünden ev hapsi verdi.
DAİŞ’liler sokağa salınıyor
Gazetecilere yönelik dört koldan bir saldırı başlatılırken eşzamanlı olarak katliama karışmış DAİŞ üyeleri sokağa salınmaktadır. Önce Atatürk Havaalanı’na saldırıp 45 kişinin katledildiği saldırıya ilişkin davada 6 DAİŞ’li tahliye edildi. Ardından DAİŞ’e finansman sağlayan 18 DAİŞ üyesi tahliye edildi.
Katliam yapan katiller bırakılırken gazeteciler tutuklanıyor.
Hedef alınan hakikattir
Biz biliyoruz ki burada hedef alınan hakikattir! Çünkü son dönemde Kuzey-Doğu Suriye’de olan bitenlere dair kamuoyunun dönüp baktığı temel kaynaklardan başında Nazım Daştan ve Cihan Bilgin geliyordu. Ve tam da bu yüzden hedef oldular. Çünkü gerçeğin gücü daima egemenleri, iktidarları korkutur. Çünkü halkın gerçeğin gücünü keşfetmesi her baskıcı iktidarın kabusudur. İşte gazeteciler bu keşfin aracılarıdır ve o yüzden hedeftir.
Ancak asla vazgeçmeyeceğiz, asla!
Gazeteciliğin onurunu her koşulda savunacağız!
Gazeteci arkadaşlarımız derhal bırakılmalıdır!
Yaşasın Özgür Basın!”
‘Bizim sözümüz hakikatimiz ortada’
Daha sonra gözaltına alınıp serbest bırakılan gazetemiz Yeni Yaşam çalışanı Mahsum Sağlam konuştu. Mahsum Sağlam, “Türkiye’nin benzer tekrarlara girerek halklara zulüm baskı işkence yaşatmak istediği açık. Kim gazeteci? Bunu iktidar mı belirliyor? Gazetecilik AKP-MHP iktidarı tarafından kriminalize edilen bir meslek. Gazeteci HTŞ ile röportaj yapanlar mı? Bizim alnımız, sözümüz, hakikatimiz ortada. Kendi köyümüzün yanında, dağın ardında yaşananları, kendi köyümüze anlatıyoruz. Son eylemimizde savaş alanında hakikati yazan arkadaşlarımızı kaybettiğimiz için protesto eylemi gerçekleştirmek istedik. Haberini yaptığımız işkencelerin o katını yaşadık” diye belirtti.
‘Suç duyurusunda bulunacağız’
ÖHD üyesi Esra Kılıç, eylemde iki üyelerinin de gözaltına alındığına dikkat çekerek, “Gözaltı sürecinde; ters kelepçe, işkence, hakaret eylemleri olduğunu gördük. Tutuklanan müvekkillerimiz de çıplak arama ve işkenceye maruz bırakıldı. Bu cuma günü suç duyurusunda bulunacağız. Gazetecilerin karşı karşıya kaldıklarına karşı tüm hukuki yollara başvuracağız” dedi.
‘Adalet mücadelesine vurulmuş bir darbe’
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de “Hakim politikanın karşısında duranlar yargı baskısı, işkence, öldürülmekle karşı karşıya kalıyor. Akıl dışı diye tariflediğimiz gerekçelerle insanlar gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Türkiye kendi yasalarını ihlal ediyor. İşkence yasağı ihlal ediliyor ve mağdur edilenler tutuklanarak işkence gizlenmeye çalışılıyor. Halkın haber alma, halkın tarihin hafızası, adalet mücadelesinin olmazsa olması bu faaliyetlerin cezalandırılması hepimizin adalet mücadelesine vurulmuş ağır bir darbe.”
‘Özgür Basın, özgürlük kapılarını açacak’
Katledilen gazetecilerin haberleriyle bilindiğini vurgulayan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Çiçek Otlu, şunları kaydetti:
“Katledilen arkadaşların hikayesine baktığımızda hapishane, Kürdistan’da sömürgeci polislere karşı çıkmayı görüyoruz. Nazım’ı nereden tanırsınız? 19 Aralık’ta Taybet Ana katledildiğinde, cenazesi sokakta bırakıldığında, bu hakikati Nazım tüm halka duyurmuştu, oradaki özgürlük umudunu bize iletmişti. Nazım ve Cihan bu hakikati Rojava’da tüm dünya halkalarına duyurmak için haberlerini yapıyorlardı. Atılım gazetesinde çalışmış olan Bayram Namaz ‘Bu mücadele bedel kapılarından geçilerek yürütülüyor’ demişti. Özgür basının bütün haberleri bedel kapılarından geçerek özgürlük kapılarını açacaktır.”
‘Özgür Basını susturamayacaklar’
Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesine ilişkin yapılan tüm eylemlere müdahale edildiğini ifade eden DEM Parti MYK üyesi Musa Piroğlu, “Gazeteciler tutuklanıyor, baroya soruşturma açılıyor. Bir bütün ülke abluka altına alınmaya çalışıyor. Halka sefalet, yoksulluk, çürüme dışında bir şey sunmayan iktidar kendini kalıcı haline getirmeye çalışıyor. Özgür basını susturmak istiyorlar, susturamayacaklar. Çünkü onlar katledilen kadınların, yoksulların, işçilerin sesi” dedi.
‘Hakikatin sesini boğmak istediler’
Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan da “Hakikatin sesini boğmak istediler. Kalemleri yere düşmezken bizlerin de canlara mücadelelerinde ortak ve destek olması gerekiyor. Herkesi terörist ila eden bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
‘Gazetecilerle sokaktan tanışıyoruz’
Tutuklanan ve burada bulunan gazetecilerin hepsiyle sokaktan tanıştıklarını ifade eden SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, “Bizler de işkenceye maruz kaldığımızda onlar da bunu yansıtmak için orada oluyordu. Onlar birer eylemciydi, bizim bu mücadelede omuz omuza yürüdüğümüz yoldaşlar kendileri. Devletin her türden saldırısıyla karşı karşıyayız. 2 Aralık’ta da yoldaşlarımız Rojava’yı savunduğu için tutuklandılar. Hemen ardından Cihan ve Nazım’ı andıkları, onların sesini sokaklara taşıdıkları için tutuklandılar” dedi.
Konuşmaların ardından açıklama “Özgür basın susturulamaz” sloganlarıyla son buldu.
HABER MERKEZİ