• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
5 Temmuz 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Afşin Aybar

Direniş başarıldı, sıra demokratik toplumun inşasında (1)

5 Temmuz 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Afşin Aybar, Manşet, Yazarlar
Direniş başarıldı, sıra demokratik toplumun inşasında (1)

Kapitalist modernitenin geliştirdiği Liberalizmin sözde özgürlük anlayışıyla sonsuz bireycilik geliştirilmiştir. Geliştirilen bu derin bireycilikle sadece toplum yok edilmiş olmuyor, aynı zamanda bireyde de parçalanmalara ve bölünmelere yol açmıştır… İnsanın kendine yabancılaşma hali olarak da ifade edeceğimiz bir durum yaşanır hale gelmiştir

Afşin Aybar

Kendisine ve toplumsal değer yargılarının tümüne ihanet etmeyen tek ferdinin kalmadığı gerçeklikten değerleri uğruna fedai bir halk duruma gelmenin örneğidir Kürtler. Adı yasak, dili yasak, varlığı yok olmanın eşiğine gelmiş bir halkın tarihin şafak vaktinde oynadığı rolün benzerini yeniden oynar duruma gelişinin somut ifadesi olmaktadır. Önder APO öncülüğünde geliştirilen paradigmasal yaklaşımla genel toplumsal sorunların çözüm modelini(Demokratik ulus) açığa çıkarmış bulunuyor. Bu model, başta Kürdistan’da yaşayan tüm toplumsal kesimler ve farklı inanç yapılanmaları olmak üzere bölge ve evrensel boyuttaki sorunların çözüm reçetesi olmuştur. Apocu felsefeyle düşünsel ve eylemsel olarak Kürdistan’da gelişen toplumsallık ve oluşan bilinç insanlığa ışık olmaya başlamıştır. Kürt Halk Önderi netleştirdiği ideolojik, politik, örgütsel ve ahlaki çizgisini PKK ile demokratik toplumun, aynı anlama gelmek üzere demokratik ulusun inşasına kavuşturmayı öngörmektedir. Bu anlamda PKK, Kürt kimliğinin tanınmasını ve evrenselleşmesini sağlayarak Kürdistan toplumsallığın esasını da oluşturmuş olmaktadır.

Kürdistan coğrafyası; insanlığın ilk kültürel şekillenmesini kazandığı mekanların başında gelmektedir. Tarım ve köy devriminin gerçekleştiği, neolitiğin gelişip buradan çevreye yayıldığı, ilk toplumsal formun şekil kazandığı alanlar olmaktadır. Zagros-Toros dağ silsilesini oluşturan verimli hilal ya da bereketli hilal dediğimiz yerlerin birleştiği noktadır Kürdistan. Ana nehir rolünü oynayan bu mekanlar her şeyin ilkine tanıklık etmiştir. İlk araçlar burada yapıldı. İlk hayvanlar burada evcilleştirildi. İlk tohum burada yetiştirildi. Tarihin şafak vakti bu mekanlardan dünyaya ışık oldu. Toplumsallık dediğimiz insanlığın temel hali burada başladı. İnsan türünün araç yaratarak ve bilinçlice ortak amaca yürümeyi esas alan, kendisine en yakın hayvan türünden kopmasını ve bir arada yaşamasının ifadesi olan toplum burada vücuda erişti.

Toplumsallık insanlığın gelişiminde atar damar işlevini görür, çünkü İnsan toplum olunarak insanlaşmıştır. İnsan toplum içinde gelişir, geliştikçe de topluma yeni biçimler verir. Toplumsal devinim klanla başlayıp günümüze kadar çeşitli biçimler altında gelmiştir. Geldiğimiz aşama insana hak ettiği değeri verecek ve onu gerçek anlamda insan olmakta ısrar mücadelesinde tutacak demokratik toplum aşamasıdır. Demokratik toplumu gerçekleştirmek insanlık adına büyük bir kazanım olacaktır.

Bu coğrafyanın yerleşik halkı olan Kürtler tüm bu gelişmelerin ana merkezinde yer almışlardır. Kürtlerin, klan toplumun komünal yaşam özellikleriyle, tanrıça ana kadın kültürü ile şekillenmiş halk gerçekliği bulunuyor. Kürt halkı doğal toplumun anacıl özelliklerini koruyan ve bu genleri bağrında taşıyan yegâne halktır. Kavimsel olarak böylesine kökleri derinlerde olan, tarihsel ve kültürel olarak en eski halk olma özelliğini yaşayan Kürtler tarihin ilerleyen aşamalarında nasıl oluyor da yok olmanın eşiğine getiriliyor? Varlığı ve yokluğu tartışılan bir halk durumuna indirgeniyor? Parçalanmış Kürdistan gerçekliğinin yaratmış olduğu toplumsal bölünme, katı ulus devletlerin ret ve inkâr politikaları Kürtlük adına ortada bir şey bırakmamacasına kıskaca almış bulunuyordu. Ülke olarak Kürdistan ve halk olarak Kürtlerin içine girmiş olduğu durum, son yüz yılda yaşadığı sorunlar bu gerçekliğinden kaynaklanmaktadır. Kapitalizmin yayılma evresinden başlayıp küresel hegemonyasını sağlama noktasına erişene kadar Kürt halkının payına düşen, sürgün, talan, inkâr ve soykırımlar olmuştur.

Kürdistan’da 1806 Babanzade ayaklanması ile başlayıp 1975’te Barzani hareketinin teslimiyeti ve tasfiyesi ile sonuçlanan tüm arayışlar sorunları daha da derinleştirmiştir. Tedip ve tenkil yasalarıyla Kürtlük adına ne varsa her şeyin yasaklanması, mecburi İskân kanunlarıyla yerinden ve yurdundan sürülmeleri fiziki anlamda soykırımların devamı niteliğinde olmuştur. Ardından başlayan beyaz katliam dediğimiz asimilasyon politikalarıyla kültürel soykırım süreciyle öz benliğinden tümden uzaklaştırılarak bitirilmenin eşiğine getirilmişlerdir. Önder APO bu durumu şöyle dile getiriyor. ‘Türk ulus-devletinin hâkimiyetindeki Kürdistan ve Kürt gerçekliğinin varoluş tarzı ve gelişimi baştan itibaren katı bir inkârcı ve imhacı rejimle karşı karşıya bulunuyor. Haliyle bu durum gerçekliğin baştan itibaren ağır sorunlarla malûl olmasına, sakat kalmasına yol açıyor. Süreç içinde öz kimlik unsurlarını yitirmekle karşılaşıyor. Türk ulus-devlet sistemi uluslaşmadan önce uluslaşmamayı, daha doğrusu ulus olmaktan vazgeçmeyi, kendini ret ve inkârı dayatıyor. Bu durum sorunsallıktan öteye bir gerçekliği, nereden bakılırsa bakılsın, adı konulmamış bir soykırım rejimini tanımlıyor. Farklı olarak, gizli ve örtülü biçimde yürütülen bir soykırım rejimi söz konusudur. Ermeniler ve Helenlerden farklı olarak, bu halklar açık uygulamalarla tasfiye edilirken, Kürtler hileli, bol hainli, işbirlikçili, zorluklu, işsizlikli, açlıklı ve işkenceli yöntemlerle gizlilik içinde ve örtülü temelde yürütülen bir tasfiyeyi yaşıyorlar. Yaşanan bir ulus olma sorunu değil, yok etmenin yol ve yöntemlerini etkisiz kılma sorunudur.’ Önder APO, ‘Biz işleri sıfırın altından başlattık’ derken, bu temel gerçeğe parmak basmaktadır.

Kapitalist modernitenin milliyetçilik ve dincilik yaklaşımlarıyla halklar soykırımdan geçirilmiş, kültürler ve inançlar inkâr ve imhayla karşı karşıya kalmıştır. Kapitalist modernitenin bu yaklaşımı yeryüzü bahçesini halklar ve kültürler mezbahanesine çevirmiştir. Halklar fiziki katliamlarla yüz yüze kalırken, birçok kültür yok olup gitmiştir. Toplumundan bireyine kadar kapitalist kültürün müdahalesine maruz kalmamış tek bir ferdi bırakılmamıştır. Toplum parçalanmış, bireycilik hortlatılmıştır. İnsanın var olma hali olan toplum ve toplumculuk adına ortada bir şey bırakılmamıştır. Moda, sanat ve edebiyat adı altında topluma ait olan tüm değer yargılar değersiz kılınmıştır. Kapitalizm kendisine has bir kültürel şekillenme geliştirmiştir.  Bu kültür moda, sanat ve edebiyat gibi ‘Yumuşak Güç’ yoluyla yaygınlık kazanmıştır. Birey mensubu olduğu topluma yabancı hale getirilmiştir. Anti toplumcu bir birey ve kişilik ortaya çıkarılmıştır.

Kapitalist modernitenin geliştirdiği Liberalizmin sözde özgürlük anlayışıyla sonsuz bireycilik geliştirilmiştir. Geliştirilen bu derin bireycilikle sadece toplum yok edilmiş olmuyor, aynı zamanda bireyde de parçalanmalara ve bölünmelere yol açmıştır. Doyumsuz ve obur bir tip ortaya çıkmıştır. İnsanın kendine yabancılaşma hali olarak da ifade edeceğimiz bir durum yaşanır hale gelmiştir. Kapitalizmin geliştirmiş ve yaymış olduğu bu durum kültürel şekillenmeden ziyade kültürsüzlük halini ifade etmektedir. Hiçliğin, tatminsizliğin ve anlamsızlığın derinleştiği bir kişilik hali ortaya çıkarılmıştır. Umut adına kırıntı değerinde bir şeylerin bırakılmadığı, herkesin kaderine razı olması gerektiği algısı yaydırılmıştır

Kürdistan toplumuna yönelik gerçekleşen tüm bu yönelimlere karşı örgütlenen PKK hareketi Kürt halkıyla birlikte yeni bir toplumsal şekilleniş ortaya çıkarmıştır. 52 yıllık mücadele ile Kürdistan toplumunda yaşanan gelişmeleri ikinci bölümde devam edeceğiz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Sınıf değil, komün ve devlet çelişkisi: Öcalan’ın Marksizme eleştirileri

Sonraki Haber

‘Terörsüz Türkiye’ söylemi ve Kürt sorunu

Sonraki Haber
Suriye’de ‘yeni düzen’ ve Rojava

‘Terörsüz Türkiye’ söylemi ve Kürt sorunu

SON HABERLER

Kadın ve erkek oluşun hakikati ve yöntemi

Kadın ve erkek oluşun hakikati ve yöntemi

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Suriye’de ‘yeni düzen’ ve Rojava

‘Terörsüz Türkiye’ söylemi ve Kürt sorunu

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Direniş başarıldı, sıra demokratik toplumun inşasında (1)

Direniş başarıldı, sıra demokratik toplumun inşasında (1)

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Sınıf değil, komün ve devlet çelişkisi: Öcalan’ın Marksizme eleştirileri

Sınıf değil, komün ve devlet çelişkisi: Öcalan’ın Marksizme eleştirileri

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Munzur ve Pülümür nehirleri kirletiliyor

Munzur ve Pülümür nehirleri kirletiliyor

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Mesele Suriye’nin özgürleşmesi mi küresel ekonomiye entegrasyonu mu?

İşçi sınıfının açlıkla imtihanı

Yazar: Yeni Yaşam
5 Temmuz 2025

Demokratik Toplum Buluşmaları: Sürece sahip çıkmalıyız

Demokratik Toplum Buluşmaları: Sürece sahip çıkmalıyız

Yazar: Yeni Yaşam
4 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır