• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Enkazın altından yeni yaşama

5 Mart 2023 Pazar - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Enkazın altından yeni yaşama

Kendal Soysal

6 Şubat sabahına, rasathane kayıtlarının ötesinde insanlık tarihine geçecek bir depremin egemen sistem eliyle felaket halini almasına eşlik eden çok yönlü yüzleşmelerle uyandık. Yer kabuğunda yaşanan tektonik hareketlerin yüzeydeki insan, toplum ve devlet ilişkilerinde derinlemesine etkiler uyandırdığını Türkiye ve Suriye ölçeğinde ağır acılarla deneyimlemekteyiz. Doğal yaşamda bir tür olarak insanın kendi kendisiyle kurduğu ilişkiyi (etiği), kuracağı diğer tüm ilişkilerinin (sosyal, politik, kültürel…vs) başlangıç noktası olarak işaretlemek mümkün. Egemenlerin, bireylerin yaşamlarını sürdürecekleri koordinatları, mekândan muhtevaya kadar, algıların inşasından geleneklerin icadına değin yapılandırarak yeniden üretmesi, bireylerin kendi sosyal varoluşlarına çarpıtılmış bilinçle yaklaşmalarını doğurageldi. Böylece doğayla kurduğu ilişkide ona egemen olma, toplumda kendisinden farklı olana karşıt olma, devletle ilişkisinde de kul olmayı salık veren, sorgulayan değil uyum sağlayan, talep eden değil razı gelen insanlar haline getirilmişliğimiz kendi varlığımızı ıskalıyor oluşumuzun alametleridir. Yaşanan depremin ilk etapta insanın benliğiyle kurduğu ilişkiyi sorgulamaya açması bu açıdan önemli. Kapitalizmin beden politikalarıyla, biyoiktidar ve tüketim stratejileriyle bizleri atomize edişinin etkisinde, kendimizi tekil ve yalıtık bir varlık olarak ele alışımız/alıştırılmışlığımız dayanışmanın netameli bir ilişkiymiş gibi tasavvur edilmesine yol açmıştır. Kuşkusuz politik, kültürel, ekonomik içerimleri olmakla birlikte fakat bunlardan bir tık ötede dayanışmanın, bizatihi yaşamayı mümkün kılan, koruyan ve yeniden kuran bir canlılık refleksi olduğunu bu deprem bir kez daha göstermiş oldu. Zira dayanışma yaşatır mottosunun imlediği de tastamam budur.

Felaketin sarsıcı biçimde yaşandığı bölgenin toplumsal olarak Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Arap kimliklerinden teşekkül eden çok kimlikli/kültürlü yapısıyla Türkiye’nin bir özetini sunması birkaç kelam daha etme olanağı veriyor. Cumhuriyet tarihi boyunca yaşamda eşit olmayı talep eden halklar maalesef ölümde eşitlenmiş oldu. Yıllarca tam da bu eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi talebinin gürleşmesinin engellenmesi ve giderek zayıflatılması maksadıyla (bir tahakküm stratejisi klasiği olarak) Alevi-Sünni, Kürt-Türk-Arap, yerli-göçmen-mülteci karşıtlaştırmalarının ne kadar da inşa edilmiş, toplumsal doğanın çeşitliliğinde karşılığı olmayan hasımlıklar olduğuna da bu yıkım vesilesiyle bir kez daha tanıklık etmiş olduk. Biz neden düşmandık, kimler tarafından ve nasıl kin yüklü kılınmıştık? Oysa göçük altında ilk biz’ler koşmuştuk birbirimizin imdadına, en makbul olanının ölü olarak telakki edilen/ettirilen Kürt’tü hırkasını enkaz önünde çaresizce bekleyen Türk’ün üşüyen omuzlarına örten, aşı yenmez denilen Alevi’nindi bir tas çorbayı uzatan eller, tüm engelleri aşarak yardıma koşan engelli yurttaşlardı, enkazdan bir can daha çıkarabilir miyiz umuduyla canhıraş, çıplak ellerle beton eşeleyen tırnaklar mültecinindi ve ülkenin her yerinde nefes olunmaya çalışılan hayatlar hepimizindi. Dayanışmanın böylece hayatın bir veçhesi değil bizzat kendisi olmasıyla yüzleşiyoruz. Dayanışmazsak ölürüz.

Yaşadığımız bu felaket yalnızca bireylerin kendisiyle ya da toplumla değil fakat aynı zamanda devletle, merkeziyetçi egemen sistemle de yüzleşmesine vesile oldu. İdeolojik aygıtlar, hegemonik söylem tertibatları ve bir yığın öğretilmiş çaresizlikle malûl illüzyonlarla yüklü insan ve devlet arasındaki mesafe, felaketin travmasıyla kapanarak gerçeğin en çıplak haliyle yüz yüze kalındı. 1999 depreminden sonra alınmaya başlanan deprem vergilerinin, imar affı kararlarının, çarpık yapılaşmaların ve ekipman yetersizliğinin salt teknik anlamda bir tedbirsizlikle değil, insanı ihmal eden anlayışla ilgisi olduğu açıkça ortadadır. Uğruna herkesi tekmil düzen canını feda etmeye doktrine etmekte mahir olan devletin, bu kez iş yaşatmaya gelince aynı beceriyi gösterememiş olması, devlet için insan mı, yoksa insan için devlet mi, sorularını birey-toplum-devlet ilişkisinin yaşamı önceleyen biçimde yeniden cevaplanma ihtiyacını öne çekmiştir. Kuşkusuz bu soruların akla gelmesinin tek sebebi yalnızca devletin deprem sonrasında vakitlice müdahale edememiş olması değildir. Bununla birlikte başta HDP olmak üzere TMMOB, KESK, TTB ve gönüllüler gibi toplumsal muhalefet güçlerinin çabucak organize olarak afet bölgesine hızlı ve etkili biçimde intikal edip dayanışma ağlarını güçlü biçimde örebilmiş olmaları da bu soruların sorulmasında etkili olmuştur.

Henüz ilk depremin yıkıcılığının tespit edilmesine fırsat vermeden gün içinde bir ikinci depremin yaşanması yaşanan şoku katbekat arttırırken, toplumsal muhalefet güçlerinin kendisini bu şoktan sıyırabilip yerel dayanışmayı örgütleyerek felaket karşısında dalgakıran etkisinde bulunması, merkeziyetçi sistemin bu kez yaşam-ölüm düzleminde yeniden sorunsallaştırılmasını gündeme getirdi. Son yerel seçimlerde kazandığı belediyelerin neredeyse tamamına kayyum atanmış ve kadrolarının baskı, tutuklama, linç ve suikaste, dahası kapatma davasına maruz bırakılmış olmasına rağmen HDP, böylesi afet ve kriz anlarında bu denli mobilize ve organize olabilmesini savunduğu âdem-i merkeziyetçi demokrasi ilkesine borçludur. Bu vesileyle güçlü yerel demokrasi yaşamsal bir zaruret halini almıştır.

Toplumsal ekoloji perspektifinden doğa ve bir tür olarak kendiliğin entelektüel bilincini, demokratik ulus yaklaşımından farklılıkların dayanışarak, bir arada ve özgürce yaşayabileceği politik toplum bilincini, kadın özgürlüğü ve özgür eş yaşam ilkesinden yaşam etiğini damıtan, alternatif etik, politik ve entelektüel toplumun kanatlanmasının tam vaktidir. Minerva’nın baykuşu, demişti Hegel, ancak alacakaranlıkta uçar.

 

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Apoletli Siyaset

Sonraki Haber

Yeni Yaşam Kadın Eki yola Jin olarak devam ediyor: İlk sayı yayında

Sonraki Haber
Yeni Yaşam Kadın Eki yola Jin olarak devam ediyor: İlk sayı yayında

Yeni Yaşam Kadın Eki yola Jin olarak devam ediyor: İlk sayı yayında

SON HABERLER

Asrın Hukuk Bürosu: Öcalan kardeşi ve vasisi ile görüştü

Asrın Hukuk Bürosu: Öcalan kardeşi ve vasisi ile görüştü

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

Karçak Cezaevi’nde kadın tutsaklar kötü koşullarda tutuluyor

Karçak Cezaevi’nde kadın tutsaklar kötü koşullarda tutuluyor

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

İmralı Heyeti’nden açıklama: Sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı irade devam ediyor

İmralı Heyeti’nden açıklama: Sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı irade devam ediyor

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

Pêrtag’de pomza ve kum ocağı projesine karşı yürüyüş

Pêrtag’de pomza ve kum ocağı projesine karşı yürüyüş

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

‘Kürt Meselesi’ araştırması: Çözüm olursa demokratikleşme olur

‘Kürt Meselesi’ araştırması: Çözüm olursa demokratikleşme olur

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

BRICS ‘ABD ve İsrail’ diyemedi

BRICS ‘ABD ve İsrail’ diyemedi

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

Görüşme öncesi açıklama: Yeni aşamanın gerekliliklerini istişare edeceğiz

Görüşme öncesi açıklama: Yeni aşamanın gerekliliklerini istişare edeceğiz

Yazar: Yeni Yaşam
7 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır