Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) tarrafından düzenlenen Ege Ekoloji Kervanı etkinliğinin ikinci gününde İzmir’den yola çıkılarak Efes Antik Kenti, Aydın Söke, Bafa Köyleri ile Milas İkizköy’de bulunan Akbelen ormanında yaşanan ekolojik talan alanları ziyaret edildi. Platform, ilk olarak Efes Antik Kenti’nin alt kapısında yapılan Karşılama Kapısı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Doğayı ve yaşamı savunuyoruz” pankartının açıldığı açıklamada, “Efes Antik Kenti’nde tarih, arkeoloji ve doğa katlediliyor”, “Toprağımızı vermiyoruz” dövizleri taşındı.
Burada açıklama yapan Arkeolog Yusuf Yavaş, Efes Antik Kenti’nin tarihini tanıtarak, yapılan planlamaların tamamı Efes’in kültür varlığı olarak değil turistik meta olarak görüldüğünden dolayı olduğunu söyledi.
Açıklamanın ardından Söke’ye geçen kitle, Söke Hükümet Meydanı’nda çevre örgütleriyle bir araya gelerek, çevre sorunlarına dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Ormanlar, nehirler sermaya değiller” sloganlarının atıldığı eylemde, basın açıklamasını yapan Aydın Eğitim ve Bilim Emekçiler Sendikası (Eğitim Sen) üyesi Murat Karayiğit, madencilik faaliyetleri ile Latmos Dağları’nın tahrip edildiğini, Söke Ovası’nın Organize Sanayi’ye teslim edildiğini belirtti. Karayiğit, jeotermallerle kentin havasının olumsuz etkilendiğinden bahsetti.
‘Maden kapatılsın’
Platform Söke’nin ardından Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Pınarcık ve Bafa köyüne geçti. Burada Ilbıra ve Latmos Dağları’nda yürütülen maden faaliyetlerinden dolayı olumsuz etkilenen Pınarcık ve Bafa köyü halkıyla bir araya geldi. Kitle burada “Madene hayır yaşasın hayat” sloganları atarken, köy sakinleri madenden dolayı yaşadıkları rahatsızlıkları dile getirerek, madenin kapatılması gerektiğini vurguladı. Burada konuşan EGEÇEP Eşsözcüsü Derya Lim, talana karşı mücadeleyi büyütmenin önemine vurgu yaptı.
‘Doğa düşmanı, rant ve talan amaçlı uygulamalara karşı sesimizi yükseltiyoruz’
Ardından basın açıklaması yapan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Üyesi Gönül Turhan, 7554 sayılı torba yasa ve bu yasanın uygulanmasına yönelik hukuka aykırı yönetmelikler, doğaya, köylünün yaşamına, yurttaşların karar alma sürecine ve mülk sürecine ağır darbeler vurduğuna dikkat çekerek, “Maden diyerek, yerli ve milli diyerek, nadir elementler diyerek, enerjisiz kalırsınız diyerek zeytinliklerin taşınmasına yol açan düzenlemeler, aslında doğal yaşamın ve köy toplumunun temel geçim kaynaklarından olan zeytinliklerin yok edilmesinin meşrulaştırılması anlamına geliyor. Bu bilim dışı gerekçelerle köylülerin topraklarından uzaklaştırılması, mülksüzleştirip köksüzleştirmesi, doğrudan bir yaşam hakkı ihlali ve gelecek kuşakların ekolojik miraslarının gasp edilmesidir. Bizler, Muğla Çevre Platformu olarak, bu doğa düşmanı, rant ve talan amaçlı uygulamalara karşı sesimizi yükseltiyoruz” şeklinde konuştu.
Açıklamanın ardından, ikinci gün etkinliği sona erdi.
Kaynak: MA









