• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Ebru Günay: Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı gerçekleştirilecek

16 Kasım 2025 Pazar - 10:38
Kategori: Güncel, Manşet
Ebru Günay: Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı gerçekleştirilecek

DEM Parti Dış İlişkiler Eşsözcüsü Ebru Günay, önümüzdeki süreçte dünyanın farklı ülkelerinden aydınların katılacağı Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nın gerçekleştirileceği bilgisini paylaştı

Ortadoğu’da hızla değişen güç dengeleri, enerji hatlarından siyasi ittifaklara, Kürt toplumunun statüsünden bölgesel çatışma hatlarına kadar pek çok alanı yeniden şekillendiriyor. Bu dönüşümün merkezinde ise hem demokratik toplum arayışı hem de Kürt halkının örgütlü mücadelesinin yarattığı politik etki bulunuyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Ebru Günay, Ortadoğu’da değişen güç dengelerini ve Kürtlerin buradaki belirleyici rolü üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Ortadoğu’daki gelişmeler

Ortadoğu’daki gelişmelere dair konuşan Ebru Günay, son yıllarda bölgenin keskin ve yıkıcı bir savaş konsepti ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Yönetimler düzeyinde statükoların değiştiğini söyleyen Ebru Günay, bu çatışmaların odağında İMEC enerji yolları tartışması olduğun dikkat çekerek, Türkiye’nin bu enerji yolunun dışında kalacağını ifade etti. Yaşanan dinsel ve etnik çatışmalara değinen Ebru Günay, Kürtlere yönelik fiziki soykırım ve DAİŞ tehdidi başta olmak üzere, Alevilere ve Dürzilere yönelik gerçekleşen soykırım politikaları farklılıklara tahammülsüzlüğün bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Suriye’deki gelişmelere değinen Ebru Günay şu ifadeleri kullandı:

“Suriye’deki gelişmeler bütün Ortadoğu’yu etkileyecek. Maalesef ki çok uzun süredir coğrafi olarak bir savaş merkezi durumuna dönüştü. Şimdi istikrarın, demokratik zeminin olduğu, seküler hayatın olduğu yer aslında Kuzeydoğu Suriye toprakları. Kuzeydoğu Suriye açısından şu önemli; Suriye’nin demokratik geleceğinde tanınmak ve müdahil olmak gerçekten çok önemli. Tabii diyaloglarla Kuzeydoğu Suriye Hükümetiyle ya da özerk yönetimle görüşmeleri, anlaşmalara bağlı kalmaları, üzerinde mutabık oldukları konularda ısrarcı olmaları elbette ki önemli. Ama bunların çoğu şu ana kadar sözde kaldı. Yani pratiğin nasıl olacağı önemli. Nihayetinde güçlü bir özerk yönetim var orada. Şöyle anlaşılmasın; Kürtler ya da Kuzeydoğu Suriye yönetimi talepleri sadece kendisi için istiyor. Böyle anlaşılmamalı, oradaki bütün halklar için bunu istiyorlar ve onların da derdi demokratik bir Suriye’yi inşa edebilmek. Ama dediğim gibi zaman içerisinde nasıl davranacakları, pratik adımları bunları belirleyecektir.”

Kürtlerin gözü kulağı birbirinde

Türkiye’nin Suriye’ye dönük yaklaşımına değinen Ebru Günay, “Türkiye’nin Suriye’deki yaklaşımı, Diyarbakır’daki, Mardin’deki, Van’daki Kürt’ün bu hükümete güven duyup duymamasını belirleyecek bir yerde duruyor. Türkiye bugüne kadar dış politikasını, içeride olduğu gibi Kürtlerin, demokrasi güçlerinin kazanımlarına karşı mücadele etmek üzerinden kurguladı. İçeride Kürt’e düşmanlık yaptığı gibi dışarıda da Kürt’e düşmanlık yapmaya devam etti. Şimdi son bir yıllık gelişmeler bağlamında düşünün. Türkiye, Suriye politikasını, Ortadoğu politikasını bir barışçıl zemine çekmezse bu denklem birbirini negatif etkileyecektir. Herkesin asıl merak ettiği Rojava’da yaşanacaklar, Türkiye’nin orada alacağı pozisyon. Colani’nin nereden geldiğini hepimiz biliyoruz. Türkiye, onunla muhatap olup onunla görüşmeye devam ederken öbür taraftan, Kuzeydoğu Suriye’ye hala saldırıyı, düşman politikasını devam ettirdiğinde bu, politikalarını sorgulamayı beraberinde getirir. Ama hepsinin gözü kulağı birbirinde. Bugün Diyarbakır Süleymaniye’nin, Hewler’in ne yaptığını merak eder ya da Kamışlı, Diyarbakır’ın ne yaptığını merak eder. Bir iç içe geçmelik, bir Kürt ulusu bilinci söz konusu, ulusal birliği tabanda özellikle gelişmiş. Dolayısıyla bu kazanıma karşı yürüteceğiniz düşman politikasını Kürt halkı yaşadığı her yerde reddeder ve bu bir sorun ve bir güven problemi olarak karşımıza çıkar.”

Abdullah Öcalan’ın paradigmasının etkisi

“En belirleyici temel etken Sayın Öcalan’ın politik perspektifi ve ideolojik paradigması” olduğunu belirten Ebru Günay şu ifadeleri kullandı: “Kürt Özgürlük Hareketi ve Sayın Öcalan dört parça Kürdistan ve Kürtlerin yaşadığı her coğrafyada çok muazzam bir deneyim ortaya çıkarttı. Bu kazanımlarla beraber aynı zamanda çok güçlü bir ideolojik, politik, zihni, vicdani bir değişimi de beraberinde yarattı. Rojava Devrimi’nin üzerine dünya konuştu, tezler, yazılar yazdı. Herkesin ‘evet alternatif bir dünya mümkün’e ikna olduğu yer Rojava ve oradaki paradigmanın ve politik felsefenin mimarı Sayın Öcalan. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasal hat toplumlara umut olmaya başladı. Dolayısıyla bu değişim topluma, Kürt halkının meselelere yaklaşımına, ilişki ve ittifaklarını geliştirme biçimine yansıdı. Sonuçta bu paradigmasal perspektifin de içerisinde bir demokratik ulus, demokratik birliktelik, ortak mücadele zemini, konfederal sistem tartışıla geldi ve bu tartışıla gelmeyle beraber eş zamanlı olarak pratiğe geçirilmeye çalışıldı. Dolayısıyla güçlü bir toplumsal değişim, dönüşüme bir aradalığa işaret ettiği gibi aynı zamanda da bir demokratik inşada rol de aldı. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü perspektifin çok büyük bir katkısı oldu. Okuyanların kendisini değiştirip dönüştürmesini ve aynı zamanda pratiği hayata geçirerek de dünyaya örnek olmasının önünü açtı diye düşünüyorum.”

‘Kürt mücadelesi tanın bir güç’

Kürt halkının Ortadoğu’daki konumu bu barış sürecine geçişine dair konuşan Ebru Günay, “Şu hakikat kendisini gösterdi; eğer örgütlüysen, bir alternatif umut yaratacak bir perspektife sahipsen, o örgütlü gücünle de öncülük yapabilecek durumdasın. Kürt halkının Ortadoğu’daki bu denklemdeki en temel özelliği o. İdeolojik farklılıkları bir arada tutmaya çalışan, demokratik bir bakış açısına sahip olan ama aynı zamanda da buna toplumda örgütlü güç olarak öncülük eden bir şey yaptı. Türkiye’deki son bir yıllık gelişmelerde bütün baskı politikalarına rağmen, neredeyse günlük soykırımla, ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalan bir Kürt özgürlük mücadele geleneği ve direniş geleneği var ama buna rağmen o direniş alanını hiç terk etmeyen bir güç var. Bu örgütlü olmasından kaynaklanıyor. Artık Kürt özgürlük mücadelesi sadece Ortadoğu’da bilinen bir güç değil. Dünyanın her yerinde bilinen, tanınan bir güç. Şimdi iki ihtimal var: Ya siz sınır ötesi hegemonik ilişkileriniz için bütün dünyanın tanıdığı, bu kadar örgütlü ve bu coğrafyalarda çok ayırt edici özelliklerden biri olan seküler, kadın özgürlükçü bir yapıyı karşınıza alıp savaşacaksınız, yok etme tehdidi ile karşı karşıya kalacaksınız ve aslında yıllardır da bunun sonuç yaratmadığını deneyimliyorsunuz; ya da ben bugün bu gücü karşıma alacağıma bir diyalog zemininde ilişkiyi, ittifakı nasıl geliştiririm, nasıl ortak iş yaparım mı tercih edeceksiniz. Bence bu süreci böyle de değerlendirmek lazım ve ben tekrar söylüyorum, Sayın Öcalan’ın çağrısıyla 50 yıllık PKK kendisini feshetti. Bu Sayın Öcalan’ın gücünü gösterir. Ya da Süleymaniye’deki o silah yakma merasimini sıradan insanlar yapmadı, bu örgütte yıllardır mücadele eden önemli öncü kadrolar gerçekleştirdi” diye konuştu.

‘Abdullah Öcalan’ın etkisi belirleyici’

“Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın bu konudaki gücü, etkisi, politik perspektifi, pozitif bir ortamın gelişmesini, barışın, demokrasinin inşa edilmesinde çok belirleyici” diyen Ebru Günay, “Ya bu demokratik güçle yan yana durma başarılacak ya da karşısına alınacak ama şu da bir hakikat, yüzyıllık Kürt soruna baktığımızda Kürt sorununu çözmeyen, Kürtleri düşman düşman olarak benimseyen ve savaş politikalarında ısrar eden her yönetim biçimi bir şekilde tasfiye oldu. Dönüp muhtemelen bunun da bir analizini yapmakta fayda var. En güçlü hükümetler bile Kürt sorunu çözemeyip savaşı derinleştirdikleri için bir şekilde kaybettiler ve tasfiye oldular. Demek ki demokrasinin, müzakerenin gelişmesi, demokratik bir toplumun inşasında Kürt halkıyla yan yana durmak önemli. Yani Kürtlerle dost olmak önemli bu yüzyılda. En kısıtlı ve zorlu koşulda bile bir mücadele geleneği yaratan bir halktan söz ediyoruz. Rojava’da IŞİD Kobani’ye saldırdığında herkes orada IŞİD’in kazanacağını beklerken Kürt halkı çok büyük bir başarı gösterdi. Şimdi Ortadoğu’da hangi denklemi bir planlarsan planda herkesin ilk dönüp soracağı şey ‘Kürtler ne yapacak?’ Bu önemli bir ayrıntı. Bu güç olduğunu gösterir. Direnişte olduğu kadar diplomatik alanda da güç olduğunu gösterir. Dolayısıyla bu güce karşı durmaktansa bu güçle bir müzakere zemini yakalayıp bir ortak payda yaratmak daha önemli ve daha yararlı olacaktır” diye belirtti.

“Barış ve demokratik toplum sürecinde tarafların eşit koşullarda olması önemli” diyen Ebru Günay devamın şu ifadeleri kullandı: “Bu konudaki temel adımlardan bir tanesi. Elbette ki Sayın Öcalan’ın ‘umut hakkı’nın tanınması ve İmralı Cezaevi koşullarında değil de serbest çalışabilir koşullarda olabileceği, kendi yol arkadaşları, mücadele arkadaşları Türkiye’nin demokratik kamuoyuyla ile doğrudan temas kurabileceği bir zeminin yaratılması bu sürecin gidişatı açısından çok önemli. Deminden beri saydığımız birçok şeyin sorumluluğu, politik perspektifi, bunların hepsi Sayın Öcalan’ın politik sorumluluğuyla gerçekleşen adımlar oldu. Böyle bir baş aktörün, bu sürecin ilerlemesi açısından masanın karşısında olanlarla eşit koşullarda olması önemli. Bu sürecin olmazsa olmazlarından biri ve önce umut hakkı sonrasında bütün dünya deneyiminde olduğu gibi özgürlüğüne giden yolun açılmasıdır. Bütün müktesebatın demokratik bir zemine çekilmesine, evrensel, hukuksal, yasal normlara uygun bir şekilde yeniden inşa edilmesine ihtiyaç var.”

Bir demokratikleşme meselesi

“Parlamento önemli sorumluluk alanlarından biri çünkü 50 yıllık inkarın temelinde ya da bu çözümsüzlük politikasının nedenlerinden biri şu ki Kürt sorununu bir güvenlikçi politika olarak değerlendirmekten geçiyor” diyen Ebru Günay Kürt sorunun ir güvenlik denklemi olmadığını belirterek, “Kürt sorunu Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesidir. Farklı kimlikleri, kültürleri, inanışları, seçme seçilme hakkını tanıma meselesidir. Bugüne kadar bizim mağdur olduğumuz, seçme seçilme hakkının gasp edildiği, kayyum atanan belediye başkanlarının, milletvekillerinin, önceki dönem eş başkanlarının tutuklandığı bir siyasi parti geleneğinden bahsediyoruz. Bunu Kürt sorununun çözümsüzlüğünden bağımsız düşünmemek gerekiyor. O, çözümsüzlük ve savaş politikalarının sonucuydu. Dolayısıyla meseleyi bir demokratikleşme sorunu olarak ele almalı, bu ülkede barış ya da özgürlük sadece Kürt halkının sorunu değil. AİHM kararlarının tanımadığı, gazetecilerin tutuklu olduğu, belediyelere kayyumların atandığı, birazcık böyle rutinin dışına çıkan gazetecinin tutuklandığı bir Türkiye gerçeğinden bahsediyoruz. Ve bunu Kürt sorunundan bağımsız ele almamak gerekiyor. Dolayısıyla parlamento bu konuda gerçekten rol ve sorumluluk almalı. Bunu, Türkiye’nin demokratikleşmesi, evrensel hukuksal normlara göre yasal mevzuatın düzenlemesi olarak ele alacak zemin parlamentodur. Bütün toplumsal kesimlerin temsiliyetinin bulunduğu en yüksek seçilmiş irade. Dolayısıyla yasama organı olması itibariyle, bu konuda parlamentodaki her bir milletvekiline çok ayrı ve özel bir sorumluluk düşüyor.”

‘Söylem dili önemli’

Bir barış sürecinin sağlıklı yürüyebilmesi açısından söylem dilinin çok önemli olduğunu belirten Ebru Günay, “Neyi nasıl söylediniz karşınızda etki yaratır. Meseleyi getirip güvenlikçi politikaları indirgediğinizde ‘şurası silah bıraksın, burası o şöyle yapsın, şu şöyle yapsın’ diyerek, sürekli bir ön koşul ifade ettiğinizde karşı taraftaki de dönüp sorar ki ‘sen benim için ne yapıyorsun?’ Meclis’te kurulan komisyonun bile İmralı adasına gidip hala Sayın Öcalan’ı dinlememiş olması bir örnek ya da Kürt dilinin hala yasaklı olması, Barış Annelerinin parlamentoda yaptıkları konuşma için tercümanın atanmamış olması çok büyük bir talihsizlik. Siyasetçinin dilinin de pozitifleşmesi süreçte bir ivme yaratır. Kamuoyuna hitap ediyorsunuz ama diliniz sürekli negatif ve sürekli bir şeyleri şarta bağlıyorsanız bu çok kabul edilebilir bir şey değil. AKP’nin kimi aktörleri bunu böyle yapmaya devam ediyor ama Kürt meselesi güvenlikçi mesele değil. Dolayısıyla meseleyi bir güvenlikçi politika meselesi yapmak, demokratik adımlarla bir değişim dönüşüm süreci olarak ele almamak demek, toplumu oyalamaya çalışmak, mış gibi bir tablo ortaya çıkartıyor. Bu hala bir çözümsüzlüğü devam ettirme politikası ama bu kimseye kazandırmayacaktır” diye ifade etti.

Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı

Parti olarak her aşamada toplumu bilgilendirdiklerini belirten Ebru Günay son olarak şu ifadeleri kullandı:

“Dünya deneyimlerinden de biliyoruz ki, bir kalıcı barışı inşa etmek toplumun bütün kesimlerinin destek vererek toplumsallaşmasıyla ve sürecin şeffaf yürümesiyle olacak bir şeydir. Sonuçta Kürt sorunu artık dünyanın tanıdığı bir sorun. Avrupa’da da çok güçlü bir diaspora var. Amerika’da, Ortadoğu’da, Asya’da yaşayan, Japonya’da bile yaşayan Kürtler var. Meselenin artık bir evrensel yönü ve zemini de var. Kabul edelim veya etmeyelim. Dolayısıyla bunu biraz uluslararası zeminde de tartışmaya ihtiyaç var. Bizim bu konuda bir hazırlığımız var. Özellikle bu süreci dünya aydın entelektüelleriyle tartışacağımız, ortak bir geleceği nasıl inşa edeceğimizi konuşacağımız bir uluslararası konferansa da hazırlanıyoruz. Bu yıl içerisinde gerçekleştirmeyi planladığımız önemli çalışmalardan bir birisi olacak. Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı olarak gerçekleştireceğiz ve dünyanın çok çeşitli yerlerinden bu meseleye kafa yormuş, deneyimleri olan insanlarla bir araya gelip, buradaki barış ve demokratik toplum sürecini daha güçlü nasıl gerçekleştirebilirizi tartışacağız. Bunu aynı zamanda Türkiye’deki aydın yazarlarla beraber de yapmak istiyoruz.

Onlarla beraber bir ortak tartışma zeminine ihtiyacımız var ve DEM Parti olarak buna öncülük edeceğimiz İstanbul’da gerçekleştireceğimiz bir Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nın hazırlıklarına başladık. Bu konuda güçlü ve önemli isimleri bekliyoruz ve daha önemlisi geleceğin inşasına dönük önemli tartışmalar bir ortak ve bir arada yaşama kültürü nasıl oluşturuluru tartışacağımız bir zemin olacak. Bir aksilik olmazsa Aralığın ilk haftasında bu konferansımızı gerçekleştireceğiz. Bu süreç bağlamında yapacağımız önemli çalışmalardan bir tanesi olacak. Daha önce ittifak güçlerimizle Ankara’da bir toplantı gerçekleştirdik. Benzer bir tartışmayı yürüttük. Ama şimdi uluslararası demokrasi mücadelesi yürütenlerle bu işin nasıl yürüyeceğini tartışacağımız bir zemini oluşturacağız.”

Haber: Melek Avcı / JINNEWS 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Suriye’de savaşın gölgesinde kaybolan çocukluk: En az 30 bin çocuk katledildi

Sonraki Haber

Pakistan’da havai fişek fabrikasında patlama

Sonraki Haber
Pakistan’da havai fişek fabrikasında patlama

Pakistan’da havai fişek fabrikasında patlama

SON HABERLER

Ortadoğu’da devlet krizi ve kadın: Lübnan

Ortadoğu’da devlet krizi ve kadın: Lübnan

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

TJA’dan 25 Kasım buluşması: Özgürlük için mücadele ediyoruz

TJA’dan 25 Kasım buluşması: Özgürlük için mücadele ediyoruz

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
16 Kasım 2025

‘Yeni’ Suriye’de tehlike büyüyor: DAİŞ pusuda

‘Yeni’ Suriye’de tehlike büyüyor: DAİŞ pusuda

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

İki başarı hikayesi: Uyutan bataklıktan kurtulmak mümkün

İki başarı hikayesi: Uyutan bataklıktan kurtulmak mümkün

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

Pakistan’da havai fişek fabrikasında patlama

Pakistan’da havai fişek fabrikasında patlama

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
16 Kasım 2025

Ebru Günay: Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı gerçekleştirilecek

Ebru Günay: Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı gerçekleştirilecek

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
16 Kasım 2025

Suriye’de savaşın gölgesinde kaybolan çocukluk: En az 30 bin çocuk katledildi

Suriye’de savaşın gölgesinde kaybolan çocukluk: En az 30 bin çocuk katledildi

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır