• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Aziz Tunç

Elinizi tutan mı var?

21 Eylül 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Aziz Tunç, Yazarlar
Elinizi tutan mı var?

TBMM’nin ve mecliste oluşturulan komisyonun başkanı Numan Kurtulmuş son toplantılarının birinde “elimizi çabuk tutmamız gerekiyor” diye bir cümle kurdu. Kurtulmuş, barışı engelleyen, yapacakları demokratik gelişmelerin önünü kesen başka bir güç varmış gibi konuşuyor. Böylece illüzyonist bir cümle ile kendisini, iktidarı, Erdoğan’ı ve Bahçeli’yi sorumluluktan kurtarmaya çalışıyor. İyi de sormazlar mı, elinizi tutan kim?

Gelişmelere yakından bakıldığında gerçek kolay görülecektir. Sürecin nasıl başladığı ve nasıl devam ettiği, henüz unutulmadı, herkesin hafızasındadır. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin başlamasında ve ilerlemesinde hükümetin ortağı Bahçeli’nin önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Umut hakkı uygulanacak taahhüdüyle başlayan Bahçeli, PKK’nin ve Kürt Halk Önderi Öcalan’ın tutumunu takdir ederek, A. Türk’ün ve A. Özer’in görevlerine dönmelerini isteyerek sürecin ilerlemesine katkı sunan söylemlerini sürdürmüştür. Elbette Bahçeli’nin hakkının teslim edilmesini gerektiren bu söylemler önemli ve değerlidir.

Ancak hükümet ortağı olan Bahçeli’nin kulağa hoş gelen bu önerilerinin hiç birisi gerçekleşmemektedir. Hatta bırakalım bunların gerçekleştirilmesini, hiçbirisi hükümetin gündeminde bile değildir. Dolayısıyla bu söylemler sorunun pratik çözümüne katkı sağlamakta yetersiz kalmaktadırlar.

Dikkat çekici olan ise Bahçeli’nin bu tutuma karşı sessiz kalmasıdır. Üstüne üstlük Bahçeli bir yanda barış derken, bir yandan da süreci imha edecek şekilde Rojava’yı savaşla tehdit etmektedir. Bahçeli’nin acemi olmadığı, yaşlılıktan dolayı düşünce üretme yeteneğinin zayıflamadığı açıktır. Buna rağmen Bahçeli, görüldüğü gibi, çelişkili, tutarsız ve güven vermeyen politikalar izlemektedir. Bu durumda Bahçeli’nin söyledikleri üzerinde soruna yaklaşmanın doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla sürecin ilerlememesinin nedeninin Bahçeli’nin kişisel tutumu değil, devletin izlediği politik çizgi olduğu ortaya çıkmaktadır.

Peki, Bahçeli’nin söyledikleri neden, hangi politik çizgiden dolayı gerçekleşmiyor? Ya da Bahçeli topluma yalan mı söylüyor? Veya Bahçeli’nin söylediklerinin gerçekleşmesini engelleyen bir güç mü var? Veya başka bir sorun mu var? Kritik sorular bunlardır.

Bu durumda Bahçeli’nin söylediklerinin pratikleşmesini ya da engellenmesini sağlayacak tek gücün Erdoğan olduğunu söylemek, yani Barış ve Demokratik Toplum sürecinin ilerlemesi için yapılmayanların sorumlusu Erdoğan’dır demek yanlış olmayacaktır. Öyle ya devleti yöneten Bahçeli’nin istediklerini yine devletin tek hakimi olan Erdoğan’dan başka kim engelleyebilir? O nedenle sürecin yeterince ilerlememesine yol açan güç, devlete hâkim olan Erdoğan ve ekibidir.

Erdoğan’ın tek güç olarak devlete hâkim olmadığını ileri süren görüşlerin bulunduğu bilinmektedir. Ancak gerek Barış ve Demokratik Toplum sürecinin bütün aşamalarında ve gerekse devletin yönetimine ve karar organlarına hâkimiyette Erdoğan’ın üstünde bir gücün bulunduğundan söz etmek kolay değildir. Çünkü iktidarın bütün kurumlarını, imkanlarını ve karar organlarını elinde tutan tek adam Erdoğan’dır.

Erdoğan’ın Bahçeli, Fidan, Kalın ve Y. Güler gibi devleti yöneten diğer yetkililerle bir görev paylaşımı yaptıkları anlaşılmaktadır. Dikkat edilirse Bahçeli pozitif tutum takınırken adı geçenlerin bazıları sert ve sürece zarar veren tutumlar alabilmektedirler. Adı geçen Fidan, Kalın ve Y. Güler gibileri, bir güç oldukları ve farklı bir politik yönelimleri bulunduğu için değil, bir misyon gereği farklı tutum almaktadırlar. Bu düzenlemede süreçte bir tıkanma olduğunda Erdoğan, sorun çözen lider rolüyle sürece müdahale etmektedir.

Görünen o ki Türk devletinin karar vericileri, birbirlerinden farklı rollerde ama uyum içinde Barış ve Demokratik Toplum sürecini değil, kendi söyledikleri “terörsüz Türkiye” adlı bir süreci gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.
Böyle olduğu içindir ki bütün farklı görünen yaklaşımlarına rağmen Bahçeli, kararlılıkla Erdoğan’ı desteklemektedir. Aynı nedenle taahhüt ettiği umut hakkının gerçekleştirilemiyor olmasına tepki göstermemektedir.

Kurtulmuş’un “elimizi çabuk tutmamız gerek” cümlesi de bu manipülatif yaklaşımın ifadesidir. Hiçbir şey yapmayan devlet, bu ifade ile topluma yalan söylemektedir. Sanki bir şeyler yapmışlar, mesela Bahçeli’nin taahhüdüne uygun olarak Sayın Öcalan’ı serbest bırakmak istemişler de birileri engel olmuş? Sanki siyasal tutsakları serbest bırakmak veya kayyum atamalarını iptal etmek istemişlerde birileri “yaptırmam” demiş.
Özetle devlet, Sayın Öcalan’ın çabası ve yaratıcılığıyla geliştirdiği Barış ve Demokratik Toplum sürecine kötü niyetle yaklaşmaktadır.

Ancak devletin bu hesabı, İmralı’dan, Kandil’den ve Rojava’dan dönmektedir.

Devletin bu oyunlarına karşı PKK kurucularından Duran Kalkan “silahını atıp anasının dizinin dibine koşmaya hazır çocuklar yok”, diyerek, yine PKK kurucularından Murat Karayılan da “her şeye hazır olmalıyız” belirlemesiyle devletin oyununu bozmaya muktedir olduklarını ifade etmişlerdir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Suriye Geçiş Hükümeti Der Hafir’de katliam yaptı

Sonraki Haber

Çocuk işçiliği derinleşiyor: Her şey sermaye için

Sonraki Haber
Çocuk işçiliği derinleşiyor: Her şey sermaye için

Çocuk işçiliği derinleşiyor: Her şey sermaye için

SON HABERLER

Alaylı bir gazeteci: Mehmet Şenol

Gazeteci Hüseyin Aykol’un tedavisi devam ediyor

Yazar: Yeni Yaşam
24 Aralık 2025

Kurtulmuş’tan ‘süreç’ uyarısı: Zamanın ruhu ıskalanırsa fırsat kapısı kapanır

Kurtulmuş’tan ‘süreç’ uyarısı: Zamanın ruhu ıskalanırsa fırsat kapısı kapanır

Yazar: Yeni Yaşam
24 Aralık 2025

Hakan Fidan, Hamas Heyeti ile görüştü

Hakan Fidan, Hamas Heyeti ile görüştü

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Geçici Suriye Hükümeti Şêxmeqsûd’a giden bir yolu daha kapattı

Geçici Suriye Hükümeti Şêxmeqsûd’a giden bir yolu daha kapattı

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Öğrenci yurdunda şüpheli kadın ölümü

Antalya’da şüpheli kadın ölümü

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Meral Danış Beştaş: ‘Terör’ paranteziyle bu iş çözülmez

Meral Danış Beştaş: ‘Terör’ paranteziyle bu iş çözülmez

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Tahliyesi 15 ay ertelenen Durak’ın durumu Meclis gündemine taşındı

Tahliyesi 15 ay ertelenen Durak’ın durumu Meclis gündemine taşındı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
24 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır