Ekonomi Gündemi – Hüseyin Deniz
TÜİK Mayıs ayı verileri, işsizliğin giderek tırmanışta olduğunu çok net ortaya koyuyor. İşsiz sayısı 2019 yılı Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 21 bin kişi artarak 4 milyon 157 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 3,1 puanlık artış ile yüzde 12,8 seviyesinde gerçekleşti. Mevsim etkisinden arındırılmış temel işgücü göstergeleri, tabloyu daha net ortaya koyuyor. Mayıs 2018’de 10.6 düzeyinde olan resmi işsizlik, mayıs 2019’da yüzde 14’e ulaşmış bulunuyor. Ki Ocak 2019’da yüzde 13.3 idi. Yine yüzde 15.6 olan tarım dışı işsizlik oranı 5 ay sonra yüzde 16.2’e yükselmiş durumda. İstihdam edilmeye gelince 2019 yılı Mayıs döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 869 bin kişi azalarak 28 milyon 269 bin kişi, istihdam oranı yüzde 46,1’e geriledi. Yine TÜİK verilerine göre geçen yıl 3 bin 161 kişi intihar etti. Bunların içinde işsiz kalan, borcunu kirasını ödemeyen de var. Aynı nedenlerden 2019’da intihar sayısı daha da tırmandı. Durum böyle olsa da hükümet durumdan rahatsız değil! Aksine derinleşen işsizliği avantaja dönüştürme çabası var. İçerde ücretleri en düşük seviyede tutarak, sermayenin daha fazla kar elde etmesini sağlarken, işçilerin ücret artışı ve grev girişimlerine polisiye tedbirlerin yanı sıra bir de böyle bir yöntemle set çekmiş oluyor. Daha da önemlisi ekonominin krizde olduğu bir süreçte, ucuz işgücünü öne çıkararak, Türkiye’yi yabancı sermaye için cazip hale getirmektedir.
TİS’te konuşur gibi yapmak!
Türk-İş, 200 bin kamu işçisini ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde hükümete verdiği ilk teklifte tüm kamu işçilerine 300 lira seyyanen zam ilk altı ay için yüzde 15 ve ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylar için de enflasyon artı 3 puan refah payı istemişti. İki taraf arasında bayramın 1. günü sağlanan anlaşmaya göre ise ücreti 3 bin 500 liranın altında olan işçiye 150 lira iyileştirme. İlk altı ay için yüzde 8, ikinci altı ay için yüzde 4 zam. Hükümet ne vermişti: Yüzde 7+4. Yani yüzde 11 artış. Türk-İş ne demişti: “Konuşulmaya değmez”… Meğer o kadar gürültü yüzde 1 içinmiş! Çok fazla dolandırmaya gerek yok. Anlaşmadan iki gün sonra TÜİK tarım üretici fiyat endeksini açıkladı; üretici fiyatları 2019 Temmuz’unda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22.83 oranında artış göstermiş. Yapılan artış, üretici fiyat artışının yaklaşık 10 puan gerisinde. Daha önce de kan kaybeden Türk-İş yönetiminin hükümet ile yakın ilişkilerine dikkat çekerek, TÜPRAŞ’tan çok farklı bir sözleşme olmayacağını yazmıştık. Nitekim, Atalay’ın Erdoğan ile görüşmeden sonra “Cumhurbaşkanı ile görüşmesem bu rakamı vermezlerdi” ifadesini tersten okursak ne denildiği daha iyi anlaşılır. TİS imzalanırken, mikrofonun açık olduğunu unutan Türk-İş Başkanı’nın, “uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle” sözü her şeyi deşifre etmeye yetiyor. TİS’in bayramın ilk günü imzalanmasının altında da işçinin olası tepkilerini bertaraf etmek yatıyor. Tüm bunlar bir danışıklı dövüşe işaret ediyor. Türk-İş hükümetin istediğini yerine getirmenin rahatlığı içinde. Gerisi lafı güzaf… İşçiye gelince: Bırak onlar düşünsün! Dışarıda yüzde 14 işsiz ile karın tokluğuna çalışmak için kapıları aşındıran yüzbinlerce Suriyeli beklerken, işçinin hükümet karşısında direnmesi mümkün mü? Son 5 yıl içinde milli gelir 202 milyar dolar erimiş olsa ne yazar!
‘Mış’ gibi davranmak…
Şimdi gözler, 5 milyon 200 bin kamu çalışanı ve emeklisini ilgilendiren TİS görüşmelerinde. Bu yazı yazıldığında ilk görüşme gerçekleşmiş olacak. Kamu çalışanları adına yetkili Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın, Perşembe günü düzenlediği basın toplantısı sırasında kurduğu uzun uzun ve dolambaçlı cümleleri içinde Türk-İş ile hükümet arasında enflasyon altında varılan anlaşmaya ilişkin her hangi eleştiride bunmaması, bunun işareti. Çünkü Memur-Sen’in teklifi de işçilerinkinden çok farklı değil. İlk altı ay için yüzde 8, ikinci altı ay için de yüzde 7 zam isteniyor. Sanki hükümetin ne vereceğini bilip de ona göre kendini yormaya gerek görmeyen bir durum var. Bir anlamda Türk-İş ile 2019- 2020 dönemi için imzalanan rakama çok yakın bir sözleşme imzalanacak gibi. Ancak kamu çalışanları sözleşmesinin, 2020 ve 2021 dönemini kapsadığını hatırlatalım. Bir anlamda, kamu çalışanlarının 2019’da uğradığı kaybı bile telafi edemeyen bir zam talebi ile masaya oturan Memur-Sen de Türk-İş gibi biraz direnmiş gibi gözükecek o kadar…