Görevden uzaklaştırılan ve yerine kayyım atanan Sêrt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş, kayyımların 4 aydır işçi haklarını gasp ettiğini belirterek, ‘Kayyımın amacı gasp ve talan etmektir’ dedi
Devlet, son yıllarda Kürtlerin kendi iradesiyle seçtiği belediyelere kayyım atarken, halk her yerel seçimde ısrarla iradesini ortaya koyuyor. 29 Ocak’ta da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Sêrt (Siirt) Belediyesi’ne de kayyım atandı. Gazetecilik yaptığı dönemde hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla dava açılan Sêrt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş’a, Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Verilen ceza, belediyeye kayyım atama gerekçesi yapıldı. Atanan kayyımlar, ilk olarak kadınlara ve emekçilere dönük verilen hakları ortadan kaldırıyor. Bunun en somut örneğini Sêrt Belediyesi’nde görmek mümkün.
Sofya Alağaş, kayyım atandıktan sonra belediyede yapılan hak ihlallerini anlattı.
‘Dönüş sağlanmadı’
Yaklaşık 4 aydır Sêrt Belediyesi’ne kayyım atandığını söyleyen Sofya Alağaş, kayyım atanmadan önce hayata geçirmek istedikleri birçok projenin olduğunu belirtti. Sofya Alağaş, “Bu projelerden biri de şehre ulaşım hizmeti vermekti. Belediyeye geldikten birkaç ay sonra meclis kararı aldık. Meclis kararı ile İller Bankası’na kredi başvurusunda bulunduk. İller Bankası bize cevap vermedi. Bizler bunun bilinçli olarak yapıldığını düşünüyoruz. Başvurumuz onaylanmak istenmedi. Maksadı ise hiçbir şey yapılmamış olarak gösterilmek istenmesiydi” dedi.
Sofya Alağaş, yapmak istedikleri bütün projelerin bürokrasiye takıldığını ifade ederek, “Kayyım başa geldikten sonra bizim yaptığımız kredi başvurusu onaylandı ve kente 14 adet otobüs getirildi. Kayyım şu an bu kenti kendi propagandası hâline getirmiş durumda” diye belirtti.
‘İlk icraati işçi çıkarmak’
Kayyımın geldiğinden beri işçilere verilen hakların gasp edildiğine dikkat çeken Sofya Alağaş, “Bizler kayyımın geliş amacının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Amaç halka, işçiye ve emekçiye hizmet etmek değil, sadece gasp etmek, talan etmektir. Örneğin kayyımdan önce biz DİSK/Genel-İş ile sözleşme imzaladık. Orada çalışanlara birçok noktada çok ciddi haklar tanıdık. İşçilerin çalışma koşullarını, imkânlarını rahatlatacak düzeyde bir düzenleme sağlandı. Bunun için de 8 Mart izni, Newroz izni ve 25 Kasım’da kadınların izinli olması, ikramiye verilmesi; bunun yanı sıra kadınlara regl izni de tanındı. 6 ayda bir zam yapılacaktı. İşçilerin koşullarını maddi anlamda da sağlayacak bir sözleşme imzaladık. Kayyım gelir gelmez ilk yaptığı şey, bizim işe aldığımız 80 kişiyi işten çıkarmak oldu. Herhangi bir gerekçe de sunulmadı. Tek nedeni, onları bizim işe almış olmamızdı. İşçilerle yaptığımız sözleşmeyi iptal ettirme noktasına getirdi ve DİSK/Genel-İş ile yeni bir sözleşme imzaladı. Verilen haklar iptal edildi. Bunu özellikle kadına yönelik bir saldırı olarak ele alıyoruz” ifadelerine yer verdi.
‘Kayyımla uzlaşmaya gittiler’
“DİSK/Genel-İş’in de bu sözleşmeye gelmesi bizi çok ciddi anlamda rahatsız etti” diyen Sofya Alağaş, “Çünkü DİSK/Genel-İş kayyımla uzlaşmaya gitti. Kayyım bunu talep etti ve DİSK/Genel-İş kayyımın talebine cevap verdi. Beraber, el birliği ile yapıldı. Verilen ikramiye, bayram ikramiyesi gibi ücretler de düşürüldü. Bu sendika, işçilerin sırtından kâr eden, yaşayan, var eden bir sendikadır. Burada işçilerin hakkını savunmak yerine ne yazık ki kayyımla uzlaşma noktasına gitti. Bizi üzen noktası da burası. Bizler de bu hakları vermeyebilirdik ya da sendika burada kayyıma karşı bir direniş içerisine girebilirdi. Orada kayyımın yapabileceği hiçbir şey de olmazdı, geri adım atardı. Sonuçta kazanılmış bir hak ve mahkeme yoluyla mücadele içerisine girilebilirdi. Fakat yaptıkları ise masada oturup, el birliği ile işçilerin haklarını ellerinden almak oldu” ifadelerini kullandı.
Sofya Alağaş son olarak, “Burada sendikanın da kendini çok ciddi anlamda sorgulaması gerekiyor. Her alanda açıklamalarda, meydanlarda işçi haklarını savunurken, bir kentin iradesini gasp eden birileri olunca rahat uzlaşılabiliyor. Bu hem işçilerin hem de sendikanın sorgulaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Haber: Şehriban Aslan / JINNEWS