Sarı basın kartına ilişkin son yayımlanan genelgeye tepki gösteren TGS Başkanı Gökhan Durmuş, genelgeyi basın tarihindeki en kötü yönetmelik olarak tanımlayarak, ”Gazeteciliğin ölçütü cepte taşınan bir kart değildir” dedi.
Basın kartlarına ilişkin usul ve esaslar 14 Aralık Çarşamba günü Resmi Gazete’de yayımlandı. Kartın verileceği kişilerde aranan şartlar ve iptal edileceği hallerin belirtildiği kararla, iptaller kolaylaştırılırken, gerekçe olarak da basın çalışanlarının hakkında açılan soruşturmalar ya da ”Terörle Mücadele Kanunu (TMK)” kapsamında alınan cezalar gösteriliyor.
Yeni düzenlemeye ilişkin Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
‘Basın tarihindeki en kötü yönetmelik’
Bugüne dek sarı basın kartına dair 15’inci kez değişiklik yapıldığını hatırlatan Durmuş, son değişikliğin basın tarihindeki en kötü yönetmeliğin olduğunu kaydetti. Daha önce de dönem dönem değişikliklerin yapıldığını dile getiren Durmuş, ”Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra yaklaşık 6 aydır bu yönetmelikte yapılacak değişikliği bekliyorduk. İsim değişiklikleri olmasını temenni ediyorduk. Ama süre uzayınca bunun böyle olmayacağını beklemeye başladık. Açıklanan son haliyle gördük ki gazetecilerin, gazetecilik yapmaması üzerine kurulmuş bir yönetmelik söz konusu. Bütün sistemi kartı vermemek üzerine kurmuşlar” dedi.
Güvenlik soruşturmalarından dolayı üyelerinin veya üyesi olmayan birçok gazetecinin sarı basın kartlarının iptal olduğunu belirten Durmuş, şöyle devam etti: ”Değişiklikte, olumlu olarak gördüğümüz hiçbir uygulama söz konusu değil. Bu yönetmelikte iki temel konu var. Birinde, basın kartı komisyonundaki sayı 15’ten 9’a düşürüldü. Burada meslek örgütleri temsilcilerinin katılım oranı 6’dan 3’e düşürüldü. Şimdi sadece bir Türkiye genelinde örgütleme yapan cemiyet, bir sendika ve bir de bölgesel cemiyetlerden bir kişi komisyona katılabilecek. Yani; görevi sadece sekretarya olan İletişim Başkanlığı karar mekanizmasını eline almış oldu. Komisyonun işi, sadece gazetecilerin başvurularını alıp incelemekti. Ama şimdiki sistemde gazeteci sorumluluklarını yerine getirse dahi geri çevrilme durumu var. İkinci büyük tehlike de daha önce sadece bakanlıkların basın müşavirleri sarı basın kartı alabiliyordu. Bu yönetmelikte, bakanlık uygun gördüğü her personele sarı basın kartı verebilir. Bunun bir sınırlaması ve ölçüsü yok. Avantajı ve getirisi büyük şehirlerde ücretsiz ulaşım, yıpranma payı ve benzeri şeylerdir.”
Yönetmelikte muğlaklıkların olduğunu kaydeden Durmuş, ”Önceki yönetmelikte gazetecilerin yıpranma payı alabilmeleri için basın kartını taşıma zorunluluğu vardı. Şu an farklı olarak bakanlık çalışanlarının basın kartı var; ama basın sigortası yatmıyor. Bu çalışan yıpranma payı alacak mı, almayacak mı bu ayrı bir çelişkidir” dedi.
Keyfi uygulama
Geçmişte, TMK kapsamında 5 yıl hüküm giymiş gazetecilerin basın kartı alamadıklarını hatırlatan Durmuş, şimdiyse bu kavramın genişletilerek daha da zorlaştığını söyledi. Durmuş, şunları dile getirdi: ”Suçu, suçluyu övme, terörle mücadele, casusluk, devlet sırrını açık etmek gibi konularını ve bu gerekçelerden ceza almamış olma koşulunu eklediler. Şu an Türkiye cezaevlerinde 144 gazeteci bulunuyor. Hepsinin basın kartı iptal edilmiş durumda. Dışarıdan yargılanan yüzlerce gazeteci var. Bu tek başına muhalefet yargılanıyor anlamına gelmiyor. Herhangi bir haberden dahi dava açılsa basın kartı alamayacaksınız ya da kartınız iptal edilecek. Bu sistemi, sadece gazetecilerin sınırlarını çizmek diye tarif edemeyiz. Özetle; istediğine kartı vereceği istediğine vermeyeceği bir şey diyebiliriz.”
‘Gazeteciliğin ölçütü cepteki kart değildir’
Türkiye’de bulunan 40 bin gazeteciden sadece 15 bin kişinin sarı basın kartını taşıdığı bilgisini de veren Durmuş, ”Bu 15 bin kişinin dışında kalanlar gazeteci değildir mi diyeceğiz? Türkiye’de gazetecilik hiçbir iktidar tarafından sevilmeyen bir meslek grubudur, çünkü gazetecinin görevi kamu yararıdır. Siyasetçilerin yararları değildir. AKP, iktidara geldiğinden beri gazetecilere yönelik daha baskın bir politika izleniyor. Gazetecilik cepte taşınan bir kart değildir. Bunu tercihen taşımayan, öteleyen arkadaşlarımız var. Taşımak zorunluluğu diye bir kural yok. Gazeteciliğin ölçütü bu değildir. Önümüzdeki süreç kamu yararını gözeten gazetecilerin kartlarının iptal edileceği bir süreçtir” diye konuştu.
‘Girişimlerde bulunacağız’
Sarı basın kartı uygulamasının sadece Türkiye’de olduğunu belirten Durmuş, ”Türkiye şartlarında iletişim fakültesinden mezun olsanız dahi 9 ay bekleyerek komisyonun vereceği cevabı beklemek zorundasınız. Avrupa ülkelerinde basın kartını sendikalar veriyor. Türkiye’de de bu uygulamanın olması gerekiyor. Gazetecinin, gazeteci olduğuna sendikası karar verir. Biz yine de sendika olarak bu uygulamanın iptali için girişimlerde bulunacağız. Sonrasında basın meslek örgütleriyle beraber yapacağımız önerilerimiz olacak” dedi.