Geçim derdi İstanbul’daki evlerin birinci gündemi oldu. Halkın büyük çoğunluğu gıdaya güvenmezken, bayram tatilinden bile tasarruf etmek zorunda kalan İstanbullular, geleceğe dair umudunu da yitiriyor
İstanbul’da Mayıs ayının bir numaralı ev içi gündemi ekonomik sorunlar oldu. İstanbul Planlama Ajansı Gündem Araştırmaları’nın 750 kişiyle yaptığı ankette, katılımcıların %32,8’i evlerinde en çok ekonomi konuşulduğunu söyledi. Ülkedeki temel geçim kaygıları artık mutfak sohbetlerinin, aile içi gerginliklerin ve bireysel gelecek planlarının tam merkezine oturmuş durumda. Her dört kişiden biri, yaşanan ekonomik zorluklar nedeniyle bayramı İstanbul’da geçireceğini ifade etti. Bu oran, ekonomik çöküşün artık tatil gibi “lüks” harcamaları da etkilediğini gösteriyor.
Yapılan araştırma, ekonomik bunalımın halkın hem bugünü hem de yarını hakkında karamsar düşündüğünü gösteriyor. Katılımcıların %65,7’si Türkiye’de satılan gıdaları güvenli bulmazken, sadece %7,8’i bu konuda olumlu görüş bildirdi. Halkın büyük çoğunluğu, sofradaki ürünlerin içeriğinden ve sağlığından endişe ediyor. Bu oranlar, gıda enflasyonunun yanı sıra denetimsizlik ve güvensizlik sorununun da derinleştiğini gösteriyor.
Ekonomiden umutsuzluk
Katılımcıların yalnızca %20,3’ü Türkiye ekonomisinin önümüzdeki süreçte iyileşeceğini düşünürken, %45,5’i durumun değişmeyeceğini, %34,2’si ise daha da kötüleşeceğini belirtiyor. Kendi kişisel ekonomik durumuna dair iyimserlik oranı biraz daha yüksek (%29,7) olsada, %49,3’lük kesim geleceği durağan görüyor, %20,9’u ise kötüleşeceğini düşünüyor.
Bu tablo, halkın hükümetin ekonomi politikalarına olan güvenini ciddi oranda yitirdiğini gösteriyor. Beklentilerin düşük olması, piyasada durağanlık ve tüketimde gerileme yaratabilir. Bir yandan işsizlik endişesi sürerken, diğer yandan geleceğe dair kurulan tüm planlar belirsizliğe teslim olmuş durumda.
İş arayan ya da işsiz olduğunu belirten katılımcıların sadece %48,4’ü yakın zamanda iş bulabileceğine inanıyor. Kalanların üçte biri bu konuda umutsuzken, beşte biri kararsız. İstanbul gibi ekonomik faaliyetlerin merkezinde bulunan bir kentte dahi böylesi bir güvensizlik, kriz algısının ne kadar yerleşik hale geldiğini gösteriyor.
Bayram planlarını enflasyon bozdu
Ekonomik kriz, bayram alışkanlıklarını da değiştirdi. Katılımcıların %27,6’sı dini bayramları normalde İstanbul dışında geçirdiğini belirtirken, bu grubun %19,5’i bu bayramda ekonomik nedenlerle İstanbul’da kalacağını söyledi. Yani tatil için dışarı çıkan her beş kişiden biri bu kez yolda değil evde olacak. Bunun yanı sıra %12,2’lik bir kesim de tatil harcamalarını kısarak daha mütevazı planlar yaptığını ifade etti.
Tüm bu veriler, enflasyonun yalnızca temel ihtiyaçlar üzerinde değil, sosyal yaşam ve kültürel pratikler üzerinde de baskı kurduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de tatil gibi dinlenme ve sosyalleşme alanları bile artık birer ayrıcalığa dönüşüyor.
Gıda güvenliği çöküşte
Türkiye’de gıda güvenliği sorunları da dikkat çekici bir başka başlık. Katılımcıların %65,7’si ülkede satılan gıdaları güvensiz buluyor. Bu oran, yalnızca enflasyona değil, aynı zamanda üretimden denetime kadar uzanan zincirdeki çürümeyi de gözler önüne seriyor. Etiketsiz ürünler, artan katkı maddeleri, ithal tarım ilaçları ve fiyat odaklı üretim politikaları, sofraya kadar gelen her şeyi şüpheli hale getiriyor.
Bu durum, aynı zamanda devletin piyasa üzerindeki denetim gücünün zayıfladığına dair güçlü bir işaret. Vatandaş artık yalnızca ürün fiyatlarına değil, kalitesine de güven duymuyor. Bu güvensizlik, kamusal otoriteye ve gıda şirketlerine duyulan genel güvensizliğin de bir parçası haline gelmiş durumda.
Sonuç olarak geçim sıkıntısı artık ev içi gündemin temel unsuru haline gelmiş durumda. Gelecek kaygısı, gıda güvensizliği, işsizlik ve tatil gibi insani ihtiyaçların dahi kısıtlanması, krizin sadece bir ekonomik mesele değil, toplumsal bir travmaya dönüştüğünü gösteriyor.
HABER MERKEZİ