Posta Kutusu: 253 Yenişehir ANKARA e-mail: aykol267@gmail.com
Bu köşeyi neredeyse 15 yıldır hazırlıyorum. Söz konusu 15 yıllık süre içinde haftalıkları da sayarsak, 30’a yakın gazetede çalışmak zorunda kaldım. Ancak bu köşeyi bir şekilde çalıştığım tüm günlük gazetelere taşıdım. Bu köşenin amacı -bilenler biliyor ama bilmeyenlere anlatalım- içerideki insanların sorunlarını kamuoyuna taşımaktır. Bunların başında elbette hasta mahpusların tedavi sorunu gelmekte. Dahası yasaları, tüzük ve yönetmelikleri bile aşan hak ihlallerini kamuoyuna sunmak istiyoruz.
Böylece bu durumları başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ülkedeki ve dünyadaki kimi kuruluşlarla konuşmak için raporlar hazırlayan insan hakları kuruluşlarına referans oluyoruz. Yeniden mektuplarınızı, faks metinlerinizi bekliyorum. Dahası içerideki mahpuslarla görüşen akrabaları da kendilerine iletilen sorunları burada verdiğimiz email adresime yazabilirler. Bu gazetede de, sizlerin sesi olmak, benim için onur olacaktır.
* * *
Benim bir an önce içeriden çıkmamı isteyen okurlarımızdan biri, şöyle diyordu: “Sen bir an önce cezaevinden çık. Bizim şu DGM meselesini gündemleştir. Baksana bize gelince onlarca gerekçe gösterip reddediyorlar. Bizim legal kurumlar bunu neden gündemleştirmiyor, anlamadım gitti. Ben olsam yüzlerce, hatta binlerce aileyi alır, Anayasa Mahkemesi’nin ve Adalet Bakanlığı’nın önünde oturur, hukuki-yasal haklarımı talep ederdim.
Mevcut yasa birine uygulanıyor, bir diğerine uygulanmıyor. Bu kadar açık hüküm ve haksızlık varken, neden gerektiği gibi gündemleşmez anlamıyorum. Elbette bunun siyasi yönü önceliklidir. Bizler bunun farkındayız. Ama ortada çok açık hukuki yanlışlar var ve bunun düzeltilmesi talebi meşrudur. Bu konuda sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin değil, Anayasa Mahkemesi’nin ve Diyarbakır 6. ve 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararları da var.”
Bu mektup, kadim mahpuslardan birinden geldi. HDP’nin bunca ağır siyasi saldırı altındayken ve her gün bir başka belediye başkanlığına kayyum atanırken, böylesi bir konuyla yeterince ilgilenememesi belki hoş görülebilecekse de, biz burada ve gazete olarak bu konunun takipçisi olmaya çalışacağız.
Bugünlerde köşemizin bir başka meselesi de yargılandığı ve hapis cezası aldığı şehirden çok ama çok uzaklardaki cezaevlerine sürgün edilen kişilerin (dolayısıyla ailesinin) yaşadığı hak ihlallerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce yargılanması üzerine olacak.
Sözünü ettiğim her iki konuda da mektuplarınızı bekliyorum. Neler yapılabilir; burada tartışalım ya da değerlendirelim. Bu arada, yoğunluktan Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşatılan hak ihlallerine ait Eylül 2019 raporuna gelecek haftaya değinebileceğim.
* * *
Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Orhan Çaçan, bana biraz gecikerek ulaşan 4 Ekim 2019 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Tahlil sonuçlarım iyi çıktı. Bu yüzden altı aydır düzenli kullandığım bir kamyon ilaçtan kurtuldum. Kendimi kuş gibi hafif hissediyorum. Tabi tümüyle sonuçlanmış değil. Çünkü ilaçların diğer organlar üzerindeki etkisinin görülmesi için halen kan ve idrar veriyorum. Yine de eskiye nazaran iyi ve moralliyim.”
* * *
İçeriye yapmak zorunda kaldığım kısa bir ‘ziyaret’ nedeniyle burası aksamıştı. En son hazırladığım ama söz konusu ara nedeniyle yayınlanamayan 15 Temmuz 2019 tarihli İçeriden köşesinde, Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili Mayıs-Haziran 2019 raporuna değindikten sonra, şöyle devam etmişiz: Elbistan E Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Hasan Göksungur, bize ulaşan faks mektubunda şöyle diyor: “16 Haziran 2019 günü babam vefat etti. Babamın vefatı dolayısıyla elim kelepçeli olarak ve asker kontrolünde de olsa taziye ziyaretime olumlu cevap verildi. 26 yıl sonra elim kelepçeli olsa da böylesi bir ziyarette bulundum. Bir yandan babamı son yolculuğuna uğurlamanın yarattığı acı, diğer yandan da 26 yıl sonra Pazarcık’ı, köylerimizi ve insanlarımızı görmenin yarattığı anlamlı duyguları ile doldum.
Bu duygu ve düşüncelerimle, Göksungur ailesi adına babamın taziyesi dolayısıyla bizleri yalnız bırakmayan ve acımızı paylaşan başta Pazarcık, Nurhak, Elbistan HDP ilçe başkanları ve yöneticileri olmak üzere, taziye ziyaretinde bulunan bütün Pazarcıklılara, köylülerimize, akraba, dostlara ve Avrupa’dan gelenlere ve mesaj gönderenlere sonsuz teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunarım. Hakeza her zaman olduğu gibi, zindanlarda faks metni ve kartları ile acımızı paylaşan ve anlamlı duygu ve düşünceler yaratan bütün yoldaş ve hevallerime de ayrıca teşekkürlerimi borç bilirim. Bilgemiz, halkımız ile dost ve hevaller sağ olsun!”
* * *
TAZİYE: Menemen T Tipi Cezaevi’nde bulunan Talip Yakışır, bize gönderdiği mektubunda şöyle diyor: “Kardeşimiz Yakup Yakışır, 8 Mart 2018 günü Afrin-Cındıres’te; abimiz Memed Yakışır, 14 Temmuz 2018 günü GümüşhaneKürtün’de yıldızlara yoldaş oldu. Bu kederli süreçte başta cezaevlerinden gönderdikleri faks metni ve mektuplarla acımızı acı eyleyip, bizi onurlandıran tüm yoldaşlarımıza ve dışarıda bizzat taziyeye katılan tüm yoldaş, dost ve halkımıza teşekkür ediyoruz. Ailemiz adına: Hacice Yakışır, Şeni Yakışır, Salih Yakışır, Talip Yakışır (Menemen T Tipi Cezaevi) ve Orhan Yakışır (Diyarbakır D Tipi Cezaevi).
NOT: İçerideki okurlarımızla açık ya da kapalı görüş yapan ya da telefonla görüşen aileler, kendilerine iletilen sorunları, bana bir an önce iletebilsinler diye, e-mail adresimi de burada veriyorum.
GELENLER MEKTUBU
Özlem Seyhan – Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi
Hasan Göksungur – Elbistan E Tipi Cezaevi
Mahmut Ulusan – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Talip Yakışır – Menemen T Tipi Cezaevi
Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Orhan Çaçan – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Y. Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Mehmet Yoldaş- Elbistan E Tipi Cezaevi