Altıncısı yapılan “Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu” katılımın zenginliği ve ikinci günkü oturuma Mazlum Abdi ve İlham Ahmed’in konuşmacı olarak gelmesiyle Türkiye’de yürüyen ve tıkanma işaretleri gösteren “barış süreci” açısından özel bazı anlamlar kazandı.
Erbil Amerikan Üniversitesi tarafından örgütlenen ve Mesrur Barzani’nin himayesinde toplanan forum sıradan bir güvenlik konferansı olmaktan çok öteye geçti. Türkiye’de bir yıldır süren görüşmelerin oldukça yavaş ilerlediği biliniyor. Silah yakmadan sonra oldukça uzun bir komisyon süreci başladı, ortada somut bir adım görülmedikçe gidişte bir tıkanma olduğu yorumları yapılmaya başlandı. Ankara’daki gelişmelerin Şam’daki gidişe bağlı olduğu yeterince açıktır. HTŞ hükümeti ile SDG arasındaki görüşmeler kesintilerle devam etmesine rağmen belirgin bir ilerleme olmadı. Hatta son günlerde çatışmalar başladı.
Fakat süreçte son günlerde önemli bir gelişme yaşandı; Ebu Muhammed Colani, Beyaz Saray’a kabul edildi. Arka kapıdan bir ziyaret olsa da sadece oluşu bile iki ülke tarihi açısından önemlidir. Üstelik bu görüşmenin bir bölümüne Hakan Fidan’ın katılması da Ankara’nın bildik tavrını bir kez daha dile getirmesi olarak yorumlandı. Şam Rojava ilişkisinin sıkıntılı olduğu bir zamanda bu ziyaret SDG tarafında anlaşılır hoşnutsuzluklar yarattı.
Aradan on gün geçtikten sonra Duhok Forumu’na General Mazlum Abdi’nin katılması ve coşkulu bir şekilde karşılanması anlamlı oldu. Gazeteci Sarkis Kassargian’ın ifadesiyle Irak Federe Kürt Yönetimi Mazlum Abdi’yi “sahneye davet ederek” tablonun eksik kalan yanını tamamlamış oldu.
Mazlum Abdi’nin konuşmasında birkaç vurgu önemliydi. Eskisi gibi Suriye’de merkezi bir yönetim yapısına dönüş mümkün değildi. En uygun yönetim biçimi âdem-i merkeziyetçi bir yönetim olacaktır. Son olarak Şam’a verilen şansın kendilerine de verilmesini istedi.
Forum’un ilk gününde Neçirvan Barzani konuşmasında SDG güçlerine Şam’a gitmelerini tavsiye etti. Fakat aynı zamanda Irak modeline yakın bir yönetim biçiminin de dikkate alınabileceğini dile getirdi. Bu tartışmaların daha uzun süreceği anlaşılıyor.
Forum’un ortaya koyduğu bazı gerçeklikler önemlidir. Irak Kürt Federe yönetiminin Forum’a Mazlum Abdi ve İlham Ahmed’i çağırması önemlidir. Suriye’nin yeniden yapılanması sürecinde artık Irak Kürt Federe yönetiminin de bir rolü olacaktır.
Ayrıca Foruma SDG’nin çağırılmasından Ankara’nın haberdar edilmemesi mümkün değildir. Buradan abartılı yorumlar çıkartmanın doğru olmayacağı açıktır. Ancak gelişmelere bakınca Ankara ve SDG arasındaki ilişkilerde bir değişim olasılığından söz etmek mümkündür.
Elbette Suriye’nin geleceği hâlâ belirsizdir. Forum’da iki konu hiç konuşulmamıştır. Birisi İran, diğeri İsrail’dir. Bu konuların tercih edilmemelerinin nedenleri bu alanlarda sorunların hâlâ çok yoğun olmasındandır. ABD Şam ile İsrail arasında bir anlaşmayı zorlasa da bu Beyaz Saray ziyaretinde gerçekleşmemiştir. Bu yönde Colani’nin adım atması kendi iç yapısından dolayı çok zordur. Öte yandan İran’ın Irak üzerindeki etkisi son seçimlerin gösterdiği gibi hâlâ devam etmektedir. Duhok Forumu Kürt sorununun bölge çapında ele alınması için bir adım ve şans olarak algılanabilir. Ancak sorunlar yumağı o kadar büyüktür ki, hızlı bir gelişim çok zordur. ABD, Şam ile İsrail’in anlaşmasını zorluyor. Bu zorlama zaten kurulmamış Suriye iç dengelerini havaya uçurabilir. Ankara, Suriye’de SDG’yi kendi isteğine uygun olarak güçten düşürmek için elinden geleni yapmaya devam edecektir. İsrail, yakaladığı tarihi fırsatı elde etmek için, tümüyle güçten düşmüş bir Suriye yaratmayı sonuna kadar dayatacaktır. Suudi Arabistan bölgede Mısır’ın yerini alabilecek bir güç olarak yükseliyor. Güvenli adım atmak için Sezar yaptırımlarının kalmasını istiyor. Ancak ABD yaptırımları hala elinde bir silah olarak tutmak istiyor. Güçlerin birbirine karşıt durumları Suriye’nin geleceğini yoğun sis altında tutuyor. Son Duhok Forumu bu kesif sis arasında bir yol için zayıf da olsa bir ışık olabilir









