Abdullah Öcalan’ın çağrısını ‘Eşi benzeri görülmemiş bir adım’ olarak değerlendiren Uluslararası Tecrit Delegasyonu Avukatlarından Eva Schonveld, sadece sözle değil, pratik adımların da atılması gerektiğini söyledi
Avrupa merkezli başlatılan ve Kürdistan geneline yayılan “Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” kampanyasıyla beraber, başta Kürtler olmak üzere halklar her alanda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü dile getirdi.
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat yaptığı “Demokratik Toplumun İnşası” çağrısının yankıları sürüyor. Hem Türkiye’de hem dört parça Kürdistan’da hem de tüm dünyada günlerce konuşulan ve hala ele alınan çağrının yeni bir milat olduğu vurgusu sıkça yapılmakta. Özellikle barışın inşası için yapılan çağrının “büyük bir irade beyanı” olduğu dile getiriliyor. Kürt halkı ve demokratik kamuoyunun baş müzakereci olarak gördüğü Abdullah Öcalan’ın hala tecrit altında olmasını ise kabul etmiyor. Zira barış için eşit çalışma koşulların oluşturulması talebi geçerliliğini korumakta.
Birçok kez Türkiye’ye tecrit konusunda ziyarette bulunmuş ve çeşitli uluslararası kurumlara gönderilen mektupların imzacısı olan Uluslararası Tecrit Delegasyonu Avukatlarından Eva Schonveld, çağrının yankısını ve hala devam eden tecride ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Sağlıklı görmek harikaydı’
“Onu (Sayın Öcalan’ı) fotoğrafta sağlıklı bir şekilde görmek harikaydı” diyerek öncelikle duygularını ifade eden Eva Schonveld, Türkiye’yi ilk ziyaret ettiğimde, bir yılı aşkın süredir kendisiyle hiçbir temas kurulamadığı için hayata olup olmadığından dahi endişe ediliyor ve korkuluyordu. Genel olarak hapsetmenin ve özel olarak da tecridin siyasi bir güç olarak kullanılması, Türkiye ziyaretimde beni gerçekten şoke eden pek çok alandan biriydi. Bana göre silah bırakma kararının, kongre tarafından kabul edildiğini varsayarsak, demokratik bir çözümün uzaktan bile olsa mümkün olmadan önce, siyasette ve cezaevlerinde değişiklikleri güvence altına almak için kullanılması esastır” dedi.
‘Silahsızlanma kararı siyasi değişiklikleri de getirmeli’
Barışın kalpten talep edilmesi gereken bir şey olduğunu söyleyen Eva Schonveld, yapılan çağrıya ilişkin “Barış ancak adaletle, adalet de sizden farklı olanlara değer vermekle, yani gerçek demokrasiyle gelebilir. Bu karar, silahsızlanma, tamamen demokratik bir süreçle alınmalıdır. Öcalan’ın çağrısı önemlidir, ancak benim görüşüme göre demokrasi hakkında konuşmak ve bu önemli kararın doğru olduğundan emin olmak için bunu kalpten ve zihinden de diğerlerinin geçirmesi önemlidir. Silahsızlanma kararı, karşılığında gerçek siyasi değişiklikleri talep etme potansiyelini de beraberinde getirir. Örneğin Türkiye’deyken, muhalifseniz siyasi sisteme dahil olmanın ne kadar zor olduğunu duydum. Seçimlere hile karıştırılıyorsa ve sesinizi yükselttiğinizde kolayca hapse girebiliyorsanız demokratik bir çözüm nasıl bulunabilir?” diye konuştu.
‘Pratik adım da gerekir’
Bu doğrultuda Türkiye’nin bir pratik sergilemesi gerektiğini söyleyen Eva Schonveld, “Türkiye’deki demokratik yapıda bu değişikliklerin Kürtlerin değişim için tek alternatif yolları olan grubu dağıtmadan önce yapılmasını umuyorum. Sadece söz verilmesi değil pratik de gerekir, çünkü siyasi vaatlerin ne kadar değerli olduğunu gördük. Bu değişikliklerin yapılması aynı zamanda tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, herhangi birinin hapsedilmesini veya işkence gibi uygulamalara son verilmesi için de bir fırsat olacaktır. Son olarak, okuduklarıma ve analizlerime göre, bölgenin farklı yerlerinde yaşananlar arasında ayrım yapmak önemlidir. Örneğin şu anda Suriye’deki durum çok farklı, dolayısıyla orada silah bırakmanın insanların yaşamları üzerinde çok farklı bir etkisi olacaktır” sözlerini kullandı.
‘Bölgedeki dinamikleri önemli ölçüde değiştirebilir’
Türkiye ile anlaşmaya varılmadan önce sağlam bir zeminin oluşması gerektiğinin altını çizen Eva Schonveld, bu çağrının bölgedeki dinamikleri ise değiştireceğini belirtti. Eva Schonveld şöyle devam etti:
“Türk devleti hakkında öğrendiğim, onlara kesinlikle tamamen güvenilmemeli. Bu nedenle, kendilerini savunan insanların güvenliğini sağlamak için mümkün olan her şeyi yapmanın yanı sıra demokratik değişim için sahte olmayan, uygulanabilir yollar bulmak, bu konuda anlaşmaya varılmadan önce temel bir zemin oluşturmak şarttır. Bu çağrının gerçekten olumlu bir etki yaratması mümkün. İnsanların barışçıl ve demokratik bir şekilde bir arada yaşamayı başarabileceğine dair bir inanç sıçraması olarak çerçeveleyebiliriz ve başkalarına da aynısını yapmaları için ilham verebilir, bu da bölgedeki dinamikleri önemli ölçüde değiştirebilir.
Böylesine korkunç ve şiddet dolu bir ortamda bunu yapmak inanılmaz derecede zor bir şey olacak. Aynı zamanda dünya genelinde ve Orta Doğu’da mevcut durumlardan umutsuzluk duyan milyonlarca insan olduğunu düşünüyorum. Bir grubun doğru talepler, nitelikler ve ideolojik çerçeveyle barışa doğru eşi benzeri görülmemiş ve cesur bir adım atması, farklılıklarımızı ele almanın bambaşka bir yolunu oluşturmaya doğru bir hareket dinamiği yaratabilir.”
‘Kürt Özgürlük Hareketi dünya çapında bir ilham kaynağıdır’
“Kürt Özgürlük Hareketi, siyasi aktivistler arasında gerçek bir uluslararası etki yaratmıştır” diyen Eva Schonveld şöyle devam etti:
“Özellikle Jineoloji’nin çalışmaları, birçok farklı ülkede değişim yaratmaya çalışan insanlar arasında yürütülen ideolojik tartışmalar üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Onların netliği, düşünce ve deneyim derinliği, pragmatik yaklaşımı ve başkalarına değer verme, sömürünün sona ermesi için ısrar etme, birbirlerine ve dünyaya özen gösterme konusundaki derin kültürü dünya çapında bir ilham kaynağıdır.
Sorun şu ki, içinde yaşadığımız demokrasiler gerçekten demokratik değiller ve iktidara yaklaşımları nedeniyle her zaman ultra kapitalizme ve tahakküme doğru çekilecekler. Dolayısıyla, kendi yerlerimizde değişim için çalışıyor olmak çok önemli olsa da uluslararası boyut hayati önem taşıyor çünkü tek bir yerde devrimi sürdürmek inanılmaz derecede zor. Ancak gerçek anlamda uluslararası bir hareketle, ki şu anda bu hareket gelişiyor, ihtiyaç duyulan demokratik değişimi gerçekten getirmeyi umabiliriz. Bu nedenle, ulusal düzeyde ne karar alınırsa alınsın, Jineoloji’den arkadaşların, Demokratik Modernite Akademisi’nin ve yapılan diğer sosyal etkinliklerle harika çalışmalarını sürdüreceklerini umuyorum.”
Sınırların ötesi dayanışma çağrısı
“Dünyanın büyük bir bölümünde faşizme doğru ilerleyen mevcut durum bağlamında ne yapılacağını kestirmek gerçekten zor” diyen Eva Schonveld, “Fazla eğitim almamış, dikkatleri yeni teknoloji tarafından ele geçirilmiş ve manipüle edilmiş insanlar, tahakküm yoluyla liderlik etmek isteyenler için kolay bir avdır. Her şey yanlış bir yöne doğru tırmanıyormuş gibi geliyor. Ancak bu zamanlar aynı zamanda daha nazik, daha bağlantılı ve sevgi dolu bir birlikte yaşam biçimini özleyen bizlerin birbirimize ulaşmak ve alternatifler inşa etmek için yeni yollar bulmaya teşvik edildiği zamanlardır. Önümüzdeki yıllarda hepimizin sınırların ötesinde bir dayanışma, ortak amaç, bir ideoloji inşa etme ve bağlantı kurma çabalarımızı yoğunlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, ataerkillik tarafından insanlıkları tehlikeye atılmış olanlara nasıl ulaşacağımızı bulmalı ve onları; değerimizin insanca, savunmasız, açık, bağlantılı ve şefkatli olma isteğimizle ölçüldüğü bir kültüre geri getirmeliyiz” sözlerini kullandı.
Güvenli bir geçiş olmalı
Bu çağrının yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirilmesine ilişkin ise Eva Schonveld, “Eğer öyleyse, bu harika olacaktır! Kürtler pek çok alanda öncülük yapıyor, kendilerini kasıtlı olarak -ama dikkatle- silahlı güç açısından savunmasız bırakan bu adımın bölgedeki diğer halklara ilham kaynağı olması mümkün. Bu kesinlikle eşi benzeri görülmemiş bir hareket olacaktır. Bunun mümkün olduğunca çok medya incelemesi ile aleni bir şekilde yapılması gerçekten önemli olacaktır, çünkü bu, eğer dünyanın gözleri önünde yapılırsa güvenli bir geçişi daha olası hale getirmenin bir yoludur” dedi.
Haber: Melek Avcı \ JINNEWS