Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nda yer alan isimlerle görüşen gazeteci Frederike Geerdink, atılan adımla devlete ‘bir şey yapın’ çağrısı yapıldığını belirterek, ‘Silahlar yakıldı ama mücadele bitmedi’ dedi
Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun 11 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kenti kırsalındaki Şikefta Casenê’de silahlarını imha ettiği töreni takip eden gazetecilerden Frederike Geerdink, gözlemlerini anlattı.
Frederike Geerdink, yapılan törenin önemli bir adım olduğunu ve bu durumun katılımcıları duygulandırdığını kaydetti. Frederike Geerdink, “Böyle bir adım için duyulan minnettarlık vardı. Ama aynı zamanda inkarcı politikaların yol açtığı acılar vardı. Bu da gözyaşlarına neden oldu. Gördüğüm hiçbir görüntüde bunlar yer almıyor. O duygusallığın ne kadar derin olduğunu anlayabilmek için orada olmalıydınız. Bu beni çok etkiledi. Bu adımın ne kadar derin ve anlamlı olduğunu daha iyi anlamamı sağladı” diye konuştu.
Silah bırakanlar: Mücadele bitmedi
Frederike Geerdink, törenin ardından Besê Hozat, Behzat Çarçel, Tekoşin Ozan ve Tekin Muş ile görüştüğünü aktardı. Frederike Geerdink, Besê Hozat’a “Devletten ne bekliyorsunuz?” diye sorduğunda “Hiçbir şey beklemiyoruz” yanıtı aldığını belirtti. Frederike Geerdink, “Başta bu cümleyi anlayamadım. Ama sonra anladım ki bu adım herhangi bir beklentiyle atılmadı. PKK, silahlı mücadeleyi bitirme kararını koşulsuz bir biçimde aldı. Ne olursa olsun geri dönmeyeceklerini söylediler. Bese Hozat açıkça ‘PKK feshedildi’ dedi. Onlar, ‘50 yıllık mücadelenin ardından artık Kürtlerin inkâr edilemediği bir noktaya ulaşıldı. Kürtlerin varlığı artık inkar edilemez. Öncesine geri dönülemez. Bu yüzden bu adımı şimdi atabiliyoruz. Hükümetten bir şey beklemiyoruz, çünkü bu adımın geri dönüşü yok. Bu adım, devlete baskı oluşturmak için de sembolik bir adımdı. Hadi artık bir şey yapın çağrısıydı’ dediler” şeklinde konuştu.
Şu anda süreç o aşamada değil
Yaptığı görüşmede “öz savunma”nın da gündeme geldiğini belirten Frederike Geerdink, “Kürt hareketinin ideolojisinde öz savunma hakkı temel bir ilkedir. Cevapları açıktı: Elbette, öz savunma hakkı vazgeçilmezdir. Eğer dağlardaki savaş devam ederse, Türkiye askeri çözümde ısrar ederse, PKK ya da Apocu silahlı hareket kendini savunacaktır. Bu mücadele, onlara yönelik şiddet sürdükçe sürecektir. Bu öz savunma hakkının, ileride Kürt sorununun demokratik çözümüne nasıl entegre edileceği ise henüz net değil. Şu anda süreç o aşamada değil” diye kaydetti.
Mücadele sürüyor
“Silahlar yakıldı ama mücadele bitmedi” diyen Frederike Geerdink, “İstanbul’da Kürtçe şarkı söyleyen gençler polis şiddetine uğruyor. CHP’li belediye başkanları tutuklanıyor. Devlet çözümle ilgileniyor gibi görünmüyor. Ama yine de umut var. PKK’nin bu sembolik adımı, devlet içindeki demokrasi yanlısı kesimlerin elini güçlendirebilir. Bu, mücadeleyle mümkün olabilir. Kürdistan’da öğrendiğim bir şey var; umut, mücadelede. Bu bir slogan gibi görünse de yıllar içinde ne kadar derin bir anlamı olduğunu kavradım. Mücadele sürüyor ve bu bile başlı başına bir umut” dedi.
Medya tarafından yeterince görünmüyor
Frederike Geerdink, şunları söyledi: “PKK entelektüel ve bütün dünyaya hitap eden bir hareket. Bu nedenle ideolojisinin anlaşılması zaman zaman zor olabiliyor. ‘Silahlar yakıldı ama sorunlarımız hala çözülmedi’ diye düşünenler olabilir. O yüzden hareketin ne yaptığını halka anlatma sorumluluğu da var. DEM Parti ülke genelinde halkla buluşmalar düzenliyor, her şeyi açıklıyor. Ama bu medya tarafından yeterince görünmüyor. Umarım yabancı gazeteciler de bu toplantılara katılır ve ‘DEM Parti planlarını halka nasıl anlatıyor’ diye haber yapar. Sahada çok şey oluyor ama batıdaki ana akım medyada bununla ilgili neredeyse hiçbir şey görmüyoruz. Bu büyük bir kayıp.”
Frederike Geerdink, devletin süreci anlatma sorumluluğunun olduğuna işaret ederek, “Bu sadece DEM Parti ya da Kürt hareketinin halka anlatması gereken bir şey değil, devlet de anlatmalı. Çünkü Türk halkı 100 yıldır faşizmle manipüle edildi. Ne olup bittiğini açıklamak gerek” diye kaydetti.
Kadınların rolü bu meselenin tam kalbinde
Süreçte kadınların rolüne de değinen Frederike Geerdink, “Kadınların rolü bu meselenin tam kalbinde yer alıyor. Çünkü Kürt hareketinin verdiği mücadele esasen ataerkil zihniyete, ulus devlet zihniyetine, faşizme ve kapitalizme karşı. Bence bu yüzden kadınlar harekete çekiliyor. Çünkü kadınlar için ayağa kalkıyor. Silahları yakan grubun içinde de birçok kadın vardı. Batı medyası da bana bu konuyu soruyor: ‘Neden bu kadar çok kadın var?’ diye. Açıklıyorum, ama çoğu zaman ‘Ne?’ diye şaşırıyorlar. Kürt hareketinin ne yaptığı hakkında yeterince bilgi yok” dedi.
Haber: Hîvda Çelebi / MA