• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

Dr. Önen: Mülteciler Sözleşmesi tüm dünya tarafından tanınmalı

14 Haziran 2025 Cumartesi - 09:44
Kategori: Editörün Seçtikleri, Güncel
Dr. Önen: Mülteciler Sözleşmesi tüm dünya tarafından tanınmalı

Sığınmanın bir temel insan hakkı olduğunun altını çizen Sığınmacı Hakları Platformu üyesi Dr. Yıldız Önen, BM’nin 1951’de çıkardığı Mülteciler Sözleşmesi’nin bütün dünya tarafından tanınması gerektiğini vurguladı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu (UNHCR) Mayıs 2024 raporunun verilerine göre dünya çapında en az 120 milyon kişi zulüm, çatışma, şiddet veya insan hakları ihlalleri sonucu zorla yerinden edildi. Bunlardan 43.4 milyon mülteci, 63.3 milyon iç göçe maruz kalmış insan, 6.9 milyon sığınmacı konumunda olarak yer alıyor. Göç yollarında ve gittikleri ülkelerde pek çok hak ihlaliyle karşı karşıya kalırken, onların durumunu gündemleştirmek için çeşitli günler oluşturuldu. Bu kapsamda 14 ile 21 Haziran tarihleri “Göç Haftası” olarak belirlenirken, 2000’de Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 20 Haziran ise “Dünya Mülteciler Günü” olarak ilan edildi.

Mülteci, göçmen, sığınmacı kavramları

Dünya genelinde artan göçmen karşıtlığı politika ve platform olarak çalışmalarını değerlendiren Sığınmacı Hakları Platformu üyesi Dr. Yıldız Önen, mülteci ve sığınmacı kavramının ayrı olduğuna işaret ederek, “Mülteci kavramı, BM’nin 1951’deki sözleşmesi gereği yasal bir statü. Bu statüye sahip olanlar statüyle birlikte mülteci olarak kabul edildiğiniz ülkede size gerekli hakların sağlanması gerekiyor. Bizim bütün sığınmacılar için savunduğumuz hak da mülteci hakkıdır. BM’ye göre mülteci, kendi vatandaşı olduğu ülkede siyasi, kuraklık, savaş sebebiyle o ülkede ikamet edemediği için başka bir ülkeye gitmek zorunda kalan ve o ülkede yaşam olanakları sağlanan kişidir. Göçmenlik daha genel bir kavram örneğin aynı ülke içerisinde de göç edebilirsiniz ya da iş imkanları, okuma imkanları, başka bir ülkede yaşamak istediğiniz için göçmen olabilirsiniz. Bunun hukuki bir statüsü de yok. Sığınmacı ise kendi bulunduğu ülkede yaşam olanaklarına sahip olmadığı için başka bir ülkeye sığınmışınızdır, ama sığındığın ülkede size yasal bir statü sağlanmıyor. Türkiye’de bu 3 kavram birbirine çok karıştırılıyor” ifadelerini kullandı.

Doğu Batı ayrımı  

Türkiye’nin BM’nin 1951’deki sözleşmesinde şerhi bulunduğu ifade eden Yıldız Önen, “Bu şerhe göre Batı’dan gelenler mülteci başvurusunda bulunabilir, Doğu’dan geldiğinizde ise bunlar mültecilik başvurusunda bulunamıyor” dedi.

Göç yollarındaki zorluklar  

En büyük göçmen krizinin Sudan, Suriye, Afganistan gibi ülkelerde olduğunun hatırlatan Yıldız Önen, göçler savaş, açlık, ekonomik gibi gerekçelerden kaynaklandığını söyledi. Göç yollarında çeşitli zorlukların olduğunu bunlardan birinin “geriye itme” kavramı olduğunu vurgulayan Yıldız Önen, “20, 30 yılda sınırlardan polis ve askerlerin gelen göçmenleri geri ittirdikleri bir süreç bu. Yunanistan ile Türkiye sınırında bu çok yaşandı. Üstlerindeki kıyafetleri alınanlar, pasaportları alınanlar oldu. Yine kaçak göçmen durumu çok ciddi sorunlara sahip. Parayla kaçak göç ettiğinizi sanıyorsunuz, sizi Yunanistan, Almanya, Fransa yerine Türkiye’de herhangi bir yerde bırakıyorlar. Sınırlarda çitler, mayınlar var, duvarlar örülüyor. Bütün bunlar başka bir ülkeye sığınma hakkına sahip olabilmenizin önünde engel oluyor. Donarak ölenler, ciddi şekilde tacize uğrayanlar, yollarda başlarına pek çok kötü olay gelenler. Akdeniz artık ölüm denizi olarak anılıyor.  On binlerce insan Akdeniz’den İtalya, Yunanistan, Fransa’ya geçmeye çalışırken boğularak, ölüyorlar” diye konuştu.

‘Irkçılığın hedefi göçmenler’  

2008’den bu yana büyüyen ırkçılığın temel hedeflerinden birinin göçmenler olduğunu kaydeden Yıldız Önen, Türkiye, ABD, Japonya, Avrupa ülkelerinde ırkçı partilerin arttığını anımsattı. Zafer Partisi’nin son seçimlerde aldığı yüzde 5 oyun ırkçılığın bir göstergesi olduğunu dile getiren Yıldız Önen, “Bu sadece ırkçı partilerle sınırlı değil. Çünkü ırkçı partiler diğer siyasi partilerinde sağa kaymasına sebep oluyor. Bu son ikinci tur seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun meşhur ‘Suriyeliler gidecek’ afişleriyle güne uyanmış olmamız bu ırkçılığın ne kadar yaygınlaşabildiğini gösteriyor. Son olarak ABD’de olanlar çok çarpıcı. ABD Başkanı Donald Trump’ın en büyük vaadi ‘Amerikan işçi sınıfına sizin işlerinizi alan göçmen işçileri sınır dışı edeceğim’ taahhüdüydü. Şimdi bu sözü yerine getirmeye çalışıyor.  Göçmen Muhafaza Ofisi, günde 3 bin göçmeni sınırı dışı etmek için çaba sarf ediyor. Bunun içinde pek çok işyerini vesaire basıyor ve bölgede ciddi sorunlara neden oldu. En son Los Angeles’ta Kaliforniya Valisi günde 3 bin göçmenin sınır dışı edilmesini kabul etmediği için dışarıdan muhafızlar gönderildi ve orada ciddi çatışmalar yaşandı. Ama göçmenlerin sınır dışı edilmesine karşın hem ABD hem Avrupa’da büyük gösteriler yapılıyor. Bir yandan ırkçılık yükseliyor, ama bir yandan da göçmenlerle dayanışan insanların sayısında da büyük bir artış var” ifadelerini kullandı.

Ekonomik krizin etkisi  

Irkçılığın dünyada yükselişinin nedeninin ekonomik kriz olduğunun dile getiren Yıldız Önen, dünyadaki en büyük ikinci ekonomik krizin yaşandığını kaydetti. Yıldız Önen, “Birin ekonomik kriz 1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra faşizme giden 2’nci Dünya Savaşı’na giden yolu açmış olan krizdi. Irkçılığın hem ABD hem Türkiye’deki ‘Onlar bizim işlerimizi yapıyorlar’ sloganıdır. Mesela Türkiye’de ‘Sınavsız okula gidiyorlar, parasız sağlık hizmetlerinden yararlanıyorlar, Kızılay binlerce para veriyor, aylık yardım alıyorlar’ gibi yanlış bilgilerle bu ekonomik krizin sebebi göçmenlermiş gibi ve göçmenler gittiğin de ekonomik kriz çözülecekmiş gibi politikacıların yaptığı yanlış bilgilendirme sonucunda ırkçılık yükseltiliyor. 1990’larda da Türkiye’de iç göç yaşandığında yani Kürtler Batı’ya göç ettiğinde aynı tür linç girişimlerini yaşamıştık. Mevsimlik işçileri yine Kürt işçilere dönük saldırılar devam ediyor” şeklinde konuştu.

‘Mülteciler Sözleşmesi tanınmalı’ 

Sığınmanın bir temel insan hakkı olduğunun altını çizen Yıldız Önen, BM’nin 1951’de çıkardığı Mülteciler Sözleşmesi’nin bütün dünya tarafından tanınması gerektiğini vurguladı. Yıldız Önen, “Mültecilere her türlü koşulun sağlanması gerekiyor. Kaçak göçmenlikle mücadele göçmenleri sınır dışı ederek değil, göçmenlere düzgün bir mültecilik hakkı verilerek, bu sorun çözülebilir. Bu yapılanlar göçmenlerin sayısını artırır. Çünkü siz gerekli hakları vermezseniz onlar da kaçak göçmen olarak gelir” diye belirtti.

Göçmen Haftası etkinlikleri  

Göçmen Haftası’na ilişkin çeşitli etkinlikleri yapacaklarını, göçmenlere dair rapor hazırladıklarını belirten Yıldız Önen, raporlarda davaları örnek vaka olarak yer vereceklerini kaydederek, şöyle devam etti: “En önemli sorun Göç İdaresi’nin bir bakanlık olarak çalışamaması. Göç dediğimiz de birçok sorunu bir arada bulunduruyor. Eğitim, sağlık, güvenlik… Göç İdaresi, göçmenlerle ilgilenebilecek bir yeterliliği yok. O yüzden Göç İdaresi’nin bir bakanlığa dönüşmesini ve diğer bakanlıklarla koordineli olarak çalışmasını talep ediyoruz. Yine Geri Gönderme Merkezlerinin (GGM) şeffaf hale gelmesi gerekiyor. Çalışma izinleri, sağlığa erişim için çeşitli bir raporumuz olacak. Raporumuz sorunları ve çözüm önerileri sunacak. Sığınma bir insan hakkıdır. Sığınmacılara mülteci olmak hakkı verilmesi gerekir.”

Haber: Ömer İbrahimoğlu / MA 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Manisa’da işçi servisi kaza yaptı

Sonraki Haber

Sosyalist partilerden çağrı: İsrail’e savaş desteğinden vazgeçin

Sonraki Haber
Sosyalist partilerden çağrı: İsrail’e savaş desteğinden vazgeçin

Sosyalist partilerden çağrı: İsrail'e savaş desteğinden vazgeçin

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

‘Meclis devreye girsin, komisyon kurulsun’ ama nasıl?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Neşeyle militanlaşmak: Direnişte yaşam sevinci

Neşeyle militanlaşmak: Direnişte yaşam sevinci

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Doku uyuşmazlığı

Doku uyuşmazlığı

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Neslihan Şedal: Demokratik toplum yerellerden kurulacak

Neslihan Şedal: Demokratik toplum yerellerden kurulacak

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz: Nasıl oldu, neden şimdi? -II

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz: Nasıl oldu, neden şimdi? -II

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Gönderilmeyen ve gönderilip kaybolan mektuplar sorunu

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır