Gazeteci Vecih Cuzdan, Erdoğan’ın İdlib’deki ilerleyişi durdurmak için ‘Ne gerekiyorsa yaparız’ demesinden sonra Türkiye destekli güçlerin Halep hattına saldırı başlattığını ancak bunun ters teptiğini vurguladı
Suriye ordusu, Rusya’nın desteğiyle İdlib’e doğru ilerleyişini sürdürürken bölgedeki gerilim de giderek tırmanıyor. Suriye ordusunun İdlib’de kritik öneme sahip Serakib’e yaklaşmasıyla birlikte Türkiye, Serakib’de yeni kontrol noktası oluşturmaya girişti. Bunun üzerine Suriye ordusu, TSK noktasını top atışına tuttu. Atış sonucu 1’i sivil çalışan, 7’si de asker olmak üzere 8 kişi yaşamını yitirirken, çok sayıda asker de yaralandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ordusuna savaş uçaklarıyla yanıt verildiğini iddia etse Rusya Savunma Bakanlığı, İdlib’deki hava sahasının kontrollerinde olduğunu kaydederek Türkiye’nin hava sahasına girmediğini belirtti. Gazeteci Vecih Cuzdan, İdlib merkezli Türk-Rus gerilimini Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ferhat Çelik’e değerlendirdi.
‘Türkiye verdiği sözü tutmadı’
Rusya, İran ve Türkiye arasındaki Astana sürecinin sonucunda tarafların bir dizi karar aldığını hatırlatan Cuzdan, Türkiye’nin El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir’uş Şam (HTŞ) gibi “terör örgütü” kabul edilen selefi gruplarla kendi kontrolündeki grupları ayırmayı, bunları ağır silahlardan arındırmayı ve M5 otoyollarını trafiğe açmayı taahhüt ettiğine değindi. Bu taahhütlere karşılık Türkiye’nin İdlib ve çevresinde 12 gözlem noktası kurduğunu hatırlatan Cuzdan, Türkiye’nin verdiği sözleri geçen süre içerisinde yerine getirmediğine vurgu yaptı.
Rusya destekli Suriye ordusu ve müttefiklerinin, 15 Ocak’ta İdlib’e yönelik operasyonlara başladığını ifade eden Cuzdan, “Suriye ordusunun cihatçılar karşısındaki hızlı ilerleyişi de AKP’nin İdlib yükümlülüğü olan M4 ve M5 otoyolları açılana kadar bu operasyonların süreceğinin sinyali oldu. AKP’den gelen tepkiler başlarda İdlib’de ihlaller var ama ateşkes tam anlamıyla bozulmadı minvalindeyken, Suriye ordusunun 28 Ocak’ta cihatçıların kalesi Maarat el-Numan’ı almasıyla işin rengi değişti” diye konuştu.
AKP’nin 3 hamlesi
AKP’nin İdlib’deki selefi grupları kurtarmak için üç ayrı hamle yaptığına dikkat çeken Cuzdan, şöyle devam etti: “İlki; İdlib’i büyük ölçüde kontrol eden HTŞ ile AKP destekli cihatçı gruplar arasındaki ihtilafların giderilmesi oldu. HTŞ, Afrin ve ‘Fırat Kalkanı’ bölgesindeki cihatçıların, İdlib’deki çatışmalara dahil olmasını engellediği yönündeki haberleri 29 Ocak’ta yalanladı ve sonrasında AKP destekli cihatçıların çatışmalara dahli arttı. Tahminim, MİT’in bu konuda arabuluculuk yaptığı yönünde. Ayrıca bu tarihten itibaren Suriye ordusuna yönelik tanksavar, roket ve topçu saldırıları arttı ki bu da cihatçılara mühimmat sevkiyatına işaret ediyor. İkincisi; 28 Ocak’ta Milli Savunma Bakanlığı, bölgedeki TSK gözlem noktalarına yönelik girişimlere karşılık verileceğini açıkladı ve bunu takiben İdlib ve çevresine yoğun askeri sevkiyat gerçekleştirdi. Maarrat el-Numan’dan sonra sıranın Serakib’e geldiği biliniyordu ve TSK’nin de Suriye ordusunu durdurmak için bu kentin çevresine 4 yeni gözlem noktası kurmaya başladığına dair raporlar gelmeye başladı. Serakib, Halep-Lazkiye (M4) ve Halep-Şam (M5) otoyollarının kavşağında bulunduğu için stratejik önem sahip.”
Erdoğan konuştu, saldırı başladı
Üçüncüsünün Erdoğan’ın Rusya’yı Soçi’ye sadık olmamakla suçlayıp “Bundan sonra ne gerekiyorsa biz de bunu yapacağız” demesinin ardından gerçekleştiğine vurgu yapan Cuzdan, şunları kaydetti: “1 Şubat’ta ‘Fırat Kalkanı’ bölgesinde yer alan El-Bab’daki cihatçı gruplar Suriye ordusuna saldırdı. Ancak bu hamle ters tepti ve hatta AKP için daha riskli bir sonuca yol açtı. Rojavalı kaynaklar, El-Bab’daki saldırı sonrası Suriye ordusunun YPG’yle birlikte cihatçı gruplara yönelik operasyon başlattığını yazdı. 2 Şubat’ın ilk saatlerinde de Rus savaş uçakları El-Bab kent merkezini vurdu. Bu iki karşı hamle, Türkiye’nin bölgedeki varlığının artık daha fazla hedef alınacağının habercisiydi. 2 Şubat’ı 3 Şubat’a bağlayan saatlerde yaşananlar da yukarıdaki sürecin bir sonucu olmuş oldu. Suriye ordusunun ilerleyişi durmadı ve cihatçılara kalkan edilen TSK birlikleri de yoğun kara bombardımanın hedefi oldu.”
‘Erdoğan Putin’in şimşeklerini çekebilir’
Suriye ordusunun İdlib’deki her adımını Rusya’yla koordine ederek gerçekleştirdiğini belirten Cuzdan, Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya dikkati çekti. Yapılan açıklamanın çok kritik olduğunu ifade eden Cuzdan, şunları belirtti: “Çünkü AKP’ye sahada fiili durum oluşturma izni verilmeyeceği mesajını içeriyor. TSK’nin saldırıya hem Suriye içinden hem de sınır hattından roket ve topçu saldırılarıyla yanıt verdiği belirtiliyor. Erdoğan 30-35 askerin öldüğünü söylese de sahadan gelen raporlar sınırlı bir saldırının yapıldığı yönünde. Ancak TSK saldırılarının bir kısmının İdlib ve çevresindeki gözlem noktalarından gerçekleştirildiği haberleri var. Suriye ordusunun kuşatması altında ya da yakın menzilinde bulunan bu gözlem noktalarından gerçekleştirilen saldırılarla bölgedeki askerlerin hayatları riske atılmış oldu. Saldırı sonrası Türkiye-Rusya ilişkilerinin seyrini Erdoğan’ın tutumunun belirleyeceğini düşünüyorum ki ilk anda verdiği ‘Burada muhatabımız siz değilsiniz, tamamen rejim’ şeklindeki tepkinin devamının gelmesi halinde gerilimin tırmanması kaçınılmaz olacaktır. Ukrayna ziyareti öncesi yaptığı bu açıklamayı bir de Kırım çıkışıyla süsleyen Erdoğan, bu vb. hamlelerle ‘kardeşi’ Putin’in şimşeklerini üzerine çekebilir.”
‘Tehdit artacak’
Bölgedeki kaçınılmaz son gerçekleştikçe sınır hattındaki durumun daha da kötüleşeceğine vurgu yapan Cuzdan, şunları ifade etti: “Türkiye’nin daha fazla mülteci almak istemediğini biliyoruz. İdlib’deki saldırılarda yaralananlar sınır hattında kurulan sahra hastanelerinde tedavi altına alınırken, son dönemde Suriyeli mültecilerin İdlib’den Türkiye’ye kaçak yollarla geçmeye çalıştığı ve buna karşın Türk askerlerinin de ateş açtığına dair iddialar bulunuyor. Ancak AKP yine de kısa vadede, yeni bir göç dalgasını Batılı müttefiklerinin desteğini almak için kullanmayı sürdürecektir. Şunu da eklemek gerek: İdlib’de cihatçı gruplara yakın ‘aktivistler’ bugün TSK’nin Suriye ordusuna yönelik saldırılarını alkışlarken, geçtiğimiz yılın ağustos ayında ‘Hain Türk ordusu’, ‘Reyhanlı’ya gidiyoruz’ sloganlarıyla sınır hattına yürüyerek jandarmayla çatışıyordu. Yani ne AKP ne de başka bir iktidar, cihatçı gruplar üzerinde tam kontrol sahibidir. Ülkemize yönelik cihatçı tehdidi, yüzlerce kilometrelik beton duvarları, sınır kontrollerini ve ekstra güvenlik önlemlerini çoktan aşmış durumda. Bu tehdit, AKP iktidarının cihatçılara destek verme politikaları engellenmedikçe daha da büyüyecek.”