• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Fikret Başkaya

Dinci gericilik ‘gemi azıya almışken’…

11 Ocak 2022 Salı - 00:00
Kategori: Fikret Başkaya, Yazarlar
Dinci gericilik ‘gemi azıya almışken’…

Fikret Başkaya

Son Milli Eğitim Şurası’nda ana okulu çağındaki çocuklara (4-5 yaş) dini eğitim verme kararı alınmış. Aslında bu gidişle 2-3 yaşa da inebilirler… Böyle bir şey herhalde Taliban’ın bile aklına gelmezdi… Neyse bizim eğitimcilerimiz erken davranmışlar. Çocukların kimlere emanet edildiğini bir düşünün… Asgari pedagojik formasyona sahip biri bu kepazeliği kabullenebilir mi? Aslında bu kadarı bile Türkiye’de eğitimin düzeyi, nerelere geldiği hakkında bir fikir vermiyor mu?

Amaç çok açık: Çocukların düşünme yeteneğini dumura uğratmak… ‘ağacı yaşken eğmek’, bilinci köreltmek… Eğer bunu başarabilirlerse, kolay yönetebileceklerini, ilelebet iktidarda kalabileceklerini, ülkenin varını-yoğunu yağmalamaya devam edebileceklerini düşünüyorlar… Fakat sadece ‘dindar nesiller’ yetiştirmek yeterli sayılmıyor. Aynı zamanda ‘kindar’ olmaları da isteniyor… Bu çağda böyle bir şey, bir zorlama ne demeye geliyor? Laik bir rejimde böyle şeylere tevessül edilebilir miydi?

Cunta Anayası’nın başlangıcında: “… laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı;” deniyor. İkinci madde de: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayış içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” deniyor. Onuncu madde de şöyle: “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir”.
Türkiye hiçbir zaman laik olmadı. Siz anayasaya, kanunlara bakmayın. Laiklik, kesin olarak dinin devletin dışına taşınmasını gerektirir. Laik bir rejimde Diyanet İşleri Başkanlığı diye koskoca bir kurum olmaz. Zorunlu din dersi hiç olmaz… Laikliğin bir tanımı yok mu? Hem devletin göbeğinde Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum olacak ve hem de laiklikten söz edilecek… Zaman zaman ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’ sloganları atılıyor… Laikliğin ne olduğunu bilselerdi, o sloganı atarlar mıydı?

Bir rejimin laik sayılabilmesi için devletin tüm inançlar karşısında eşit mesafede durması gereklidir ama yeterli değildir… Vazgeçilmez koşul, devletin hiçbir dini işlev üstlenmemesi, dinin de her ne surette olursa olun, siyaset alanına karışmamasıdır. Birçok bakanlıktan daha büyük bütçeye sahip Diyanet İşleri Başkanlığı her şeye burnunu sokuyor… Türkiye’de şimdilerde fetvalarla yönetilen bir rejim var… Mahkemeler bile Diyanet’ten görüş aldığına göre… Fakat fetvalar sadece Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilmiyor… AKP’li ‘ulema’ ve tarikat şeyhleri de fetvalar vermekte kendilerini çok rahat hissediyor… Ekonomi politikaları da artık “Nas’a’, Kur’an ve Sünnete” dayandırılmaya çalışılıyor…

1945 sonrasında adım adım dinci gericiliğin önü açıldı. Süreç 12 Mart 1971- 12 Eylül 1980 askeri darbeleriyle daha da hızlandı. 20 yıllık AKP iktidarında da devlet aygıtını ve toplumu ‘kuşattı’… İmam Hatip Okulları münhasıran imam yetiştirmek için kurulmuş değildi… “Din kadını” imam olamadığına göre, kızların İmam Hatip Okulları’na alınmaması gerekirdi. Oradaki amaç, dinci ideolojik hegemonyayı büyütmek, toplumu dincileştirmekti…
Toplanan vergilerin yurttaşlık esasına göre kamu hizmetleri için harcanması gerekirken, mezhep esasına göre harcanıyor… Vergilerle dini finanse eden bir rejimin laiklikle ne kadar ilgisi olabilir? Rejim, anayasal vatandaşlık bağıyla değil, din, mezhep ve etnik milliyetçilik üzerinden yurttaşlarla ilişki kuruyor. Sünnî Müslüman olmayanları dışlıyor, düşmanlaştırıyor… Siz hiç bugüne kadar Ermeni bir bakan, Yargıtay başkanı bir Yahudi, Genelkurmay Başkanı bir Süryani, komünist bir vali, Rum bir üniversite rektörü gördünüz mü? Velhasıl hiçbir zaman gerçek durum Anayasa’nın onuncu maddesindeki gibi değildi… 90 bin kadar Hanefi Camisi, 5 bin 138 Sünnî İmam Hatip Okulu, 125 İlahiyat Fakültesi… devlet bütçesinden finanse ediliyor… Dolayısıyla, dine harcanan kaynak sadece Diyanet bütçesiyle sınırlı değil. Yaklaşık 20-25 milyar TL’nin dinin finansmanında kullanıldığı tahmin ediliyor… Sağlık Bakanlığı’nın bütçeden aldığı pay %6,6… İnsanlardan toplanan vergilerle bir mezhebin beslendiği-büyütüldüğü rejimin laiklikle ne kadar ilgisi olabilir?

Türkiye’de laikliğin kökleşmesini zorlaştıran önemli bir şey var: Türkiye’de hiçbir zaman bir modernite devrimi ve gerçek bir aydınlanma yaşanmadı. Geleneksel ideolojiyle cepheden bir hesaplaşma gerçekleşmedi. Gerçi demokrasi laikliği varsayar ama laiklik de modernite devrimini varsayar…
Dinci taife laikliği bir Batı icadı, din düşmanlığı sayıyor ve şiddetle karşı çıkıyor. Kadir Cangızbay’ın dediği gibi: “Laiklik asla din düşmanlığı değildir ama laiklik düşmanlığının insanlık düşmanlığı olduğu kesindir…” Laik rejim insanların neye inanıp, inanmadığıyla ilgili değildir. Düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin de teminatıdır… Dolayısıyla, sadece Diyanet İşleri Başkalığı’nın ‘aşırılıklarından’ şikâyet etmek yeterli olmaz… Zira, Diyanet’in iyisi-kötüsü olmaz…

Şimdilerde “Alevi Çatı Kurumları, Demokratik Kitle Örgütleri, Siyasî Partiler ve Sendikalar, Siyasetçiler, Sanatçılar, Akademisyenler, Gazeteciler ve Yazarların destek verdiği, Laik Bir Eğitim İstiyoruz! Zorunlu Din Eğitimi, Çocuğun Yararı İlkesine Aykırıdır” temalı bir kampanya yürütülüyor.
Bu kampanyayı büyütmek, dayatılan sefil saldırıyı püskürtmek hayatî önem taşıyor… Analar-babalar çocuklarınıza sahip çıkın…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Bir sömürgeci aparat olarak sinema

Sonraki Haber

Demokratikleşme sokaklarda gelişir

Sonraki Haber
Demokratikleşme sokaklarda gelişir

Demokratikleşme sokaklarda gelişir

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

Kürt siyaseti oyun kurucudur

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Barış adımları beklentisi sonbahara ertelendi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

DEM Parti, DBP ve KNK’den 1 Mayıs mesajı

DEM Parti’den bayram ziyaretleri: Gündem süreç

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır