• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
12 Kasım 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

‘Öcalan’ın çağrısı felaketleri önledi’

12 Kasım 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet
‘Öcalan’ın çağrısı felaketleri önledi’

Cambridge Üniversitesi’nde Siyasal Sosyoloji öğretim görevlisi Dr. Jeff Miley: Türkiye hâlâ jeopolitik olarak savaş yanlısı bir tutum içinde. Bence Öcalan’ın yapmak istediği şey, faşizmin rüzgârlarına karşı demokratik bir olasılığın koşullarını yaratmaktır. Türkiye’deki faşizmi etkisiz hale getirmeye çalışıyor; bunu da gerilla direnişinin varlığını bahane olarak ortadan kaldırarak yapmaya çalışıyor

Rohat Emekçi / Erem Kansoy

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın yankıları sürüyor. Gerek Abdullah Öcalan’ın kitaplarını okuyan gerekse de Kürt meselesini yakından takip eden birçok isim çağrıya büyük anlam biçmiş ve destek mesajları göndermiştir. Filozof, akademisyen, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu farklı alanlardan şahsiyetlerin açıklamaları gelmeye devam ediyor. Bu isimlerden Dr. Jeff Miley de hem Abdullah Öcalan’ın çağrısını hem de süreci gazetemize değerlendirdi. Cambridge Üniversitesi’nde Siyasal Sosyoloji öğretim görevlisi olan Miley, Peace in Kurdistan (Kürdistan’da Barış) örgütünün destekçisidir ve Avrupa Birliği Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) Yürütme Kurulu üyesidir.

Kendi kaderini tayin hakkı mücadeleleri üzerine geniş çapta yayınlar yapan Miley, “Your Freedom and Mine: Abdullah Öcalan and the Kurdish Question in Erdoğan’s Turkey” (Senin Özgürlüğün ve Benimkisi: Abdullah Öcalan ve Erdoğan’ın Türkiye’sinde Kürt Sorunu) adlı kitabın editörlerinden biridir.

Kürt Özgürlük Hareketi’nin aldığı kararları ve Abdullah Öcalan’ın paradigmasını Dr. Jeff Miley ile konuştuk.

  • Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuz. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Türkiye’de yaptığı demokrasi çağrısının ardından Kürt hareketi de yeniden bir adım ile öne çıktı ve bir basın açıklaması yaparak gerilla güçlerini Türkiye’den çekti. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt hareketinin bu adımı sizce ne kadar önemli?

Evet, bence bu gelişme, Öcalan’ın ve Kürt hareketinin barış sürecine olan bağlılıklarının ciddiyetini ortaya koyuyor. Bu, Öcalan’ın Türkiye’de demokratik bir toplum inşa etme fikirlerinin ve Ortadoğu’da daha geniş bir barış süreci oluşturma vizyonunun bir parçası olarak anlaşılmalıdır.

Öcalan’ın yaptığı barış çağrısını, Ortadoğu’da bitmek bilmeyen savaşın jeopolitik arka planı içinde düşünmemiz gerekiyor, özellikle de Türkiye’nin Suriye’de Kürtlere yönelik sürdürdüğü saldırılar bağlamında. Bu durumu savaşın sürdüğü geniş bağlamda değerlendirdiğimizde, Kürt hareketinin barış süreci yönünde tek taraflı olarak attığı bu adımın, Ortadoğu genelinde neler yapılması gerektiğine dair öğretici bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Özellikle insansız hava araçlarındaki gelişmeler ve Türk devletinin askeri aygıtının büyümesi göz önünde bulundurulduğunda, Afrin’de gördüğümüz türden bir etnik temizlik, yani soykırımın Suriye’nin kuzeydoğusuna yayılma ihtimali vardı. Bence Öcalan’ın barış çağrısı tam zamanında geldi; bu çağrı, böyle bir felaketin önüne geçebilecek potansiyele sahipti. Dünya Filistin’de yaşanan soykırımı izliyor ve hiçbir şey yapmıyor. Benzer bir durumun Suriye’nin kuzeydoğusunda yaşanması olasıydı, ancak Öcalan’ın çağrısı bu olasılığın önüne geçilmesini sağladı.

Öcalan uzun süredir barış çağrısı yapıyor. Ama bence bu dönem, felaketin önüne geçmek açısından özellikle kritik bir dönemeçtir.

  • Türkiye’deki son gelişmeleri de yakından izliyorsunuz. İngiltere Başbakanı Keir Starmer geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret etti ve 8 milyar sterlin değerinde bir silah anlaşması imzaladı. Bu, 20 adet Eurofighter savaş uçağını kapsayan ve Türkiye ile İngiltere arasında bugüne kadar yapılmış en büyük silah anlaşmalarından biri. Biz barış süreci ve demokratikleşmeden bahsederken, Batılı güçlerin Türkiye’ye silah satmaya devam etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Dışarıdan bakıldığında bu tablo size nasıl görünüyor?

Gerçekten garip. Bu durum, kapitalist güçlerin günümüzde sürüklendikleri bitmek bilmeyen savaş yönelimini açıkça gösteriyor.

Türkiye hâlâ jeopolitik olarak savaş yanlısı bir tutum içinde. Bence Öcalan’ın yapmak istediği şey, faşizmin rüzgârlarına karşı demokratik bir olasılığın koşullarını yaratmaktır. Türkiye’deki faşizmi etkisiz hale getirmeye çalışıyor; bunu da gerilla direnişinin varlığını bahane olarak görenlere karşı kaldırarak yapmaya çalışıyor.

Öcalan aslında demokratik bir barışın koşullarını yaratmak istiyor. Ama dediğin gibi, o çok güçlü aktörlerle karşı karşıya. Bu aktörler savaş istiyor, daha fazla silahlanmak istiyor, savaşlardan besleniyorlar. İşte çelişki burada yatıyor.

Bu yüzden Öcalan’ın konuşabilmesi, onun çağrılarının daha fazla yankı bulması çok önemli. Çünkü onun etkisi ne kadar artarsa, barış olasılığı da o kadar güçlenir.

  • Bir diğer önemli konu da Öcalan’a yönelik ziyaretlerin kısıtlı olması. Evet, Sayın Öcalan hâlâ bazı mesajlarını iletebiliyor, ancak ziyaretler son derece sınırlı. Barış sürecini geliştirebilmesi ve demokratik bir toplum inşa etmesi bu koşullarda mümkün değil. Bu durumda Öcalan’ın özgürlüğü ne kadar önemli? Onun bu süreci özgürce yürütebilmesi neden bu kadar hayati?

Evet, ben geçmişte Yargıç Essa Moussa ile birlikte çalışmıştım. Essa Moussa her zaman şunu söylerdi: Öcalan, herhangi bir barış sürecinin kilit aktörüdür ve onun özgürlüğü, gerçek bir barış müzakeresi için önkoşuldur.

Bu nedenle Öcalan için daha fazla özgürlük talep etmek, onun etkisini artırmak çok önemlidir. Öcalan’ın ne kadar söz hakkı olursa, barışın gerçek bir olasılığa dönüşmesi o kadar mümkün olur. Dolayısıyla hem adil hem de kalıcı bir barış için Öcalan’ın özgürlüğü şarttır. Bu barış aynı zamanda demokratik konfederalizmin inşa edilmesiyle de ilişkilidir.

  • Öcalan’ın fikirleri yalnızca Kürt-Türk çatışmasının çözümü için değil, bütün dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmeye yöneliktir. Bu çerçevede, uluslararası dayanışmanın önemi nedir? Özellikle barış süreci devam ederken ve Batılı güçler hâlâ Ortadoğu’da savaş arayışlarını sürdürürken?

 Bence tabandan gelen uluslararası dayanışma gerçekten çok önemli. İnsanlar, demokratik konfederalizmi süregelen savaşlara ve kapitalist modernitenin yıkımına bir alternatif olarak düşünmeliler. Öcalan’ın manifestosu sadece Batı için değil, tüm dünya için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Nairobi’de bulunduğumda insanların Öcalan’ın fikirlerine büyük ilgi gösterdiğini gördüm. Nairobi’nin kenar mahallelerinde yaşayan insanlar, aşağıdan yukarıya kendi kendini yöneten kurumlar kurmanın yollarını arıyorlar.

Cinsiyet özgürlüğünü geliştirmek, ekolojik sürdürülebilirliği sağlamak istiyorlar. Demokratik konfederalizmin üç sütunu -radikal demokrasi, kadın özgürlüğü ve ekoloji- onlar için çok anlamlı. Rojava’ya verilen uluslararası desteğin de önemli olduğunu düşünüyorum. Kürt hareketi, Öcalan’ın kapitalist moderniteye alternatif fikirleri sayesinde 21. yüzyılın özgürlük mücadelesinde öncü bir konuma yerleşmiştir.

  • Kenya’nın Nairobi kentinde bulundunuz. Öcalan 1999’da orada kaçırılmıştı. Bize oradaki durumu, taban örgütlerinin Öcalan’ın fikirleriyle nasıl etkileşime girdiğini ve son ziyaretinizde neler gözlemlediğinizi anlatır mısınız?

Evet, “Öcalan Nairobi’de: Geçmiş, Bugün ve Gelecek” başlıklı bir kitap fikrim var. Bu kitapta, geçmişteki kaçırılma olayını, Kenya hükümetinin neokolonyal yapısını ve bu olayın yarattığı tarihsel belleği anlatmak istiyorum.

Çünkü Öcalan’ın kaçırılması Kenya topraklarında gerçekleşti. Bu nedenle Kenya’daki birçok sosyal adalet hareketi, kendi hükümetlerinin bu olaya ortak olmasından dolayı Öcalan’ın özgürlüğü için tarihsel bir sorumluluk hissettiklerini söylüyor.

2018’de yayımladığım Your Freedom and Mine: Abdullah Öcalan in Erdoğan’s Turkey kitabımdan birkaç kopyayı Nairobi’ye götürüp kenar mahallelerde dağıttım. Demokratik konfederalizmi anlatan toplantılar düzenledim. İnsanlar bu fikirlere büyük heyecanla yaklaştılar, Sakine Cansız ve diğer kadın öncüler hakkında daha fazla şey öğrenmek istediler.

Radikal demokrasi, kadın özgürlüğü, ekolojik sürdürülebilirlik ve çokkültürlülük onlar için çok anlamlıydı. “Bizim de Mau Mau adlı bir kurtuluş hareketimiz vardı ama dağlardan indiğinde yenildi. Sadece bayrağımız kaldı, öz-yönetimimiz yok,” diyorlardı.

Bu yüzden “Öcalan’ın savunduğu demokratik konfederalizm gibi bir öz-yönetim anlayışına ihtiyacımız var” diyorlardı.

Tabii herkes aynı fikirde değil, hâlâ merkeziyetçi gruplar var. Ama taban düzeyinde demokratik konfederalizme büyük bir ilgi var. Ayrıca insanlar, Öcalan’ın Nairobi’de kaçırılmış olmasından dolayı ona karşı tarihsel bir borçları olduğunu düşünüyorlar.

Bu fikirlerin Nairobi’de geleceği olduğunu da söyleyebilirim. Bunu geçen yılki “lideri olmayan Gen Z protestolarında” da gördük. O hareket parlamento binasını bile işgal etti, neredeyse iktidarı alacaklardı. Hükümet baskıcı davranmaya devam etse de hareket güçlü ve kararlı.

Öcalan’ın fikirlerinin Küresel Güney’de ne kadar etkili olduğunu Kürt halkının bilmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Dêrsim’de tepkilere rağmen RES onaylandı

Sonraki Haber

Selahattinimizi, Figenimizi bırakın 

Sonraki Haber
Babamızın çiftliğinde OVP fermanı…

Selahattinimizi, Figenimizi bırakın 

SON HABERLER

Barışın öznesi kim?

Barışın öznesi kim?

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

Komisyonun odağı: Nasıl bir süreç yasası?

Komisyonun odağı: Nasıl bir süreç yasası?

Yazar: Bedri Adanır
12 Kasım 2025

Lider ve önder kavramı üzerine

Lider ve önder kavramı üzerine

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Kasım 2025

Suriye’de meşruiyet savaşları 

Entegrasyon krizi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

Babamızın çiftliğinde OVP fermanı…

Selahattinimizi, Figenimizi bırakın 

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Kasım 2025

‘Öcalan’ın çağrısı felaketleri önledi’

‘Öcalan’ın çağrısı felaketleri önledi’

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Kasım 2025

Dêrsim’de tepkilere rağmen RES onaylandı

Dêrsim’de tepkilere rağmen RES onaylandı

Yazar: Heval Elçi
12 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır