• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Hakan Öztürk

‘Esset’ değil halkın öz varlıkları

21 Temmuz 2023 Cuma - 00:00
Kategori: Hakan Öztürk, Yazarlar
Görev zamanı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Körfez Ziyareti öncesi bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Orada çok sinirli bir yüz ifadesiyle şöyle diyor:

“Şu anda savunma sanayide, altyapı, üst yapı yatırımlarında Türkiye’nin üç ülkeye ciddi bir yatırım imkânı olacak. Bunun yanında bu ülkelerin Türkiye’den belirli ‘asset’leri alma durumları olacak. Ama bazı cambazların söylediği gibi. ‘BOTAŞ’ı satıyorlar’ gibi bir şey yok, neyin satılacağını neyin satılmayacağını çok iyi biliriz.”

“Asset” öyle mi?

Erdoğan’ın “asset” diyerek geçiştirdiği kelime varlık anlamına geliyor.

Yani bu ülkenin varlıkları, bu toplumun varlıkları, kamu varlıkları. Yani bu ülkenin malı, mülkü her şeyi.

Nedense tam bu varlıkların satıldığı anlatılacakken İngilizce “asset” tabiri devreye giriveriyor.

Ne oldu o yere göre sığdırılamayan “yerli ve millilik” konusu? Neden bir anda Türkçe konuşma akışı değişti? “Yerli ve milli” olanların her durumda Türkçe kelimelerle kendini ifade etmesi gerekmez mi? Elbette gerekir ama burada acı bir gerçeği perdeleme kaygısı, bu tavrı ortaya çıkarıyor.

Bir de Erdoğan neyin satılıp neyin satılmayacağını çok iyi bildiğini ileri sürüyor. Tam ekonomist olma iddiası gibi. Bildiğimiz çok ünlü bir Türk Telekom satışı var. Onun döneminde satıldığı için, doğrudan onun sattığını kabul edebiliriz.

Türk Telekom’un satışı 1993 yılında da hayata geçirilmeye çalışılmıştı ama o zamanlar yine de bir hukuk işlemiş ve Anayasa Mahkemesi bu satışa izin vermemişti. Dikkat çekici bir gerçek olarak, o zamanlar bedelinin 40 milyar dolar olduğunu görüyoruz.

Kuruluş, 2005 yılında Lübnanlı Hariri ailesi ve Suudilerin ortak olduğu Oger’e 6,5 milyar dolara memleket varlıkları listesinden çıkarıldı. Üstelik kasasında 2 milyar dolar da vardı. Hariri ailesi bu satın almadan sonra, borcunun sadece 1,4 milyar ve 600 milyon dolar olan iki ödemesini yaptı. Üstüne üstlük borcunu ödeyemeyince ülkemizin bankaları 4,75 milyar dolar borç verdi. Hariri ailesi bir nevi derenin taşıyla derenin kuşunu vurdu.

En sonunda bu uğursuz grup Türk Telekom’un borçlu hale gelmesini sağladı, hisselerinin değerini düşürdü, bütün karını çekip aldı ve satın almak için kullandığı kredileri ödemeyerek kaçıp gitti.

Bu ülkenin evlatlarına bir enkaz bırakarak, kaçıp gitti.

Şimdi Avrupa’nı en düşük internet hızıyla internet kullanıyoruz. Çocuklarımız uzaktan eğitim almaya çalışırken bunun yarattığı bütün sorunları tek tek yaşadık. Ülke, teknolojinin verdiği en önemli imkanlardan birinin kullanma konusunda geriyse o nedenle geri işte.

Buyurunuz “neyin satılacağını neyin satılmayacağını çok iyi bilme” performansına bakınız. Özelleştirme faciaları tarihine geçecek bir özelleştirme. Bir işletme kamuda olursa çok kötü, özel sektörün elinde olursa çok iyi olurmuş efsanesini de denemiş olduk böylelikle.

Yaklaşık 80 fabrika, 1 Tüpraş, 1 Türk Telekom, 1 Tekel, 10 kadar liman ve barajlar çatır çatır satıldı bu kafayla.

Millileştirilmedi aksine özelleştirildi, “yerli ve millileştirme” kavramı hiç dikkate alınmadı.

Yerli ve milli olanların zat-ı muhteremlerin gözlerinden bir damla yaş bile akmadı.

Bu milletin, bu toplumun, bu halkın olana kamu varlıkları acımasızca satıldı. Peşkeş çekildi. Kimsede yabancılara satış yapılmasıyla ilgili bir tepki olmadı.

Her yönden kuşatılmış durumdayız.

Daha önceki furyada 63 milyar dolarlık kamu varlığı satılmıştı.

Şimdi büyük bir dalga daha geliyor.

Hani, beslenme, barınma, sağlık, eğitim, ulaşım ve enerji alanlarındaki ihtiyaçlar kamu hizmeti olarak karşılansın demeye çalışıyoruz ya.

Bu ancak ve ancak kamu kuruluşlarıyla, kamu varlıklarıyla, kamu işletmeleriyle mümkündür.

Bu bir kamu mülkiyetine sahip olma meselesidir.

Depremden sonra bir teyzemiz enkazın altından sağ çıkarılıp hastaneye götürülüyor olduğunda demişti ki “yavrum beni sakın özele götürmeyin, ben ödeyemem onun parasını” İşte acı gerçek budur, bizler kamu tarafından verilmeyen hizmetlerin bedelini asla ödeyemeyiz. Bir ölüm kalım anında bile bize birinci derecen sorun olur bu.

Eğer devlet hastaneleri, kamunun sağlık hizmeti yoksa sonumuz, aldığımız sağlık hizmetinin bedelini ödeyememektir.

O nedenle Türk Hava Yolları’nı, Türk Telekom’u, BOTAŞ’ı, İzmir Alsancak Limanı’nı sattırmamalıyız.

Eski askeri arazilerin de içinde yer aldığı, 85 milyar dolarlık kamu arazisinin imara açılmasını engellemeliyiz.

Onlar “esset” değil, bu ülkenin emekçi halkının öz varlıklarıdır.

Bu mülkiyet mücadelesini vereceğiz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kredi kartı ve ticari kredi faizlerinde üst limitler arttı

Sonraki Haber

100. yıldönümünde Lozan Antlaşması ve Kürtler

Sonraki Haber
100. yıldönümünde Lozan Antlaşması ve Kürtler

100. yıldönümünde Lozan Antlaşması ve Kürtler

SON HABERLER

Êlih’te şüpheli bebek ölümü

Êlih’te şüpheli bebek ölümü

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

İran ve Rojhilat’ta aile içi şiddet arttı

İran ve Rojhilat’ta aile içi şiddet arttı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

30 yıllık tutsağın tahliyesine engel: İyi halli değil

30 yıllık tutsağın tahliyesine engel: İyi halli değil

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Barajdan köylüye su verilmiyor: 20 köyün bahçesi kurudu

Barajdan köylüye su verilmiyor: 20 köyün bahçesi kurudu

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Mûş Belediyesi’nden ‘Kent Kadın Meclisi’ kurma kararı

Mûş Belediyesi’nden ‘Kent Kadın Meclisi’ kurma kararı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

HDP’ye silahlı saldırı davasında bozma gerekçesi: Tehdit yok

HDP’ye silahlı saldırı davasında bozma gerekçesi: Tehdit yok

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Gürkan: İktidarın bahanesi kalmadı

Gürkan: İktidarın bahanesi kalmadı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır