15 Temmuz gecesi oynanan tek perdelik bir tiyatrodan bu yana gözaltına alınan, soruşturulan milyonlarca kişiye rağmen hala Sulh Konseyi bildirgesini yayınlayanlardan tek bir kişinin bile deşifre edilmediği; darbe mi, iç mi, dış darbe mi, darbe girişimi mi, kontrollü darbe mi, Akp-Mhp faşizminin ilanı mı, belirsizliği arasında yazılıp çizilmekte. Faşizmin ilanı olduğu faşizme karşı keşfedilen mücadele yöntemlerinden anlamak mümkündür. Bir diğer ispat da hala faşizmin ilanına inanmayanların tek adam rejimine yaptıkları her eleştirinin suç kapsamına alınması, katletme kanunları çıkarması.
Hal böyleyken faşizme karşı keşfedilen eylemlerin başında bir kadın aktivist, kongrenin eş başkanı, milletvekili, anne, Leyla Güven; aktivistliği, siyaseti, kongre eş başkanlığı yapma olanakları elinden alınmış kıpırdayamayacak hale getiren faşizme karşı sessiz sedasız, süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlamak zorunda kalmış. Leyla Sayın Öcalan şahsında uygulanmayan kanunlarla tecridin tüm toplum dinamiklerine yayılmasına karşı açlık grevine girdi. Bu direnişe destek vermek için Kürt olmak gerekmez, ölüme karşı olmak ve herkese lazım olan kanuni hakların uygulanması için demek yeterlidir.
Direnenlerin her saldırıya karşı bir keşfe çıkar gibi arayışlarını sürdürmesi muhteşemdir. Hdp İl binasında açlık grevine başlayanlar 3 kez gözaltına alındılar. Her gözaltında da açlık grevini sürdürdüler, şekerli su bile verilmedi. Serbest bırakılınca tekrar aynı yerde devam ettiler. Son gözaltları insanı insanlığından utandıran bir uygulama yapıldı. Kanunlarına göre bir siyasi partiye girmek için arama kararı gösterilir, sorumluların gözetiminde arama yapılır, gözaltına alınma kararı gösterilir, hakları yüzüne okunur. Ama garip olan NATO silahlarına sahip devlet açlık grevlerine katılanları devletlerarası istihbarat mühimmatını da kullanarak bir hırsız gibi sabahın erken saatlerinde tam Hdp Amed il binası gece görevlisinin sabah nöbet değişiminde pöh’ler paramiliter güç misali içeri girip açlık grevindeki üç kişiyi yataktan bir hırsız gibi çalıp kaçarak gözaltına aldılar. Akıbetlerini merak eden varsa ikisi ev hapsine, kadınlar ve beraberindekiler cezaevine mahkûm edildi. Evlerinde ve zindanda açlık grevini sürdürmektedirler. Tıpkı leyla gibi.
Faşizme karşı bir kadın direnişi olan sessizliğin sesi 20 Mart’ta başka akıl almaz bir gözaltı harekâtına daha tanıklık etti. 13 kadın Amed’in ofis semtindeki Sanat Sokağında sessizce durmaya başladılar. Hiç kıpırdamadılar devletin kanunlarla suç saydığı ‘devletin malı olmayan sokağa zarar vermediler, saldıran polise mukavemette bulunmadılar, tek adam rejimine bırakın hakaret etmeyi tek kelime etmediler, sloganda atmadılar, yardım yataklıkta etmediler, devlet gibi izinsiz tehlikeli madde de bulundurmadılar, izinsiz yürüyüş de yapmadılar. Sadece sessiz sedasız durdular. Pöh harekâtı önce tüm ofisi sonra da halka halka komşu mahalleleri çembere alıp kadınları gözaltına aldı.
Leyla Güven öncülüğü aynı zamanda faşizm dönemlerinde yalnız kalanların kimsesi oldu. Bu kadar muhteşemlik tek başına eylem yapan kadın yalınız kalanlar için yalnızlığı mahkûm ediyor. Ve de faşizme karşı olanların demokratik eylem keşfine çıkarıyor. Arayın bulun mutlaka bir yol vardır diyor. Faşizme karşı sessizliğin sesi olmak mümkün bana bakın, dünya alem duydu diyor, hep birlikte Newrozu kutlama dileğini hiç ihmal etmedi.