• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Haziran 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Dillere destan konuşma!

25 Nisan 2021 Pazar - 12:46
Kategori: Yazarlar, Yusuf Gürsucu
Ya kapitalizm ya da yaşam, arası yok!

ABD, yeni başkan Joe Biden’la birlikte iklim değişimine yüzünü döndü! Biden’ın bu noktaya getiren şeyin ne olduğunu öncelikle anlamamız gerekiyor. Donald Trump’ın inanmadığını söylediği ikliim sorununa Biden’ın ilgisii kapitalizmin içine yuvarlandığı ekonomik krize bir nebze çare bulmak adına sermayeye yeni bir yağma ve birikim alanı yaratıp büyümelerini sağlamaktan başkaca bir şey olamaz. Kapitalizm aşırı üretimi ve aşırı tüketimi sürdürmek zorunda ve bundan asla vazgeçemez. Bu nedenle kapitalizmin yarattığı bu sorunu çözebileceğini düşünmek en hafif tabirle ancak aymazlık olabilir.

Dünya üzerinde ciddi boyutta ekolojik kriz yaşanırken bu süreçte kapitalizmin öne çıkardığı tek şeyin kürsel ısınma olması ve buna çözüm olarak sunulan ‘yenilenebilir enerji’ ile ham madde deposu olarak gördüğü doğal yaşamı altüst etmeyi sürdürmek dışında kapitalizmin hiçbir planı olamaz. ABD’de 2 gün süren ve 41 ülkenin sanal ortam üzerinden katıldığı ‘iklim zirvesi’nin amacı da bu planı işletirken süreçten geri kalan ABD’nin inisiyatif alıp öne çıkma hamlesidir.

Bu zirvede konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın yaptığı konuşma ise dillere destandı. Erdoğan, kendilerine emanet edilen dünyayı gelecek nesillere daha yaşanabilir bırakmanın herkesin ahlaki ve vicdani görevi olduğunu vurgularken, içeride olduğu gibi dışarıda da yaptıklarıyla konuşmaları arasında bir alaka olmadığı anlaşılabiliyordu. Erdoğan, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için yoğun çaba harcadıklarını, ülkenin orman alanını ve ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek, çevreyi korumak için önemli yatırımlar yaptıklarını söylerken muhtemelen önüne koyulan önceden yazılmış olan kağıdı okuyordu.

Erdoğan’ın, Türkiye’nin tamamında yapılan ‘Millet Bahçeleri’ projesiyle de yeşil alanları ve dolayısıyla yutak kapasitesini hızla artırdıklarını söylediği saatlerde İkizdere’de taş ocağına karşı köylülere jandarma müdahale ederek, şirketin vadiyi yağmalamasına yardımcı oluyordu. Erdoğan, ‘başarılarına’ ek olarak, “Eşimin öncülüğünde başlatılan sıfır atık projesi ile atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60’a taşıyacağız” vurgusu ile ailecek, yaşanan iklim değişimine çare ürettiklerini belirtirken, bu sözlerine muhtemelen inanıyordu. Oysa yaşadıklarımızla Erdoğan’ın vurguları arasında büyük uçurumlar var.

Erdoğan, “Dünyada hiçbir hükümet veya işkolunun bu büyüklükteki bir dönüşümü tek başına gerçekleştiremeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, yeşil dönüşüm başta olmak üzere diğer alanlarda küresel düzeyde stratejik iş birliğinin oluşturulması büyük önem arz ediyor. Bu konuda Başkan Biden’ın çabalarını takdirle karşılıyoruz” ifadeleri dikkat çekiciydi. İklim değişimini değil ‘yeşil ekonomi’nin yaratılarak sermayeye yeni birikim alanları açmak ve büyüme sürecini devam ettirmek hedefinde olan ABD’nin ekonomi politikalarına eklemlenme arzusunu ortaya koydu.

Erdoğan, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarında tarihsel bir sorumluluğunun neredeyse bulunmadığını belirtirken, Türkiye’de termik santraller bulundukları bölgeleri zehirlemeye, Karadeniz’de doğalgaz sondajları yapılmaya, Datça’da olduğu gibi koruma alanları satılığa çıkarılmaya, Kanal İstanbul ile büyük bir ekolojik yıkım yaratılmaya, enerji şirketlerinin havayı ve suları kirletmelerine ve üretmedikleri enerji için her ay ortalama 200 milyon ödeme yapılarak ‘Aman kirletin’ yaklaşımı devam ediliyordu.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İçeriye kitap göndermenin tam zamanı

Sonraki Haber

Kürt ulusal birliği

Sonraki Haber
CHP ve demokratik cumhuriyet zihniyeti

Kürt ulusal birliği

SON HABERLER

Bafil Talabani: Barış sürecinin esas taraflarından biriyiz

Bafil Talabani: Barış sürecinin esas taraflarından biriyiz

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

Rojava’da tarım devrimine doğru 

Rojava’da tarım devrimine doğru 

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

Biz hangi tür kardeşiz?

Biz hangi tür kardeşiz?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

Kürt sorununun çözüm arayışları, idarî reform, yerel yönetimlerin özerkliği şartnamesi

Kürt sorununun çözüm arayışları, idarî reform, yerel yönetimlerin özerkliği şartnamesi

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

Zulme Karşı Direnmek

Hakikat ve yalanın savaşı

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

Sancı, umut ve başka haller

1922 ve infaz düzenlemesi

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

ittifak

miras, kopuş, gelecek

Yazar: Yeni Yaşam
2 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır