Komisyona Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi üyesi olarak katılan ve kadınların süreçten beklentilerini ve taleplerini anlatan Feride Eralp, ‘Barış için emek veren biz kadınların önünde, kadınların hayatta kalma mücadelesiyle barış mücadelesi arasında koparılamaz bir bağ kurma sorumluluğu yatıyor’ dedi
Meclis’te kurulan Komisyon’da sürece dair dinlenmeler devan ederken, geçtiğimiz günlerde ise gençler ve kadınlar dinlendi. Komisyona katılan kadın örgütlerinden Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi adına da toplantıya Ruşen Seydaoglu ve Feride Eralp katıldı.
Eleştiri ve söz söylenebilmeli
Sürece dair ve komisyona dair değerlendirmelerde bulunan Feride Eralp, komisyonun soru sormamam ve araya girilmem kararını eleştirerek değerlendirmelerine başladı. Feride Eralp, “Komisyonun bu kararı gerçek anlamda bir tartışmayı, yüzleşmeyi, barışa giden yolda belli hakikatleri ortaklaştırmayı ve bundan süzerek bir barış yasası oluşturabilmeyi imkansız kılıyor” dedi.
Toplum konuşmadan yüzleşme olmaz
Komisyonun anadil, sivil hayata katılım gibi konularda bir çerçeve çizmesi ve somut taleplerin yasalaşması konusunda bir rol alması gerektiğine dikkat çeken Feride Eralp, “Barış Anneleri’nin dinlendiği oturumda Kürtçe konuşmalarına izin verilmediği için bir tartışma çıkmıştı. O günden bugüne Meclis Başkanı’nın kendisinin Kürtçe mesaj vermesi gibi adımlar oldu. Ama bunların hiçbiri somut değil, hepsi niyet beyan düzeyinde. İkinci tartışma çıkan mesele Hizbullahçıların dinlendiği oturum. Hizbullah meselesi hem kadınlar, özellikle Kürt kadınları açısından hem de Kürt halkına karşı bir tür kontrgerilla özel savaş taktiği olarak kullanılmasından dolayı çok tarihsel ve bugüne dair tartışmalı bir meseledir. Bunun üzerinden bir gerilim elbette olacaktır. Toplum bunları hiç tartışmadan, hiç konuşmadan, hiç yüzleşmeden barışamaz” dedi.
İşlenen suçları sıraladık
Komisyonda yaptıkları sunumda sözlerinin kesilmesinin tesadüf olmadığına vurgu yapan Feride Eralp, “Üniformalıların, devletin gücünü arkasına alan kişilerin işlediği kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel taciz, istismar, tecavüz, cinsel saldırı veya bunların tehdidi gibi suçların sistematik olarak soruşturulmaması, beraatle sonuçlanması, üstünün örtülmesi, tam tersine bunu açığa çıkaran gazetecilerin vesaire susturulması pratiğine dair bir örüntüye işaret ettik. Biz orada şunu söyledik; ‘90’larda kadınlar cinsel istismara uğradı ve hala bunun hafızasıyla ve korkusuyla yaşıyorlar. Dolayısıyla da bu kadınlar karakol gördüklerinde, polis, asker, özel harekatçı gördüklerinde bir tehditle ve korkuyla yaşıyorlar.’ Bir kadının, bir kız çocuğunun üniformalı bir memur gördüğünde neden korktuğunu sorgulamadığımız sürece barış yapmış sayılmayız. O savaş, kadınların bedenleri üzerinde ve gündelik yaşamlarında, çocukların hayatlarının içinde, okula giden kız çocuklarının önünden geçtiği üniformalı memurdan korkmasında yeniden tezahür eder ve yaşanır. Bununla yüzleşmediğiniz, sürece bunun üzerine düşünmediğiniz sürece siz o toplumsal barışı nasıl sağlayacaksınız? Zaten bu dönemlerde emniyet bürokrasisi içinde görev yapmış, dolayısıyla söz konusu suçları işleyen memurların amiri pozisyonunda olmuş kişiler o komisyonda milletvekili olarak da oturuyorlar. Yüzleşmeme dediğimiz şey, kimi suçların faillerinin barış süreçlerinde de çok önemli kararları veren makamlarda oturmalarına sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
Geleceğin inşası için çalışmamız lazım
Kadınların şiddet, yoksulluk, kadın cinayetleri gibi saldırılar karşısında “hayatta kalma” mücadelesi vermek zorunda kaldığını dile getiren Feride Eralp, “Savaş politikalarının pekiştirdiği hem erkeklik hem de devletin bekası altında kadınların ezilmesi, kadınların güvenliğinin her zaman devletin bekasının gerisinde kalması meselesinde tetikleyicilerinden. Dolayısıyla barış için emek veren biz kadınların önünde, kadınların hayatta kalma mücadelesiyle barış mücadelesi arasında koparılamaz bir bağ kurma sorumluluğu yatıyor. Kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamlarının, eşitliğinin, hayatta kalışlarının, güvenliğinin önceliklendirildiği ve devletin beka söylemi altında en geri plana atılmadığı bir geleceğin inşası için birlikte mücadele etmemiz gerekiyor” diye belirtti.
Talepleri sıraladık
Devletin öncelikli olarak atması gereken adımlar için siyasi bir irade göstermesinin yeterli olacağını vurgulayan Feride Eralp, tutsakların bırakılması, kayyumların çekilmesi, tutuklu olan belediye başkanlarının serbest bırakılması, yerel iradeye, yerel yönetimlere bu müdahale halinin son bulması gibi birçok talebi ilettiklerini belirtti. Feride Eralp, “Müzakereler sürdürülürken komisyonda temsil edilen Meclis’teki diğer partilerin, sivil toplumun, kadın örgütlerinin, gazetecilerin de devletle müzakereyi yürüten aktör olan Abdullah Öcalan ile görüşmesinin önü açılmalı” dedi.
Haber: Yeşim Tükel / MA









