• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Haziran 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Düşünsel dönüşüm ve eleştirel aşma

Abdullah Öcalan’ın Paradigması II:

18 Haziran 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Düşünsel dönüşüm ve eleştirel aşma

Abdullah Öcalan’ın Marksizm eleştirisi, bir reddiyeden çok eleştirel aşma yönelimi taşır. Kapitalist sistemin yalnızca ekonomik değil; toplumsal, kültürel ve zihinsel katmanlarıyla kavranması gerektiğini savunur. Bu nedenle devrimi iktidarın ele geçirilmesinden çok, toplumsal ilişkilerin ve düşünsel kalıpların dönüşümü olarak tarif eder

Mehmet Kaya

Abdullah Öcalan’ın paradigma değişimi, yalnızca siyasal bir yön değişikliği değil; aynı zamanda Marksizmle, ulus-devletle ve modernlikle kapsamlı bir eleştirel dönüşüm ve aşma anlamına gelir. Bu dönüşüm, yalnızca örgütsel ya da siyasal değil; aynı zamanda kuramsal düzeyde düşünsel bir yenilenmeyi ifade eder. Klasik Marksist-Leninist çerçevenin ötesine geçen bu yönelim; Batı sosyal bilimleri, Ortadoğu’nun tarihsel gerçekliği ve güncel kriz dinamikleriyle çok yönlü bir tartışma içinden doğar.

Modernitenin kalbine karşı: Devlet, iktidar ve ulus eleştirisi

Abdullah Öcalan, özellikle 1999 sonrasında kaleme aldığı savunmalarda, ulus-devleti yalnızca bir yönetim biçimi olarak değil, bir zihinsel kalıp ve uygarlık biçimi olarak tanımlar. Abdullah Öcalan’a göre devlet, tarihsel ve yapay bir olgudur; doğal bir toplumsal sözleşmenin ürünü değil, bilgi, ekonomi ve kutsal güç üzerindeki tekelin sonucudur.

–İdeolojik meşruiyet: Rahip sınıfı, yönetim erkini tanrısal iradeyle meşrulaştırmıştır.

–Ekonomik tekel: Tapınak merkezli üretim ve artı ürün kontrolüyle sınıflaşma başlamıştır.

–Kadın düşmanlığı: Ana tanrıça kültünün tasfiyesi, cinsiyetçi devletin doğuşunu simgeler.

Bu yapı, sadece siyasal değil; kültürel ve epistemolojik bir kırılmadır. Toplumun kolektif hafızası ve eşitlikçi yapısı bu kırılmayla tasfiye edilmiştir.

Kapitalist modernite eleştirisi

Moderniteyi ilerleme ya da akıl çağı olarak değil, tahakkümün yeni biçimi olarak gören Abdullah Öcalan, kapitalist modernitenin üç temel sütun üzerine kurulu olduğunu savunur:

–Ulus-devlet: Çoğulluğu bastıran homojenleştirici bir aygıttır.

–Endüstriyalizm: Doğayla uyumu koparan sömürü biçimidir.

–Pozitivist bilim: Bilgiyi iktidarın yeniden üretim aracına dönüştürür.

Bu yapı, sadece sömürgeciliğin değil, patriyarkanın çağdaş formudur. Abdullah Öcalan, Marksizm’in ulus-devlet biçimini yeterince sorgulamadığını; hatta kimi zaman bu yapıyı devralarak sosyalizmin inşasında kullandığını öne sürer. Abdullah Öcalan’a göre iktidar, yalnızca sınıfsal değil; çok katmanlı, kültürel ve zihinsel bir tahakküm sistemidir.

Marksizm’i  aşma: Sınıf değil, toplum temelli çözüm

Abdullah Öcalan’ın Marksizm eleştirisi, bir reddiyeden çok eleştirel aşma yönelimi taşır. Kapitalist sistemin yalnızca ekonomik değil; toplumsal, kültürel ve zihinsel katmanlarıyla kavranması gerektiğini savunur. Bu nedenle devrimi iktidarın ele geçirilmesinden çok, toplumsal ilişkilerin ve düşünsel kalıpların dönüşümü olarak tarif eder.

Bu yaklaşım, sınıf yerine toplumun; üretim yerine ilişkilerin; iktidarın ele geçirilmesi yerine onun parçalanmasının esas alınmasını önerir. Siyasal özne artık yalnızca parti ya da öncü kadrolar değil; halk meclisleri, kadın komünleri ve yerel topluluklardır.

Klasik Marksist-Leninist devlet merkezli sosyalizmin yerine, demokratik toplum sosyalizmi anlayışı geçer: Yerel özyönetim mekanizmalarına dayalı, ahlaki, demokratik ve çoğulcu bir toplumsal model.

Sosyal bilimlerle gerilimli ilişki: Yeni bir bilgi rejimi arayışı

Abdullah Öcalan’ın düşünsel dönüşümü yalnızca siyasal kuramla sınırlı kalmaz. Sosyal bilimlerin, özellikle de Batı merkezli ve pozitivist bilgi rejimlerinin, tahakkümün ideolojik aygıtları haline geldiğini ileri sürer. Bilginin nesnel değil, iktidarın meşruiyet aracına dönüştüğünü savunur.

–Pozitivizm eleştirisi: Nesnellik iddiası, iktidarı yeniden üretir.

–Alternatif bilgi rejimi: Etik, ekolojik ve kadın özgürlükçü temellere dayalı yerel bilgi biçimleri önerilir.

–Foucault etkisi: Bilgi-iktidar ilişkisine dair çözümlemeleri Foucault’yla benzerlik gösterse de, bu eleştiriler devrimci bir inşa pratiğiyle bütünleştirilir.

Hakikat, bu çerçevede, iktidardan arınmış etik-toplumsal bir pratik olarak yeniden tanımlanır. Kadın bilgisi, mitoloji, ahlaki değerler ve yerel hafıza, bilgi üretiminin kurucu öğeleri haline gelir. Bu, Batı merkezli tarih yazımına karşı Mezopotamya merkezli bir karşı-tarih inşası anlamına gelir.

Demokratik moderniteye giriş

Bütün bu eleştirel çözümlemelerin sonucunda Abdullah Öcalan, kapitalist modernitenin karşısına “demokratik modernite” adını verdiği bir model koyar. Bu modelde:

-Ulus-devlet yerine demokratik konfederalizm,

-Kapitalist ekonomi yerine komünal ekonomi,

-Erkek egemen zihniyet yerine jineoloji,

-Merkezî iktidar yerine yerel özyönetim esas alınır.

Bu model, yalnızca bir gelecek projesi değil; geçmişin yeniden yorumlanması ve bugünün yeniden inşasıdır. Hedeflenen toplumsallık, çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı birlikteliği esas alır.

Direnç ve tartışma: Hareket içi gerilimler

Bu radikal dönüşüm, Kürt hareketi içinde başlangıçta tartışmalar ve dirençlerle karşılanmıştır. Ulus-devlet hedefinden vazgeçmek, kimi kadrolar için uzun mücadelelerin anlamını sorgulatan bir kırılma olarak görülürken; bazıları için bu paradigma mevcut tıkanıklığın aşılması için tarihsel bir fırsattır. Paradigmanın düşünsel olduğu kadar pratik olarak da sınandığını gösteren bu süreç, dönüşümün derinliğini gözler önüne serer.

Sonuç: Aşmanın teorisi, inşanın başlangıcı

Abdullah Öcalan’ın paradigması, yalnızca politik bir taktik değişikliği değil; modernitenin temel kabulleriyle bütünlüklü bir hesaplaşma ve aşma çabasıdır. En güçlü yönü ise, eleştirinin ötesine geçerek yeni bir dünya tahayyülünü somutlaştırma çabasıdır.

Devleti bir özgürlük aracı değil, tahakkümün kurumsallaşmış biçimi olarak tanımlayan bu yaklaşım; devrimci dönüşümün devletin ele geçirilmesiyle değil, onun aşılmasıyla mümkün olduğunu savunur. Bu nedenle yerel özyönetim mekanizmaları, komünal yaşam biçimleri ve halk meclisleri, yeni toplumsallığın asli öğeleri haline gelir.

Demokratik toplum sosyalizmi; yalnızca sınıfsal değil, aynı zamanda cinsiyetçi, ekolojik ve kültürel tahakküme karşı bütünlüklü bir mücadeleyi içerir. Kadın özgürlüğü, ekolojik denge ve etik-politik toplum anlayışı bu modelin temel sütunlarıdır. Ekonomide ise ihtiyaç temelli üretim, kooperatifçilik ve kolektif yaşam öne çıkar.

Bu paradigma, Rojava’da kısmen somutlanarak düşünsel bir tahayyülden pratik bir deneyime dönüşmüştür. Böylece, teorik eleştiriden doğan bu model, yalnızca yeni bir toplumun değil, yeni bir düşünüş biçiminin de inşasını mümkün kılmaktadır.

Abdullah Öcalan’ın paradigması I: İdeolojik değişim ve kriz

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Sarsılan İran’ın geleceği

Sonraki Haber

İsrail-İran savaşı ve sosyalistlerin tarafı

Sonraki Haber
İsrail-İran savaşı ve sosyalistlerin tarafı

İsrail-İran savaşı ve sosyalistlerin tarafı

SON HABERLER

Yasa değişse de ATK aynı: Hasta tutsak Çam’a ‘cezaevinde kalabilir’ raporu

Ağır hasta tutsak Çam’ın kızı Şimel Çam: İlla ölüm döşeğinde mi çıkmalı?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

İktidarın söylediklerine mi eylediklerine mi bakalım?

İktidarın söylediklerine mi eylediklerine mi bakalım?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yaralı bütünlük ve stratejik inşa

Yaralı bütünlük ve stratejik inşa

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Kobanê Üniversitesi’nden özgür üniversiteye

Kobanê Üniversitesi’nden özgür üniversiteye

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Sancı, umut ve başka haller

Bir güneş tutulması meselesi…

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yazarlar

Devletsiz

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yarım Kalanlar: Direnişin kalbinde açan bir roman

Yarım Kalanlar: Direnişin kalbinde açan bir roman

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır