• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
23 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Afşin Aybar

‘Erkek adam’ ve sosyal insan

23 Kasım 2025 Pazar - 23:00
Kategori: Afşin Aybar, Manşet, Yazarlar
‘Erkek adam’ ve sosyal insan

Önder Apo ‘erkeği öldürmek’ dedi. Burada kastedilen yaşatmayan bu erkekliğin öldürülmesidir. Kadınların bu erkeklik karşısındaki duruşu ve mücadelesi her geçen gün büyürken erkeklerin bu mücadelenin neresinde durduğu en az kadının reddi kadar önemlidir

Afşin Aybar

Kadınlara yönelik şiddetle mücadele ederken bu şiddetin sahibini tanımlamak ve tanımak gerekmektedir. Bu şiddetin sahibi öyle sanıldığı gibi dışardan gelen yabancı değildir. O ana-babaların dört gözle beklediği, doğumuyla aileyi başarılı kılan gurur kaynağı olan oğuldur. O, kadınların sahibi, ailenin hakimi, evin efendisidir. İstenen ve beklenendir. O sadece doğuştan değil, doğacağının düşüncesiyle kutsanan erkek bedenine bürünmüş bin yılların zihniyetidir.

Bu kadar kutsallaştırılan erkek bedeninde doğmak, askere gitmek, soy sürdürerek ailesinin ölümsüzlüğünü sağlamak, bununla sınırlı kalmayıp devletinin işçi ve asker ihtiyacını karşılayacak nüfusu karşılamak! Dikkat edilirse bu kadar kutsallık atfedilen bu hakimin iradesinin, aklının, ruhunun, beyninin ve yüreğinin ne olduğuna vurgu yapılmaz. Zaten hangi irade sahibi bu kadar içeriği boşaltılmış bir kutsallığa cevap olabilir ki?

Tüm bu çarpıtılmış zihniyetin dışında, gerçekte erkek kimdir, neden kutsaldır sorularını sorduğumuzda tarihsel ve güncel olarak kadını tanımlamadan erkeğin kimliğine ilişkin cevap bulamayız. Bir yandan erkeği tüm her şeyin öznesi yapan diğer yandan bu öznenin tanımını yapamayan zihniyet, fazlasıyla cinsiyet kimlikleriyle oynamıştır. Örneğin erkek adam kimdir sorusuna genelde erkek tanımlanarak cevap verilmez. Yaygın verilen cevaplar; kadın gibi gülmeyen, kadın gibi ağlamayan, kadın gibi oynamayan, kadın gibi yürümeyen, kadın gibi konuşup paylaşmayan, kadın gibi sevmeyen, kadın gibi bağlanmayandır. O kadın gibi olmayan tüm her şeydir. Bir erkek için ‘kadın gibi’ ile başlayan bir benzetme yapmak yapılabilecek en büyük hakaret, önü alınmayan şiddetin habercisidir. Yapay zekanın algoritmik beğeni ölçüleriyle yarış halinde olup anlamlı olanı değil kâr getireni üretmeye çalışan sözde sanat da bu durumun tetikleyicisidir. Bu alanın inşa ettiği kahraman erkek figürünün ne kadar sert ve eğilmez olduğunu göstermek için sık sık ne kadar hayvan gibi, kalas gibi, odun gibi olduğuna dair benzetmeler yapılır. Bu kadar çirkin benzetmelere gülebilen, bunları şaka veya edebiyat sananlar, kadın gibi benzetmesine neden bu kadar öfkelenirler?

Aslında bu öfkenin ve nefretin nedenini anlamak için ‘kadın gibi’ olmanın ne anlama geldiğini bilmek gerekir. Kadın gibi olmak; gülen, ağlayan, konuşan, mutlu olan, acı çeken, derdini paylaşan, çevresinin yardımına giden ve yardım isteyendir. Tüm bunlar için kendisinden başkalarıyla birlikte yaşamı örmesi gerektiğini bilendir. Hakim olmayan ama yaşamın ortağı olan sosyal insandır. Öfkenin kaynağı tam da burasıdır: ‘erkek adam’ olmakla ‘sosyal insan’ olmak arasındaki sıkışmadır.

Kişilikte yaşanan bu sıkışmanın patladığı yer erkeğin kadınla ilişkisinin başladığı andır. Erkekler erkeklerle ilişkilerinde kendileriyle yüzleşmezler, bu alan hakimiyet alanları değil, kadına nasıl hakim olduklarını kanıtlama ve erkek adam olduklarını gösterme alanıdır. Fakat kadınla ilişkilerinde böyle değildir. Kadınların kişiliği, duyguları, beklentileri, sevgileri ve ortak olma istekleri erkeklerin kendileriyle yüzleşmelerini sağlayan boy aynası gibidir. Erkekler dünyanın her yerinde kadınla ilişkilerinde ne kadar sosyal bir varlık olmaktan uzaklaştıklarını görürler. Kadın karşısında erkek tüm çıplak kişiliği ile durur ve abartılan erkek adamın aslında ne kadar zayıf ve çaresiz olduğunu görür.  Erkek kadınla ilişkisini erkekliğini ve hakimiyetini ispatlama alanına dönüştürdüğü için yüzleştiği tüm zayıflıklarından kadını sorumlu görür ve öfkesini kadına yöneltir.

Erkek de tıpkı kadın gibi dayatılan bu toplumsal statülerin kurbanıdır. Kadınla erkek arasındaki en temel fark kadının efendi-köle ilişkisi dışında yaşamın mümkün olacağına dair örgütlü mücadelesidir, özgürlükten yana tavrı nettir. Dünyanın her yerinde kadınlar şiddete uğrarken, her gün erkek tarafından dövülen, tecavüze uğrayan ve öldürülen kadın gerçekliği ile yüzleşirken kadınların ne kadar cesur olduğunu ‘kadın gibi’ olmaktan korkan erkeklerin daha radikal görmesi gerekmektedir. Erkekler de en az kadın kadar kendilerine biçilen hakimlik, efendilik, kutsallık statüleriyle mücadele etmeli tüm bu bitişe götüren özelliklerini öldürmek için en az kadın kadar cesaret göstermelidirler. Ki bu erkeğin elindeki tek kutsal görev olan soy sürdürmenin sadece teorik olarak mümkün olabileceğini bilim söylerken, erkeğin de soyunu tanımak için atalarına değil, ninelerine ulaşması gerektiği artık bilinmektedir. Erkeğin elindeki en önemli kutsallık da toplum tarafından değil, gerçeklik tarafından alınmaktadır. Özgür tercihi ve irade sahibi olan hiçbir canlı böyle bir kutsallık anlayışını taşıyamazken erkek adamın, inşa edilen erkekliğin ve hakim erkeğin bu durumla barışık olması sorunun ve şiddetin kaynağıdır. Değişime buradan başlamak gerekmektedir. Önder Apo ‘erkeği öldürmek’ dedi. Burada kastedilen yaşatmayan bu erkekliğin öldürülmesidir. Kadınların bu erkeklik karşısındaki duruşu ve mücadelesi her geçen gün büyürken erkeklerin bu mücadelenin neresinde durduğu en az kadının reddi kadar önemlidir.

Bu anlamda 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününde sorumluluk sadece kadınların örgütlenmesinde değildir. Çok fazla oynanmış ve anlamlı yaşamdan koparılmış bu cins kimliklerinin yeniden inşasına ihtiyaç vardır. Yaşamın daha anlamlı, güzel ve estetik olabilmesi için, çocuklara bir gelecek vaat edebilmek için şiddetin sahibi olan bu erkeklikle ev içinden mücadele yürütmek gerekmektedir. Başta babaların, abilerin, kardeşlerin, eşlerin, sevgililerin ve arkadaşların dayatılan ve kutsallaştırılan bu hakim erkeklikten nefret etmesi, kendisini ve çevresini bu zehirli zihniyetten korumasını bilmesi gerekir. Günümüzde dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddet artmaktadır. Bu şiddetin önü sadece kadınlarla değil, bu erkekliğe öfke duyan erkeklerle birlikte alınacaktır. Sosyal varlık olan insan için yaşam ortaklaşmaktan geçer, hâkim olmaktan değil; yaşamın ortağı olarak erkekler bu hakimiyet ilişkisine dur dediğinde görülecektir ki dünya ve yaşam başta çocuklar ve kadınlar için daha güvenli bir yer haline gelecektir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çözüm süreci ve iktidar savaşları

Sonraki Haber

AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

Sonraki Haber
AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

SON HABERLER

Humus’ta 2 kişi katledildi

Humus’ta 2 kişi katledildi

Yazar: Yeni Yaşam
23 Kasım 2025

Almanya’daki PKK yasağı Kürtlerin yaşamını etkiliyor

Almanya’daki PKK yasağı Kürtlerin yaşamını etkiliyor

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

Araplar yüzünü Özerk Yönetim’e döndü

Araplar yüzünü Özerk Yönetim’e döndü

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

Duhok forumu

Duhok forumu

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
23 Kasım 2025

AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

‘Erkek adam’ ve sosyal insan

‘Erkek adam’ ve sosyal insan

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

Tam zamanında yapılan uyarı

Çözüm süreci ve iktidar savaşları

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır