Kenan Kırkaya
Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış; bir umut unuttuğu eski borçlarını tahsil etmek için. İflasın eşiğinde olan iktidar da eski defterleri yeniden karıştırmaya başladı. Oy ve toplumsal desteğe tahvil edeceği ne varsa piyasaya sürüyor. Kendilerini her şeyin ve hatta herkesin sahibi gördükleri için bir şekilde bu ülkeyi ve toplumu kendilerine borçlu sanıyorlar ve ülkeyi de gerçekten borçlandırıyorlar.
Bu konuda fazlasıyla mahirler. Karıştırdıkları eski defterlerden yeniden pazarlayacakları iki önemli konu buldular şimdilik. Birini milliyetçilik üzerinden diğerini de dini hassasiyetler üzerinden oya dönüştürmeyi umuyorlar. Bu iki kritik olayın da tarihi 2017. İlki HDP Milletvekili Semra Güzel’in nişanlısı ile çözüm sürecinde çekilen ve 2017 yılında devletin-iktidarın eline geçen fotoğrafları. İkincisi de Sezen Aksu’nun 2017 yılında piyasaya sürülen “Şahane Bir Şey Yaşamak” parçası. 5 yıl sonra ikisi üzerinden kıyamet koparılıyor; din, iman, vatan, millet kavramları havada uçuşuyor. İçeriğinden bağımsız Sezen’in şarkısını linç malzemesi yapmak ve bunun üzerinden din-iman kasmak yeterince çirkin. Sanattan, şarkıdan nefret üretmek ve bunun üzerinden bir sanatçıyı dara çekmek tam bir engizisyon zihniyeti. İçeriğe ilişkin de en doğru yorumu ilahiyatçı İhsan Eliaçık, “Kur’an, Adem’e asi, yoldan çıkmış, Adem manasında insana cahil ve zalim der. (Taha 121, Ahzab 72) Din dilinde Adem-Havva kadın erkek; ben, sen, o hepimiziz. Değil 19, 49 yıl geçse Sezen Aksu gibi bir sanatçı çıkaramadınız çünkü cahil ve zalimsiniz” sözleriyle yaptı. Başka söze gerek var mı?
Semra Güzel’in fotoğrafları üzerinden kopardıkları yaygara ise çirkin olduğu kadar vahim. Cinsiyetçi hakaretler, küfürler eşliğinde Semra Güzel’in fotoğrafları üzerinde günlerdir tepiniyorlar. Konuyu hızlı bir şekilde komisyona getirdiler ve önümüzdeki günlerde hızlıca Meclis’e getirerek dokunulmazlığı kaldırmak istiyorlar. Gerçek dertleri sadece bir milletvekilinin vekilliğini düşürmek değil elbette. Eğer bu işin fotoğraf boyutu tartışılacaksa, 100 yıllık Kürt sorunu, soruna yol açan inkarı, imha politikalarını, Kürt sorununun şiddet boyutunu, toplumsal realiteyi, ilişkileri ve bölgenin hakikatleri tartışılmak zorunda. Demokratik mücadele yollarını tıkayacaksınız, insanları başka arayışlara iteceksiniz, onları “terörist” ilan edeceksiniz; sonra da ailelerini, sevdiklerini de “terör” potasına alacaksınız! Bunun adı terörle mücadele değil olsa olsa Kürtlerle mücadele olur. Son 40 yılda, Kürt sorunu nedeniyle gözaltına alınmayan, karakoldan geçmeyen, soruşturulmayan, işkence görmeyen, köyü yakılmayan, cezaevine atılmayan insan mı kaldı? Bir yakınını bu meselede kaybetmeyen insan mı bırakıldı Kürt coğrafyasında? Silahlandırılan korucular bile dün potansiyel teröristti, çoğunun köyü yakıldı, çoğu tehdit edildi. Bu bakış açısına göre “terörist” olmayan tek bir Kürt bulamazsınız bu topraklarda.
O yüzden kimse kendisini kandırmasın; meselenin özü asla Semra Güzel ile ilgili değil. Yoksullaştırdıkları, açlığa mahkum ettikleri toplumu milliyetçilik afyonuyla uyutmak istiyorlar. Yarattıkları yıkımın, talanın, yoksulluğun konuşulamayacağı bir atmosfer yaratmayı amaçlıyorlar. İstiyorlar ki bu konuda muhalefet partileri yeniden arkalarında hizalansın, peşlerine takılsın, iktidarın halka karşı yürüttüğü “ekonomik kurtuluş savaşına” gönüllü asker yazılsın. Bu ülkenin muhalefeti asla iktidarı yanıltmıyor, asla beklentilerini boşa çıkarmıyor. İktidarın en büyük marifeti, sistem içi muhalefet partilerini yönlendirme becerisidir. Ülkeyi yıkıma götüren çözümsüzlük politikalarını bu yıkımın konuşulmasını da engelleyecek bir aparat olarak kullanabilmesidir. Muhalefetin zaaflarını, zayıflıklarını öylesine ustaca tespit etmişler ki en sıkıştıkları anda Kürt sorunu, terör diyerek hemen muhalefeti dizayn etmeyi başarıyorlar.
Muhalefet 4 Kasım siyasi darbesinde “Anayasaya aykırı ama evet diyerek” destek verdi ve bu destekle 6 yıldır iktidarı ayakta tutuyor. Kayyım rejimine karşı sessiz kalarak iktidarın ömrünü uzattı. Şimdi iktidarın ikinci bir 4 Kasım darbe girişimine karşı muhalefet yine aynı rolü üstleniyor. CHP ve İyi Parti koşar adım “Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına destek vereceğiz” diye açıklama yaptı. Erdoğan’ın “İmralı-Edirne” kıyaslamasına ve bu konuda başlatmak istediği tartışmaya da yine muhalefet balıklama atladı. Akşener’in Kürt nefretini dinleyen herhangi bir Kürt vatandaşının muhalefete iyi gözle bakabilmesi mümkün mü?
Erdoğan’ın ekstra bir şey yapmasına gerek yok. CHP ve İyi Parti kendilerine yazılan rolü oynayarak Kürt seçmeni küstürmeyi, muhalefet cephesinden uzaklaştırmayı fazlasıyla başarıyor. Bu muhalefet olduğu sürece Allah ülkeye başka dert vermesin!