Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri Al-Monitor’a değerlendiren Mustafa Sönmez, açıklanan büyüme rakamının büyümeye değil, küçülme sürecine işaret ettiğini belirtti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) büyüme verisini açıkladı. Üçüncü çeyrekte ekonominin sadece 1,6 büyümesi dikkat çekti. Ekonomik büyümede yaşanan durgunluğu Al-Monitor’a değerlendiren iktisatçı yazar Mustafa Sönmez, “TÜİK’e göre temmuz-eylül dönemini içeren üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisi ancak yüzde 1,6 büyüdü. İlk çeyrekteki büyümenin yüzde 7,2, ikinci çeyrektekinin yüzde 5,3 olduğu anımsandığında, yüzde 1,6’lık üçüncü çeyrek verisi hızlı bir iniş olduğunu ortaya koyuyor ve alışılmış büyüme temposunun çok altına düşen bu hal ‘resesyon’ tanımına uyuyor” dedi. Sönmez, Türkiye ekonomisinin yılın ikinci yarısında hızla bir türbülansa girdiği, sert bir biçimde yükselen döviz fiyatlarının ve onun da etkisiyle artan enflasyonun ekonomiyi dibe çektiğini belirterek, şunları söyledi: “Her ne kadar Cumhurbaşkanı ‘kriz mriz yok’ dese de Türkiye ekonomisinin hızla inişe geçtiği, tek tek gelen göstergelerden izlenebiliyordu. Kuşkusuz olan bitenin toplu ifadesi “büyüme” isimli makro verinin ne gösterdiğinde saklıydı ve o da 10 Aralık’ta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklandı. TÜİK’e göre temmuzeylül dönemini içeren üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisi ancak yüzde 1,6 büyüdü. İlk çeyrekteki büyümenin yüzde 7,2, ikinci çeyrektekinin yüzde 5,3 olduğu anımsandığında, yüzde 1,6’lık üçüncü çeyrek verisi hızlı bir iniş olduğunu ortaya koyuyor ve alışılmış büyüme temposunun çok altına düşen bu hal ‘resesyon’ tanımına uyuyor. Türkiye ekonomisi için ‘normal’ büyüme yüzde 5-6 sayılıyor. Üçüncü çeyreğin yüzde 1,6’lık performansı resesyona girildiğinin ‘resmen’ ifadesi artık.”
Baş edilmesi zor kriz
Mustafa Sönmez, “Resesyon ya da ‘durgunluk’ hali sektörel olarak analiz edildiğinde ve bu fotoğraf eylül sonrası, yani dördüncü çeyrek ile ilgili göstergelerle yan yana getirildiğinde bunun, sadece resesyon değil bir küçülmeye gidiş, ‘depresyon’a geçiş olduğunu da söylememiz gerekli. Hatta yüksek seyreden enflasyon ile birlikte buna ‘slumpflasyon’ da deniyor ve bu baş edilmesi zor bir kriz” diyerek, “Resesyonun sektörel analizi ilerisi için neden pek iyimser olunamadığını da ortaya koyuyor. Üretici sektörlerden tarımda, sadece yüzde 1 büyüme gözlenirken sanayideki büyümenin yüzde 0,3’te kaldığı, son 15 yılın yıldızı inşaatın ise yüzde 5,3’lük küçülme ile en erken krize giren sektör olduğu”nu belirti. Sönmez “Harcamalar optiğinden bakıldığında yatırımlarda artış değil, yüzde 3,6 gerileme var. Dolayısıyla yatırımların bıçak gibi kesilmesi önümüzdeki çeyrekte depresyona geçildiğinin bir başka habercisi” dedi. Milli gelir rakamlarının rakamların doğru hesaplanmadığının, özellikle Türkiye’de bulunan Suriyeli göçmenlerin hesaplamaya katılmadığını belirten Mustafa Sönmez, kişi başına gelirin 9 bin 700 dolar civarında olduğun belirti. Sönmez, sesesyon nedenleri ile ilgili şunları söyledi: “Resesyonu yaratan ise ortalığı donduran sert sermaye çıkışı ve döviz fiyatlarının hızla yükselişi oldu. Merkez Bankası verilerine göre resesyona girilen temmuz-eylül döneminde Türkiye’den 18,5 milyar dolar sermaye çıkışı oldu. Oysa yüksek büyüme yaşanan ilk yarıda toplamda 13,5 milyar dolar yabancı sermaye girişi olmuştu. Veriler yabancı sermayenin artık Türkiye’ye giriş yapmadığını, paranın dışarıda pahalandığını da söylüyor. Nitekim son çeyreğe ait ekim ayı döviz hareketleri, resesyondan depresyona girişin bir başka işaretini verdi. Ekimde sermaye çıkışı sürüyor ve tek bir ayda 1,5 milyar doları bulmuş görünüyor. Şemsiyenin ters döndüğü temmuzekim birlikte alındığında çıkış 20 milyar dolar. Bu, yabancı para girmedikçe büyümeyen Türkiye ekonomisinin, yabancı güveni sağlanıncaya kadar dibe doğru gideceğini ifade ediyor.”
Yabancılar giriş yapmıyor
Mustafa Sönmez, Türkiye’de artık büyüme değil küçülmenin gündemde olduğunu belirterek, yeniden büyümek trendine girmek için uzun bir sürenin geçmesi ve yabancı sermayeye güven verilmesi gerektiğini belirterek, yazısını şöyle sonlandırıyor: “Şimdiden yapılan tahminler en az yüzde 3 küçülme yaşandığı üstüne odaklanıyor. Bu da 2018 yıllık büyümesinin yüzde 2,5’i bile bulamaması demek. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından Moody’s daha kötümser: 2018 için yüzde 1,5 büyüme, 2019 için ise yüzde 2 küçülme öngörüyor. Yeniden büyüme anlamlı yabancı sermaye girişine bağlı. Yabancıların yeniden giriş yapması ise içerideki göstergelerin, başta da enflasyonun iyileşmesine ve risk üreten Türkiye’nin risk priminin 400’lerden en az 200’lere kadar gerilemesine bağlı. Bu ise daha çok zaman alacağa benzer.”
İSTANBUL