Kanada Başbakanı Mark Carney, Eylül ayında Filistin’i devlet olarak tanıyabileceklerini açıkladı. Kanada, Fransa ve İngiltere’nin ardından son bir haftada bu yönde bir açıklama yapan üçüncü G-7 ülkesi oldu.
Carney’den bir gün önce de İngiltere Başbakanı Keir Starmer, koşullara bağlı olarak Eylül’de Filistin’i tanıyacağını açıklamıştı. Fakat İngiltere’nin koşulları Filistin Ulusal Yönetimi’ne değil, İsrail hükümetine bağlıydı. Bundan birkaç gün önce de Fransa Eylül’de Filistin’i devlet olarak tanıyacağını duyurmuştu.
Yaklaşık bir yıl önce, İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya ve Ermenistan Filistin’i tanıyan ülkeler listesine dahil olmuştu. Böylece Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülke arasında Filistin’i devlet olarak tanıyanların sayısı Fransa’nın da katılımıyla 149; İngiltere ve Kanada da katılırsa 151 olacak.
Bugün, Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 193 ülkeden 148’i Filistin’i devlet olarak tanıyor. Bunların arasında BM’deki 22 üyeli Arap Grubu, 57 ülkeli İslam İşbirliği Teşkilatı ve 120 üyeli Bağlantısızlar Hareketi de bulunuyor. Türkiye, 15 Kasım 1988’de sürgünde ilan edilen Filistin Devleti’ni ilk gün tanıyan ülkeler arasında.
Kırkın üzerinde ülke ise Filistin’i devlet olarak tanımıyor. Bunlar arasında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya, Hollanda, İtalya, Portekiz, Finlandiya, Danimarka, İsviçre, Belçika, Yunanistan, Japonya, Güney Kore, Myanmar, Eritre, Tayvan, Yeni Zelanda, Panama, Kamerun gibi ülkeler var. Filistin’i bir devlet olarak tanımayan ülkeler, bu tutumlarını genellikle “İsrail’le müzakere sonucu varılmış bir anlaşmanın olmamasıyla” açıklıyor.
Filistin, 2011 yılında BM’ye tam üye olmak için başvuru yaptı. Ancak bu başvuru BM Güvenlik Konseyi’nde gerekli desteği alamayarak oylamaya sunulmadı. 2012’de ise BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada Filistin Yönetimi’nin üye olmayan gözlemci devlet statüsü başvurusu kabul edildi.
Bu statü, Filistin’e Genel Kurul’daki tartışmalara katılma hakkı tanıyor. Ancak Filistin Yönetimi’nin oy hakkı bulunmuyor. 2012’de hem Batı Şeria hem de Gazze Şeridi’nde memnuniyetle karşılanan bu kararla, Filistinlilerin diğer uluslararası örgütlere katılmasının da önü açıldı. Bunlar arasında Uluslararası Ceza Mahkemesi de var.
Yine de -başka konularda olduğu gibi- Birleşmiş Milletler’de veto hakkı olan beş ülkenin (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) katılmadığı Filistin hakkındaki bir taslağın genel kurulda kabul edilmesinin hiçbir manası yok. Yani karar, ezici çoğunlukla alınsa bile kabul edilmemiş sayılıyor.
Bu yönden başka devletlerin değil ama Fransa ve İngiltere’nin Filistin’i devlet olarak tanıması önemli; ancak yine sadece ABD’nin bile bu kararları veto etmesi sayesinde bu kararlar BM’den geçirilemeyecek. Dahası Fransa, İngiltere ve hatta Kanada, ABD Başkanı Donald Trump ile başta yeni gümrük anlaşmaları olmak üzere yaşadıkları pek çok sorun karşısında Filistin üzerinden ABD’ye mesaj vermeye çalışıyorlar. Yoksa Filistin hakkında samimi bir gayretleri söz konusu değil.
Sahi bu arada, Filistin diye bir devlet var mı? Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, orada 16 yıldır seçilmediği halde oturuyor. Dahası Mahmut Abbas, değil yurtdışına, Filistin’in mevcut başkenti sayılan Ramallah’tan bir başka yere gidebilmesi, İsrail devletinin lütfuna bağlı. Zaten Filistin’de toprak bütünlüğü falan kalmamış durumda. Filistin toprakları, her tarafına kurtlar girmiş kaşar peynirine döndü. Gazze’de ise neredeyse taş üstünde taş kalmadı…
Şimdi Batı dünyasının kimi liderleri sıraya girmiş, Filistin devletini tanıyacaklarmış.
Hayırlı olsun!..