Asgari ücret tartışmalarında kadın emeğinin görünmez kılındığını kaydeden Evek-Sen Genel Başkanı Gülsüm Nazlıoğlu, emeğin gerçek değerinin belirlenmesi, asgari değil geçimlik ücretin sözünün edilmesi gerektiğini ifade etti
Asgari Ücret Tespit Komisyonu Aralık ayında toplanarak 2026 yılının asgari ücretini tespit edecek. 22 bin 104 lira olan asgari ücret, ekim ayı verilerinde 27 bin 970 lira olan açlık sınırının altında. Aynı şekilde eylül ayında 91 bin 109 lira olarak hesaplanan yoksulluk sınırının da çok altında. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda. Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası (Evek-Sen) Genel Başkanı Gülsüm Nazlıoğlu, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Asgari ücrete ilişkin standart bir değer, hatta lüks imajı yaratıldığını ifade eden Gülsüm Nazlıoğlu, başka bir çelişkili algının da gerçekte tek kişinin geçimi üzerinden hesaplanan asgari ücretin, sanki tüm ailenin geçim ücreti gibi düşündürülmesinde saklı olduğuna dikkat çekti.
Gülsüm Nazlıoğlu, şunları dile getirdi:
“Oysa hane halkının ihtiyacını hesaplasa başka bir rakam çıkacak. Ama biz buna karşıyız. Çünkü bu yine kadını yok sayan yere varmış olacak. İstihdam politikaları yeterli olmadığı için o asgari ücret dediğimiz şey, emekli maaşını da hane halkının geçimini de etkiliyor. Çünkü bir kişi üzerinden belirlenen asgari ücret, gerçekte 4 ya da 6 kişilik hane halkının geçimi için kullanılıyor. Onu da bir lüksmüş gibi ‘2 bin lira yükselttik’ deniyor. 10 bin lira yükseltse bile asgari ücretin kullanımı ve o geçindirdiği kitle aileyi ve özellikle biz kadınları etkiliyor. Çünkü çoğu kadın aileye bağımlı, erkeğe bağımlı. İstihdam alanı dışına itildiğimiz için o asgari ücret, kadının da geçimini ve hiçbir sosyal güvence getirmiyor. Öte yandan kaç bekar insan 24 bin lirayla ev tutup hayatını sürdürüyor. Tabii yine de bir kişi üzerinden bakılması daha doğru.”
‘Komisyon temsil açısından sorunlu’
Evek-Sen’in, güvencesiz çalışanların veya üretilen parça başı işlerin fiyatını asgari ücret üzerinden tespit edilmesi, buradan da emeklilik hakkını kazanabilmek için ‘asgari ücret’ konusunu tartıştıklarını dile getiren Gülsüm Nazlıoğlu, Asgari Ücret Komisyonu’na girebilmek için yıllarca mücadele ettiklerini kaydetti. Gülsüm Nazlıoğlu, “Tabii güvencesiz çalışanlar veya kayıtlı-kayıtsız çalışanlar toplamda temsil edilmiyor. Zaten Asgari Ücret Komisyonu’nun kendisi de sorunlu. Temsil açısından zaten çok sorunlu. Öte yandan en fazla üye sayısı olan konfederasyon muhatap alınıyor, diğerleri alınmıyor. Neye göre en büyük sendikayı, konfederasyonu baz alıyorsun?” diye sordu
Güvencesiz çalışanların asgari ücret tespitinin, parça başı iş yapanların da ürünlerinin ücretlendirmesinin yapılmadığını dile getiren Gülsüm Nazlıoğlu, “Asgari ücreti çalıştığımız saate, verdiğimiz emeğe göre hesapladığımızda bile belirlenenin üç katı, bazı işlerde dört katı çıkıyor. Buna göre ayarlasak ve fiyat versek işin kendisi gidiyor. Çünkü o kadar yoksulluk var ki belirlenen asgari ücretin çok altında çalışabiliyor” ifadelerini kullandı.
‘Geçinebilir ücret’
Sendikaların işçi sağlığı, meslek hastalıkları, ücretlendirme gibi pek çok konuda olduğu gibi asgari ücretin de işyeri odaklı hesaplandığını ifade eden Gülsüm Nazlıoğlu, şöyle konuştu:
“Bunun içinde tarım işçisi yok, ev eksenli işçi yok, gündeliğe giden ev işçisi yok. Biz yıllarca geçinilebilir ücret talep ettik. Kişi sağlığı, meslek hastalıklarını da gözeterek ücret tespit edilmesi gerekiyor. Asgari ücret diye bir şey olamaz. Ama biz bunun etrafında tartışıyoruz, tartışmak zorunda bırakılıyoruz. Sendikalar ‘asgari ücret şu olmalıdır’ diye öneriyor ama aslında asgari ücreti derinlemesine tartışan herhangi bir örgüt yok.”
‘Güvencesiz çalışmaya dair kazanılan dava gündem edilmiyor’
Asgari ücretin içeriğinin ve tartışılma biçiminin herkesin hayatını belirleyen bir yerde bulunduğunu ifade eden Gülsüm Nazlıoğlu, bu konunun en çok kadına dokunduğunu belirtti.
İktidara kim gelirse gelsin kadına ayrımcılık üzerinden politikalar geliştirdiğini kaydeden Gülsüm Nazlıoğlu, “Tamamen işyeri odaklı ve erkek yoksulluğu üzerinden, karma istatistikler üzerinden konular tartışılıyor. Kadın yoksulluğu, kadın istihdamı üzerinden ayrışan bir çalışma dahi yok. Sendikalar bunun üstüne bir politika geliştirmiyor. Hâlâ ‘işyeri havalanıyor mu, kadın tuvaleti ayrı olmalı’ tespitlerinin ötesine geçilmiyor” sözlerini kullandı.
‘Sendikaların kadın aklıyla çalışması gerekiyor’
Toplumu etkileyecek ve sorunlarıyla ilgilendirecek örgütlenme modelleri çıkarılması gerektiğini söyleyen Gülsüm Nazlıoğlu, “Gerçekten toplumsal sendikacılığın örülmesi ve sendikaların kadın aklıyla çalışması gerekiyor” diye ekledi.
Haber: Melike Aydın / JINNEWS









