Gazeteci Xezne Celal, Dürzi halkına yönelik saldırılara ilişkin, ‘Bu bir savaş suçudur. Süweyda halkı, özgür ve demokratik bir şekilde yaşamak isteyen bir halk. Halk özerk yönetimini inşa etmek istiyordu’ dedi
Suriye’nin güneyinde, çoğunluğu Dürzilerden oluşan Süweyda kentinde, Dürziler ile Bedevi aşiretler arasında başlayan silahlı çatışmalar, HTŞ’nin müdahalesiyle tırmanışa geçti. Taraflar arasında başlayan çatışma sonrasında HTŞ’ye bağlı silahlı güçler, Dürzileri hedef alarak katliam gerçekleştirmeye başladı. 13 Temmuz Pazar günü başlayan ve katliama dönüşen çatışmalarda 100’ü aşkın kişi hayatını kaybederken, köyler yakıldı ve yağmalandı. Aynı zamanda işkencelere de maruz kalan Dürzi halkı, yerleşim alanlarından göç etmek zorunda kalıyor.
Rojava’nın Kobanê ketinde yaşayan Gazeteci Xezne Celal, Dürzilere yönelik saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Karışıklık daha da arttı’
Suriye’nin yapı olarak çok zengin bir yer olduğunu, içerisinde birçok ulus ve mezhebin yaşadığını ifade eden Xezne Celal, bu ulusların geçmişten bugüne Suriye’de yaşayan uluslar olduğunu söyledi. Suriye’deki halkların yıllardır beraber yaşadıklarına işaret eden Xezne Celal, “HTŞ’nin iktidara gelmesi üzerine Baas Rejimi döneminde yaşanan saldırılardan daha fazla saldırı gerçekleşmeye başladı. Her geçen gün Suriye’de karışıklık daha da arttı” dedi.
‘Aleviler katledildi’
Cihadist grupların Baas dönemindeki yıkımları yok edeceklerini iddia ettiklerini kaydeden Xezne Celal, bunun aksine halkın farklı kesimlerine dönük saldırılar gerçekleştirdiklerini vurguladı. Xezne Celal, “Özellikle Alevilere dönük saldırılar oluyor. Vahşice katliamlar, saldırılar ve insanlık dışı suçlar işleniyor. Baas Rejimi ile hiçbir bağlantısı olmayan kişiler de katledildi” ifadelerini kullandı.
‘Dürziler demokratik yaşam istiyor’
Aleviler gibi Dürziler’in de Suriye’de yaşayan eski bir ulus olduğunu kaydeden Xezne Celal, “Dürziler, çoğunlukla Süweyda’da yaşıyorlar. Bu kentin insanları direnişçi bir halk. Aynı zamanda her zaman özgür ve demokratik bir şekilde yaşamak isteyen bir halk. Baas döneminde de onların pek çok isyanı oldu. Halk özerk yönetimini inşa etmek istiyordu. Kendi kendilerini yönetmek ve demokratik bir kent inşa etmek istiyorlar. Kendi özgür iradeleri ortaya çıksın istiyorlardı. Halkın tüm çabaları ve isyanlarına rağmen maalesef bu istedikleri olmadı” şeklinde konuştu.
‘Cihadist gruplar saldırdı’
HTŞ’nin Alevilerden sonra Dürzilere saldırılarının başladığını belirten Xezne Celal, ‘En ağır saldırılar da Süweyda halkına yönelik oldu. Bilindiği üzere Süweyda halkı, toprağına bağlı bir halk. Bu halkın erkekleri için sakal uzatmanın kültürel ve inançsal bir anlamı var ve kimsenin dokunmasını istemezler. Ancak cihadist grupların yaydıkları bazı görüntülerde gördük ki Dürzilerin sakalları kesiliyor. Çünkü sakalları onlar için kutsal bir değerdir. Bu yapılanlardan sonra görüntülerdeki yaşlı kişi de katledildi” diye konuştu.
‘Suriye’de tek renk olsun istiyorlar’
Yalnızca Alevi ve Dürzilere yönelik saldırıların olmadığını belirten Xezne Celal, “Bugün Suriye’deki iktidar tek renk olsun istiyor. Ülkede tek bir ulusun yaşamasını istiyorlar. Bu da Kürt halkına yönelik bir tehdidin göstergesi. Belki açık, resmi bir şekilde değil ama HTŞ’nin görüntülerinde de bu tehditlerin Kürt halkına da yapıldığını görmüştük. Çünkü Alevilerden sonra Dürzilere saldırıldı ve Dürzilerden sonra da saldırılar Kürt halkına dönecektir. Çünkü bu cihadist grupların aklında tek bir şey var; Suriye’de kendi istedikleri renkleri yaşatmak ve demokratik olmayan bir Suriye yaratmak” diye belirtti.
‘Demokratik Ulus paradigması’
Suriye’de 14 yıldır devam eden iç savaşı hatırlatan Xezne Celal, “Burada da sadece Rojava halkında, özellikle de Kürt halkında Rêber Apo’nun ‘Demokratik Ulus’ paradigmasının ilk ışıltıları başladı. Ardından ise yavaş yavaş Kuzey ve Doğu Suriye’ye yayıldı. Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘Demokratik Ulus’ çatısı altında tüm kurumlarını inşa etti ve tüm halk bu kurumlara dahil oldu. Bununla birlikte halkın iradesi ortaya çıktı. Aynı zamanda bölgede yaşanan saldırılara yönelik halk, kendi kendini yönetti ve örgütlendi. Halk, kendilerini, kazanımlarını ve topraklarını saldırılara karşı nasıl savunacaklarını gösterdi. Bunun en net örneği ise Tişrîn ve Qereqozax Köprüsü direnişiydi. Bu direnişlerde sınırlarını avundular ve sonuna kadar direndiler” ifadelerini kullandı.
’52 yıllık direniş sürüyor’
Xezne Celal, “Bugün de PKK’nin 52 yıllık direnişi ve gücü, halkın kimliğinin tanınmasına neden oldu. Bu da Rêber Apo’nun felsefesiydi. Rêber Apo, bu partiyi kurdu ve tüm dünyaya tanıttı. Kürt halkının haklarının olduğunu ve nasıl yaşamaları gerektiğini gösterdi. Binlerce yıldır kendilerinden alınan hakları için 52 yıllık direniş sürüyor. Aynı zamanda büyük bir mücadele ile Rêber Apo, ‘Barış ve Demokratik Toplum çağrısı’ yapıyor. Bu çağrı, sadece Kürt halkı için değil, tüm Ortadoğu ve dünya halkları içindir” vurgusu yaptı.
‘Yeni toplumsal sözleşme’
Son olarak var olan sorun ve savaşlara karşı herkesin Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıya destek olabileceğini ve bu süreçte yerini alabileceğini belirten Xezne Celal, “Herkes, kendi rengi, dili, kültürü, bayrağı ile demokratik ve özgür bir şekilde birlikte yaşayabilir. Bunun örneğini Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye’de gördük. Rêber Apo’nun çağrısı da tüm Ortadoğu ve dünyada bu şekilde yaşanmasına yöneliktir. Savaşın durması için yeni bir toplumsal sözleşme var. Bu yeni sözleşmede de tüm yapılar yerini alacaktır. Herkes kentindeki sorunları özerk yönetim ile çözebilir. Benim görüşüm; savaş yerine diyalog ile tüm sorunlar ve savaşlar son bulabilir” dedi.
Haber: Neslihan Kardaş / JINNEWS