Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 8 Kasımda Mimar Sinan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi’nde bulunan Ravive Kozmetik parfüm doldurma işletmesinde çıkan yangında, 2’si çocuk 6 kadının yaşamını yitirmesi Amed Emek ve Demokrasi Platformu tarafından protesto edildi. Yenişehir ilçesi Ofis semtinde bulunan AZC Plaza önünde yapılan açıklamaya çok sayıda kişi katıldı.
Açıklamada Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivisti Hülya Alökmen, yaşananların kaza değil katliam olduğunu belirterek, “Sermayenin kadını, çocuğu sömüren pratiğine devlet de destek veriyor. Biz buna karşı direneceğiz, kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
Ardından açıklama metnini okuyan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Amed Şube Eşbaşkanı Güneş Özel, Dilovası’ndaki patlamanın kaza değil önlenebilir bir katliam olduğunu belirtti. Güneş Özel şöyle devam etti:
“8 Kasım Cumartesi günü Kocaeli Dilovası’nda kaçak parfüm imalathanesinde yaşanan patlama sonucu 2’si çocuk olmak üzere 6 işçi yaşamını yitirmiş, birçok işçi ise ağır yaralanmıştır. Bir kez daha sermayenin kâr hırsı, bir kez daha denetimsizliğin, güvencesizliğin ve taşeron sisteminin kanlı yüzüyle karşı karşıyayız. İşyerinin ‘çok tehlikeli sınıfta’ yer aldığı, buna rağmen çocukların çalıştırıldığı ve mahalle sakinlerinin CİMER’e ve Dilovası Belediyesi’ne işyerini şikayet etmelerine rağmen ilgili kurumlarca gerekli hiçbir işlemin yapılamamış olması ölüme adeta davetiye çıkartmıştır. Bu yaşanan bir ‘kaza’ değildir; bu önlenebilir bir cinayettir. Dilova’daki katliam; yıllardır işçinin can güvenliğini maliyet kalemi olarak gören, çocuk emeğini sömürü aracı haline getiren, denetim mekanizmalarını bilerek işlemez hale getiren vahşi kapitalist düzenin sonucudur.”
‘İşçiler göz göre göre ölüme gönderiliyor’
Ülkede gerekli önlemler alınmadığı, denetimler yapılmadığı için her gün iş katliamlarının yaşandığına dikkat çeken Güneş Özel, devamında şunları söyledi:
“İşçiler göz göre göre ölüme gönderiliyor. Dilova’daki iş cinayeti de daha önce Soma’da, Zonguldak’ta, Ermenek’te, Gayrettepe’de, Davutpaşa’da, Hendek’te, Amasra’da, Afşin’de, Oba Makarna’da ve saymakla bitiremeyeceğimiz yüzlerce katliamda gördüğümüz, denetimsizlik, cezasızlık, sorumsuzluk zincirinin bir sonucudur. Emekçiye düşman sermayeye dost 23 yıllık AKP iktidarıyla; ülkede güvencesizlik bir istisna değil, bir yönetim modeli haline getirilmiştir. Mevcut iktidarın politikalarıyla taşeronlaştırma, kayıt dışı çalışma, denetimsizlik ve ucuz emek sömürüsü bir sistem haline getirilmiştir.”
Ankara
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri de “Katledilen çocukların ve kadın işçilerin hesabını soracağız” çağrısı ile Yüksel Caddesinde bir araya gelerek açıklama yaptı.
İnsan Hakları Anıtı önünde yapılan basın açıklamasını okuyan Halil İbrahim İlhan, iş cinayetlerini kanıksamayacaklarını belirterek, “Her gün yeni iş cinayetlerine uyanıyoruz. Sermayenin doymak bilmez kâr hırsı her gün iş kazası adı verilen cinayetlerle aramızdan sınıf kardeşlerimizi koparıyor. Çalışırken öldürülüyoruz, mahkûm edildiğimiz vahşi sömürü ve geleceksizlik içinde yaşamaya çalışırken katlediliyoruz. Sıradanlaştırmaya çalışıyorlar bu cinayet döngüsünü. Katledilen emekçilerin yaşamlarını ve anılarını değersizleştirmeye, çalınan hayatları rakama indirgemeye çalışıyorlar. İhmal, sömürü ve vahşet döngüsüne mahkum etmeye çalışıyorlar bizi. Böyle bir aşağılanmaya mahkum değiliz” dedi.
‘Katliam adeta bu düzenin özeti gibi’
İSİG Meclisi’nin raporlarına işaret eden İlhan şöyle konuştu:
“Ekim ayında 169 işçi iş cinayetlerinde katledildi. Her ay 160, 180 işçi iş cinayetlerinde katlediliyor. 8 Kasım günü yine bir katliam haberiyle sarsıldık. 3’ü çocuk 6 kadın işçi bir parfüm atölyesinde çalışırken katledildi. Katliam adeta bu düzenin özeti gibi; neoliberal yağma ve vahşet düzeninin tüm özelliklerini yansıtıyor. Katledilen emekçilerin yaş ortalamalarına baktığımızda 65 yaşında da 15 yaşında da işçi var. Çocuğun çocuk kalamadığı, yıllarca emek veren insanların 65 yaşında bile çalışmak zorunda bırakıldığı bir düzen. İş yerinin defalarca şikayet edildiği ama yetkililer tarafından korunduğu, katliamın olduğu işyerinin faaliyet gösterdiği binanın bile kaçak olduğu bir düzen. Katliamın yaşandığı atölye 19’uncu yüzyıl vahşi kapitalizminin bile ötesinde bir sömürü merkezi olduğunu gizleme gereği bile duymamış. Daha önce yaşanan iş cinayetlerindeki cezasızlık politikaları ve yetkililerle olan ilişkileri katillere cesaret vermiş belli ki.”
CİMER’e yapılan şikayetler ve cevapları
İşçilerin defalarca CİMER’e şikayet oluşturduğuna ve şikayetlere verilen yanıtlara işaret eden İlhan şunları belirtti:
“Cevaplarda ‘Siz araştırın’ denmiş şikayet eden emekçilere. Bu vahşet merkezinin çocuk emeği sömürmesi de defalarca şikayet konusu olmuş ama bu şikayetler dikkate alınmamış. Atölyedeki kölelik koşullarını daha önce orada çalışmış bir çocuk işçi şöyle anlatıyor. ‘15 yaşındaydım, ilk gün para vermediler! Deneme günü dediler ve bana işle ilgili hiçbir şey öğretmediler. Vefat eden arkadaşlarım bana bir şeyler gösterdi. Günde 12 saat ayakta çalışıyorduk. Yangın merdiveni yoktu. Sadece bir giriş kapısı vardı. O kapı çıkış kapısı olarak da kullanılıyordu.’ Katledilen işçilerin yakınları da benzer açıklamalarda bulunuyor. Atölye sahiplerinin bu pervasızlığının nedenini anlamak için katliam sonrası yaşananlar yeterli ipucu veriyor. Belediye başkanı ve vali emekçiler tarafından cenazeden kovuluyor. İkisi çocuk olmak üzere 6 işçinin katledilmesine duydukları öfkeyle Kadıköy sokaklarında iş cinayetlerinde katledilmek istemediklerini haykıran gençler önleri kesilerek gözaltına alınıyor.”
Fabrikadan kimsenin henüz tutuklanmadığını fakat eylem yapan gençlerden dördünün tutuklandığına vurgu yapan İlhan devamla şunları söyledi, “Yani saflar belli! Bu vahşet döngüsünden kurtulabilmek için tek güvenmemiz gereken kendi emekçi gücümüz. Bu vahşet döngüsünden işçi sınıfının ve emekçi halkların mücadelesiyle çıkabiliriz. Çocukların merdiven altı atölyelerde katledildiği bir düzen de yaşamak istemiyoruz. Geleceğimizin daha fazla çalınmasını kabul etmiyoruz. Grev grev, direniş direniş bu vahşeti geriletmekten başka çözüm yolu olmadığını da biliyoruz. Tüm işçi ve emekçileri bu vahşet döngüsüyle mücadele etmeye çağırıyoruz.”
Kaynak: MA









