Sistemdeki politika ve uygulamaların şiddeti arttırdığının altını çizen Jiyan Özkaplan, ‘Söz konusu şiddet İstanbul’dan Wan’a farklılaşabiliyor. Failler ‘Nasıl olsa bunlar Kürt, bana bir şey olmaz, devlet beni korur’ mantığıyla daha rahat hareket edebiliyorlar’ dedi
Wan Barosu’nun Ocak 2024-Eylül 2025 tarihleri arasındaki verilerine göre, başta fiziksel ve cinsel olmak üzere 27 ayrı suçtan toplam 2 bin 299 kadın ve çocuk hedef alındı. Verilere göre; katledilen, fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakılan 2 bin 299 kişinin 365’i kadın.
Kentte son yıllarda artan kadın katliamları, şüpheli kadın ölümleri ve şiddete ilişkin Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Jiyan Özkaplan, değerlendirmelerde bulundu.
Toplumda kadına dönük şiddete karşı “cezasız kalma” psikolojisinin geliştirildiğini dile getiren Jiyan Özkaplan, “Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen ceza yargılamalarında erkeği koruyacak şekilde ‘iyi hal’ indirimi, ‘haksız tahrik’, bazen de maalesef Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilebiliyor. Hatta beraat kararlarıyla bile karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu tarz kararlar faili cesaretlendiren bir durum” dedi.
‘Sistem politikaları şiddeti arttırır’
Sistemdeki politika ve uygulamaların şiddeti arttığının altını çizen Jiyan Özkaplan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz ‘kadının beyanını’ esas alıyoruz. Ancak ne savcılık ne kolluk asla kadının beyanını esas almıyor. Kadından sürekli olarak ‘delil’ talep ediliyor. Bu durum da kadında güvensizlik yaratıyor. Bu sefer şiddeti uygulayan failler, bunu çok ustalıkla yapabiliyor. Son yıllarda özellikle ‘kadının beyanı esastır’dan uzaklaşıldığını görüyoruz. Mesela kadının beyanının esas alındığı ağır ceza dosyalarında dahil fail çok rahat beraat kararı alabiliyor. Bu durum artmaya başladı. Böyle uygulamalar faillerde rahatlama yaratarak, ceza alma korkusu da kalmıyor. Rahatlıkla bir kadın için ‘ona istediğimi yapabilirim’ psikolojisine girebiliyor.”
‘Kürdistan’da şiddet daha katmanlı’
Jiyan Özkaplan, Türkiye’nin her yerinde de kadına dönük saldırı ve şiddet olduğunu ancak Kürdistan’daki kadınların bu şiddeti daha katmanlı olarak deneyimlediklerini söyledi.
Jiyan Özkaplan, şöyle konuştu:
“Söz konusu şiddet İstanbul’dan Wan’a farklılaşabiliyor. Evet Türkiye’nin her yerinde kadına yönelik şiddet mevcut ancak Kürdistan’da ve Wan’da bu durum farklı. Bu farklılaşmanın nedenini sormak gerekiyor. Bir kere buradaki mekanizmalar, emniyetten savcılığa kadar kadına kimliğinden dolayı daha farklı yaklaşabiliyor. ‘Sonuçta Kürttür’ mantığı devreye giriyor. Böyle olunca buradaki kadınlarda da çocuklarda da şiddetle beraber bir güvensizlik de yaratılmış oluyor. Öte yandan burada ‘üniformalı’ failler var. Onların uyguladığı şiddet, katletme söz konusu. Türkiye’de belki bunlar çok yaşanmıyor ancak Kürdistan’da bu durumla çok rahat karşılaşabiliyoruz. Burada sistematik bir durum söz konusudur. Bu faillerin bir de rahatlıkları mevcut. ‘Nasıl olsa bunlar Kürt, bana bir şey olmaz, devlet beni korur’ mantığıyla daha rahat hareket edebiliyorlar.”
‘Köklü ve kapsamlı çözüm gerekir’
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle köklü ve kapsamlı olarak mücadele edilmesi gerektiğini belirten Jiyan Özkaplan, şöyle devam etti:
“Birincisi; şiddetin olmaması için, ikincisi de maalesef şiddetle karşı karşıya kalındıktan sonra atılacak adımlar var. Şiddetin olmaması için toplumun tüm kesimlerine ilkokuldan itibaren ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’, ‘ayrımcılık yasağı’ ve “insan haklarına saygı’ gibi eğitimler verilmesi gerekiyor. Diğer yandan kadının beyanı esas alınmalı ve soruşturmalar bu titizlikle yürütülmelidir. Kadınların toplumda var olması gerekiyor bunun için de kadınların ekonomik bağımsızlığı çok önemli. Wan özelinde yerel çalışmaların yürütülmesi çok önemli. Mahalle çalışmaları da aynı şekilde. STÖ, odalar, barolar ve belediyeler olarak ortaklaşmamız şart. Örgütlenmek de ayrı bir önem taşıyor.”
Haber: Ceylan Şahinli / MA









