• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Ekim 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Doğan Kılıçkaya

Ekolojik toplum devletsiz toplumdur

8 Ekim 2025 Çarşamba - 23:00
Kategori: Doğan Kılıçkaya, Yazarlar
Ekolojik toplum devletsiz toplumdur

Klasik teoriye göre toplumsal sorunlar “toplumsal çelişkiler” olarak sıralanır ve bunlar da önemlerine göre “temel ve tali” çelişkiler biçiminde tanımlanırdı. Temel çelişki “emekle sermaye arasındaki çelişki” olarak benimsendiğinden toplumun diğer tüm sorunları da onun çözümüne endekslenirdi. Böylece toplumsal sorunların tanımlanmasında da bir eksik tarif gelişmiş oluyordu. Düz ilerlemeci tarih anlayışı ve toplumsal gelişmenin temel dinamiği olarak sınıflar mücadelesi tanımlaması toplumun tüm sorunlarının da görülmesini engelleyen bir perde gibi gözler önüne serilmişti. Dolayısıyla tüm teorik çerçeve de buna göre çizilmişti. Bu nedenle toplumun aile, kadın ve nüfus sorunu gibi ekoloji sorunu da tanımlanamamıştı. Dahası feminist hareketlerle, çevre ve ekoloji hareketleri için “liberal burjuva akımlar” denmiş, “proletaryanın çelikten disiplinli örgütlü yapılarına karşı sızma hareketleri” olarak tanımlanıp dıştalanmışlardır.

Reel sosyalizmin başarısızlığının esas nedenlerinden biri de sonuçta onun görmediği sorunlar olmuştur. Kadın sorununu doğru tanımlayamayanların zaten toplumsal ekoloji sorununu da doğru tanımlaması mümkün olamazdı. Çünkü toplumun her iki tarihsel sorunu da erkek egemenlikli zihniyetle doğrudan ilintilidir. Zaten kadına hakim olan doğaya da hakim olmak istemiş, kadını egemenliği altına aldıkça doğaya da saldırmaya başlamıştır. Bu nedenle toplumsal ekoloji sorunu daha baştan itibaren kadın özgürlük sorunuyla birlikte başlamıştır. “İkinci doğa” olarak tanımladığımız doğal toplum yaşamı, kadın emeği ve onun yaratımları etrafında oluşmuş ekolojik ve komünal bir toplumsallıktır. Dolayısıyla yaşamın komünal özelliğinden kaynaklı olarak iktidar ve devlet zihniyeti henüz oluşmadığından oldukça özgürlükçü bir toplumdur.

Toplumun ekoloji sorununun başlangıcını iktidar ve devlet ile birlikte başlatmak ve çözümü de buradan başlatmak hiç de yanlış bir arayış olmayacaktır. Toplumun en hayati sorunlarından olan kadın sorunu ve ekoloji tanımlamalarının bu kadar gecikmeli olmasında elbette kastik katil sistemin bilinçli bir eylemi olarak da görmek gerekmektedir. Sermayenin güdümüne girmiş olan sosyal bilimin de zaten böyle bir tanımlaması olamayacaktı. Onun için adı konmamış, bir bilim disiplini olarak tarif edilmemiş olmasına rağmen ekoloji bilimi, çevre ve ekoloji sorunlarının çok ağır ve şiddetli bir biçimde gündemleşmiş olması tamamen bundan kaynaklanmıştır.

Durum böyle olunca da ardı sıra gelen tüm ideolojik akımlar her ne kadar bu gerçeğin etrafında dolanmış olsalar da bu yalın gerçeği açığa çıkarmayı başaramamışlardır. Dolayısıyla da gerçek bir çözüm perspektifi de sunamamışlardır. Bırakalım çözüm üretmeyi en son bilimsellik iddiasıyla ortaya çıkan Marksizm bile, insanın önüne “doğanın efendisi” olmayı koyduğu için “efendi olma” çabası içinde olan kastik katil sürüsü ekolojik yıkım ve tahribatta da sınır tanımamıştır. “Nükleer dehşet dengesi” bu yıkım üzerinden kurulmuştur. Reel sosyalist deney bunun en açık göstergesi olmuştur.

Onun için doğa bizi, doğru bir ekolojik bilinç edinmeye çağırmaktadır. Ekoloji bilincimizi bu hakikat üzerinden geliştiremezsek doğru çözüm yöntemleri de geliştiremeyiz. Daha baştan temel perspektifimizi iktidar ve devlet dışında oluşturmak durumundayız. İktidar perspektifiyle hareket eden her düşünce veya ideolojik akım kaçınılmaz olarak daha önceden geçilmiş yol ve yöntemlerden başka bir şey üretmeyecektir. Demokratik, ekolojik toplum perspektifi aslında S.O.S halindeki doğanın da kurtuluş kapısını aralamaktadır.

Çünkü demokratik, ekolojik toplum ancak ve ancak iktidar ve devlet dışı bir kendini var etme perspektifidir. Dolayısıyla toplumsal ekolojiye en yatkın ve yakın örgütlenme modelidir. Onun için ekolojik bir toplumsal inşa demokratik siyasetten bağımsız, demokratik siyasetin ise ekolojik toplumla inşa edilebileceğini doğru anlamak gerekmektedir. Demokratik siyaset sanatının işlevli olabilmesi için de kendisini asgari düzeyde de olsa kadın özgürlük çizgisine ve ekolojik inşaya dayandırması gerekmektedir.

Böyle bir örgütlenme düzeyi açığa çıkarılmadan yaşam alanlarımızın savunmasını yapamayız. Herkes, her çevre bulunduğu yerden elbette bir tepkisellik halinde. Ama tepkiselliğin yaptırım gücü haline dönüşmesi için kendisini daha görünür ve daha güçlü kılması gerekmektedir. Bu da ancak ve ancak mücadelenin toplumsal karakterini doğru kurmakla mümkün hale gelecektir. Perspektifimiz toplumsal mücadele odaklı olduğunda çok kapsamlı bir örgütlenme alanı da karşımıza çıkmaktadır. Toplumun hemen bütün kesimleri yaşama güvenle bakma arayışı içindedir. Hatta bunu Mars’a kadar taşımış bulunmaktadırlar. Kendi yaşam alanını korumayı bilmeyenin kendisini koruma şansı da olmayacaktır.

Yaşayabilmek ve varlığımızı kesintisiz kılabilmek için her zamankinden daha fazla birbirimize muhtaç hale gelmiş bulunmaktayız. Onun için sorunun temelini doğru tanımlar ve doğru algılarsak büyümemiz için hiçbir gerekçe kalmayacak, esas mücadele zeminini es geçerek birbirimizle anlamsız yere boğuşmayacağız.

Yeter ki birlikte yaşamaya dair kararlaşalım ve birbirimize muhtaç olduğumuzu doğru tanımlayalım. Tanımlamalar yapıldıktan sonra eyleme geçmek için önümüzde hiçbir engel kalmayacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Gazze’ye barış, Rojava’ya savaş

Sonraki Haber

Halep: Kürtlere karşı yeni oyun

Sonraki Haber
Halep: Kürtlere karşı yeni oyun

Halep: Kürtlere karşı yeni oyun

SON HABERLER

Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’nin yolları hala kapalı

Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’nin yolları hala kapalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Ekim 2025

Umut ile özgürlüğe yürüyüş: Hakikatin ve direnişin diyalektiği

Umut ile özgürlüğe yürüyüş: Hakikatin ve direnişin diyalektiği

Yazar: Bedri Adanır
8 Ekim 2025

Halep: Kürtlere karşı yeni oyun

Halep: Kürtlere karşı yeni oyun

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
8 Ekim 2025

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Doğa düşünür: Descartes’in özne yanılgısından ekolojik bilince

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
8 Ekim 2025

Ekolojik toplum devletsiz toplumdur

Ekolojik toplum devletsiz toplumdur

Yazar: Bedri Adanır
8 Ekim 2025

Komisyon masası devrilecek mi?

Gazze’ye barış, Rojava’ya savaş

Yazar: Heval Elçi
8 Ekim 2025

Çiftçiden acil satılık tarla

Çiftçiden acil satılık tarla

Yazar: Heval Elçi
8 Ekim 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır