Koronavirüsü salgınının yayılmaması için uygulanan karantina yöntemi ve devletlerin sorumluluklarına ilişkin konuşan Dünya Tabipler Birliği Genel Sekreteri Dr. Otmar Kloiber, ‘Yeni aşılar geliştirmenin yollarını araştırıyoruz’ dedi
Küresel bir tehdit halini alan koronavirüsü . Dünya Sağlık Örgütü, dünyada tehdit haline gelen Koronovirüse karşı “Küresel Çapta Acil Durum” ilan etti. Dünya Tabipler Birliği (WMA) Genel Sekreteri Dr. Otmar Kloiber, Koronavirüsü salgınının yayılmaması için uygulanan karantina yöntemi ve devletlerin sorumluluklarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
- Çin’de insanlar karantina nedeniyle sınırlı yaşam koşulları altında yaşıyorlar. Karantina uygulamalarının salgını önlemek için ne kadar etkili olduğunu düşünüyorsunuz?
Her şeyden önce, başka bir önlem geliştiremediğimiz bulaşıcı hastalıklar için, özellikle bu hastalığın popülasyonlar arasında serbestçe yayılabildiğini bildiğimizde, karantina gerçekten sahip olduğumuz tek ölçüdür. Bu nedenle, karantina, bireyin veya hastanın özgürlüğündeki kısıtlamalar nedeniyle oldukça aşırı (ekstrem) bir önlemdir. Bununla birlikte, diğer insanları aynı hastalıktan korumak için kesinlikle gereklidir. Açıkçası, hastalığın kendisi, bahsi geçen durumda olduğu gibi, ciddi hastalık veya ölüm gibi vahim sonuçlar doğurduğunda bu önleme başvurulur. Bu tip durumlarda karantina uygulamasının kitlesel ölçekte ne kadar etkili olup olmayacağı konusunda yeterli kanıtımız yok. Bu nedenle bu önlemin hastalığı kontrol altına almaya veya en azından yayılmayı azaltmaya dair ne kadar etkili olduğunu da bu süreçteki uygulaması gösterecektir. Kanıtlara dayanarak bunu söylemek henüz erken olsa da, önlemler çok geç alındığı için hastalığın yayıldığı Wuhan’daki karantinanın da hastalığın dışarı çıkmasını engelleyemediği oldukça açık. Bununla birlikte halk sağlığı açısından, kitle karantinaları aşırı tedbirlerdir. Fakat yine de bazı durumlarda, sahip olduğumuz tek önlemdir.
- Karantina dışında geliştirilebilecek başka ne tür önlemler olabilir?
Uygulanabilecek başka önlemler varsa, bunlar hemen uygulanmalıdır. Örneğin, maske takmak gibi alınan fiziksel önlemlerin hastalığın yayılmaması için ne kadar etkili olduklarını bilmiyoruz. Ama kağıt maskelerin neredeyse işe yaramadığı kesin. Etkili olan başka önlemler varsa, bu önlemlerin hastalığın yayılmasını sınırlamak için yeterli olup olmadığı sorusu cevaplanmalıdır. Bu alternatif tedbirler koruyucu eldivenler, maskeler gibi fiziksel koruyucu önlemler olabilir. Bunlardan başka, alınabilecek bir ilaç veya varsa aşı olabilir. Bunların hepsi şu anda bahsi geçen virüs konusunda ne mevcut görünüyorlar ne de yeterli bir koruma sağlıyorlar. Böyle bir durumda karantina son çare yöntemi olarak meşrulaştırılabilir.
- Peki, genel olarak karantina uygulamasını insan hakları ve toplum sağlığı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Tecrit koşulları, insan psikolojisi açısından başka sağlık sorunlarını da beraberinde getirmez mi?
Evet, yine söylüyorum, karantina aşırı ve “son çare” önlemidir. Tedavi edici etkili başka önlemleriniz olduğunda birini karantinaya almazsınız. Dolayısıyla karantina elbette bireysel özgürlüğün kısıtlanmasıdır ve elbette karantinadaki kişiler psikolojik stres altına girer. Özellikle diğer insanlarla doğrudan temas etmediğiniz tek başına bir yalıtma şeklinde bir karantina ise, ciddi bir stres söz konusudur. Eğer grup şeklinde karantinaya alınıyorsanız ve yine de sosyal olarak etkileşim içinde olabildiğiniz bir karantina söz konusu ise bu şüphesiz daha az dramatik bir durumdur. Öte yandan, özgürlüklerimiz her zaman toplum içinde özgürlüklerdir ve özgürlüklerimiz her zaman başkalarının özgürlükleriyle birlikte tartılmalıdır. Eğer başkalarının sizin tarafınızdan enfekte olmama özgürlüğü varsa, korunma hakları vardır. Bu nedenle, açıkçası özellikle böyle ciddi bir hastalık durumunda alınması gereken bu tür önlemler ile diğer insanların hasta olmaması, enfekte olmaması ve hatta tehlikeye girmemesi gibi korunması gereken bireysel hakların bir dengesi mutlaka kurulmak zorundadır.
- Koronavirüsü salgını nedeniyle Çin dışında başka ülkelerde de yaşamını yitirenler oldu. Tehlike büyüyor mu?
Rakamlara bir göz atalım. Çin’de yaklaşık yüzde 2 civarı bir ölüm oranı söz konusu. Bu bir ön rakam, tablo değişebilir. Çin dışında ise teşhis edilmiş vaka ve yaşamını yitirenlerin sayısı göz önünde bulundurulduğunda ölüm oranının kesinlikle yüzde 2’nin altında olduğu görülüyor. Ancak sayılar küçük olduğundan şu anda Çin dışında olması muhtemel ölümlere dair herhangi bir tahmin yürütmek tamamen imkansız. Bu yüzden Çin dışındaki ölüm oranı hakkında bir şey söylemek için henüz çok erken. Oran aynı düzeyde seyredebilir, daha da düşebilir ya da daha da artabilir. Henüz bilmiyoruz ve bu hastalığın Çin dışında daha hafif atlatılacağı konusunda herhangi bir spekülasyon yapmamak için özen gösteriyorum.
- Bu virüsün yayılmasında devletin sorumluluğunu nasıl değerlendirirsiniz? Devlet Koronavirüsü salgınını durdurmak için ne yapabilirdi?
Almanya’da, ‘Daha sonrasında her zaman daha zekisindir’ diye bir deyişimiz var. Bu gibi benzeri durumların hepsinde böyledir. Bu süreci atlattıktan sonra, nelerin yapıldığı, iletişimin nasıl çalıştığı, iletişimin ne kadar yeterli veya yetersiz olduğu, hatta tamamen verimli ya da tamamen verimsiz olduğuna dair bir özgeçmiş taramasını kesinlikle yapmak zorundayız. Fakat bunlar daha sonra cevaplanması gereken sorulardır. Şu an neyi başarmak istediğimize bakmalıyız, insanları korumaya ve iyileştirmeye odaklanmalıyız. Şimdi, kriz zamanında, acil durumda, bu tartışmaya girme zamanı değil. Sorulacak sorular arasında, kamu sağlığı hizmeti konusunda devlet organlarının ilk reaksiyonu ve politikacıların nasıl tepki gösterdiği sorusu olacaktır. Ne yaptığımızı ve neyi yanlış yaptığımızı sormaya gelince, bunu suçlamaya ve utanca başvurmadan yapmak önemlidir. Bu konuda, sadece Çin’deki ilk tedbirlere bakmakla kalmayacak, aynı zamanda hepimiz bunun için ne kadar iyi hazırlandığımızı da sormamız gerekecek.
Tıbbi tedarikin yetersiz kalması sadece Çin’de değil, aynı zamanda Avrupa’daki ülkelerimizde ve muhtemelen dünyanın çoğu yerinde de yaşanan bir sorun. Örneğin maskeler ve eldivenler gibi koruyucu malzemeler konusunda yetersiz olduğumuzu çoktan gördük. Hem bu kriz hem de önceki kriz sırasında öğrendiklerimiz konusunda üzerinde tartışmamız ve ders çıkarmamız gereken bir konu olacak. Ve yine, dünyanın her yerinde, yerine getirmemiz gereken ödevlerimiz olacak.
- Dünya Tabipler Birliği olarak Koronavirüsü salgını ile ilgili araştırmalarınız ve çalışmalarınız nelerdir?
Dünya Tabipler Birliği olarak, ilk etapta böyle bir krize nasıl daha iyi hazırlanabileceğimiz ve daha iyi karşı koyabileceğimiz gibi sorularla ilgileniyoruz. Şimdi, elbette, bilimsel bir bakış açısından, yapılacak en ilginç şey, tüm bunları önlemek için bir aşıya sahip olmak olacaktır. Zira bir sonraki hastalığın geleceğini biliyoruz. Çünkü bu virüslerin gelişimi doğada çok hızlı ve sürekli devam eden bir süreç. Öyleyse gelecek başka patojenler (hastalık oluşturan mikrop) olacak ve soru şu: ‘Ne öğrenebiliriz?’ Gördüğüm kadarıyla birçok ilginç şey yaşandı. Virüsün harekete geçmesi eskisinden çok daha ileri seviyedeydi. Dünya çapında pek çok grup tedavi problemleri, hastalığa hazırlık problemlerine dair Çin’den bu virüs hakkında gelen bilgiler üzerinde çalışmaya başladı.
- Böyle durumlarda daha hazırlıklı olmak adına nelerin yapılması gerektiğini ön görüyorsunuz?
Evet, bunların dışında bizim için başka sorular da var; ‘Nasıl daha iyi hazırlanabiliriz?’ Örneğin, ilaçların stoklanması ve tedarik zincirinin şu an olduğundan daha iyi hale getirilmesi gibi. Bizim için mesele, politikacıları acil durum hazırlıklarına daha fazla yatırım yapmaya ikna etmek. Daha önceki ve şimdi yaşadığımız durumda tam zamanında sağlık hizmetinin, özellikle acil durum hazırlığı bakımından sorunla başa çıkmanın en iyi yolu olmadığını gördük. Çünkü ihtiyacımız olan şey, kitleleri izole etme durumumuz olduğu bu gibi zamanlarda yerel tıbbi stokun olması. Bu, politikacılar ve halk sağlığı hizmetlerini sağlamakla sorumlu olanlarla birlikte nasıl daha iyi düzenleyebileceğimize kesinlikle bakacağımız bir şey. Biz Dünya Tabipler Birliği olarak bilimsel topluluklarla birlikte, karşımıza çıkan bu tür enfeksiyonlar için en iyi tedavinin ve sonuçlarının ne olacağını, aynı zamanda bu enfeksiyonları önlemenin en iyi yollarını, örneğin yeni aşılar geliştirmenin yollarını araştırıyoruz ve bunlar üzerine çalışıyoruz.
- Dr. Kloiber, tüm cevaplarınız için teşekkür ederiz, ayrıca bir mesajınız var mı?
Şimdi, ilk önce bu krizi çözmeliyiz ve bence herkes hastalara hizmet etmeye odaklanmalıdır. Hastalığın yayılmasını mümkün olduğu kadar önlemeye odaklanmalıyız. Daha sonraki süreçte, şimdi öğrendiklerimizi geleceğe aktarmak için çalışmalıyız.