Virüs salgını hızla yayılırken Sağlık Bakanı 32 bin yeni sağlıkçının göreve başlayacağını belirtti. Sağlıkçılara duyulan ciddi ihtiyaç akıllara 3 yıl önce çıkarılan KHK’ler ile işlerinden edilen binlerce sağlıkçıya ne olacağı sorusunu da beraberinde getirdi
Reyhan Hacıoğlu
Çin’in Wuhan kentinde Aralık ayında görülen ve şuan itibariyle 130 ülkeyi aşan bir yaygınlığa ulaşan koronavirüs ya da yeni tip olan covid-19 için henüz bir aşı geliştirilemezken, çalışmalar devam ediyor. Birçok ülkenin sağlık sistemi yetersiz kalırken, Dünya Sağlık Örgütü de (WHO) yaptığı açıklamalar ile durumun ciddiyetine dikkat çekiyor.
Çin başta olmak üzere birçok ülkede sağlıkçılar seferber olurken, bir yandan ise kendi güvenliklerini almak zorunda kalıyorlar. İran’a uygulanan ambargo ve yetersiz kalan malzemeler yüzünden birçok sağlıkçı hayatını kaybetti. İtalya ve bazı ülkelerde sağlıkçılar da efekte olurken, Türkiye’de de durum farklı değil. Bir yandan yetersiz malzeme ile sağlıkçılar her gün risk altında. Sağlıkçı eksikliği de mevcutken bir yandan ise 2016’da ilan edilen OHAL ile çıkarılan KHK’ler ile işlerinden edilmiş binlerce sağlıkçı var.
Binlerce ihraç
Kimi katıldığı bir basın açıklamasından, kimi barış istediği için, kimi birçok gerekçe üretilerek işlerinden edilen binlerce sağlıkçı hem mağduriyetlerinin giderilmesini hem de bu süreçte yer alarak topluma hizmet etmek istiyor. Gazetemize konuşan sağlıkçılar da KHK ile yaratılan hukuksuzluğun giderilmesini istiyor.
İki defa atandı ama…
Güvenlik Soruşturmasından “geçemeyen” sağlıkçılardan biri de iki defa atanması yapılmasına rağmen görevlendirilmeyen ebe hemşire İlknur Ayik. “Ben Güvenlik soruşturmasından geçmedim, iki defa atamam yapıldı. Ama görevlendirmem yapılmadı. Gerekçe ise üniversite döneminde yaptığımız basın açıklamaları ya da benzeri yasal etkinliklere katılmak” diyen Ayik, sağlıkçı ihtiyacının olduğu şu gönlerde işlerine iade edilmeleri gerektiğini belirtiyor.
Sözlerine şöyle devam eden Ayik, “Şuan büyük bir sağlıkçı eksikliği var ve insanlar çok mağdur. Çalışanlar özellikle mağdur ve biz ihraç olanlar ya da güvenlik soruşturmasına maruz kalanlar olarak işe başlamamız gerekiyor. İnsanlara yardım etmemiz lazım” diyerek devamında yaşadığı süreci anlattı: “Ben davamı da kazandım bölge mahkemesinde. İki aydır da keyfi olarak bekletiliyoruz. Benim gibi bir sürü arkadaş var. Bana iki atama iki tebligat gönderildi. Nerdeyse 3 yıl oldu ilk atamam ve mahkemeden de kazandım ama görevlendirilmedim hala. Karar gerekçemiz yazılmıyor.”
‘Geri döneceğimi düşündüm’
Üç yıl içinde herhangi bir iş bulamadığını belirten Ayik, hakkında herhangi bir işlem ve dava olmadığı için kısa sürede atanacağını düşündüğünü ancak süreç ilerledikçe yaşadığı karamsarlığı dile getirdi. Ayik, ilk sene formasyon aldığını ancak 7’inci ayın sonunda ilk tebligatı aldığını belirtti. Diyarbakır’da bir süre beklediğini ancak hayatını idame ettirmek için İstanbul’a ailesinin yanına taşındığını belirten Ayik devamını ise şöyle anlatıyor: “Hep döneceğimi düşündüm. Mahkemem ret verdi. Sonra Ankara’ya gittim gerekçe için. ‘Gizli Zarf’ muhabbetti var, istihbarı bilgiler olan. Halay çekme, seçim çalışmalarına katılma, basın açılamalarına katılma, erbane kursuna katılma her biri bir gerekçe olmuş. Ama sağlık koşullarım başladı ve güvenlik soruşturması olduğu için iş bulamadım.”
‘Göreve çağrılmalıyız’
Yaşadıkları yetmezmiş gibi birçok arkadaşının birçok dosya masrafı yüzünden dava bile açmadığını dile getiren Ayik, “Benim gibi olmayan bir sürü arkadaşım var, ama tekrardan mahkeme masrafı olmasın diye dava bile açmıyorlar. Benim bir davam şuan AYM’de. Ama arkadaşlarım tekrardan bu mağduriyeti yaşıyorlar. Benim gibi iki tane açan arkadaşlar da 31 Aralık’ta AYM ‘Güvenlik Soruşturması yapılamaz’ dedi. Biz bundan dolayı kazandık. Ama tekrardan şuan başlatmıyorlar” dedi. Gerekçe olarak “‘Bizde çok fazla dosya var yetiştiremiyoruz. Üç ay -dört ay sürebilir’ ” denildiğini belirten Ayik son olarak “Bu yaşanan süreçte sağlıkçıya bu kadar ihtiyaç varken, hepimizin göreve çağrılması gerekiyor” dedi.
Hakkında tek dava bile yokken…
Bir diğer KHK’li ise 29 Ekim 2016’da çıkarılan 675 Sayılı KHK ile ihraç edilen Doktor Onur Erden. İhraca gerekçe olarak kendisine hiçbir şey sunulmadan ihraç edilen Erden’e aradan geçen üç yılda ne bir dava açıldı ne de bir savunması alındı. İlk süreçte dava açtıklarını belirten Erden, “İlk başta biz davaları açtık. Bu hukuksuzluğun kabul edilemeyeceğini belirttik. Sonra hükümet OHAL Komisyonu’nu kurdu. Bu kurum hala çalışıyor. Normalde 2019’da bitmesi lazımdı görevi ama uzatıldı. Şuan epey bir sağlıkçı da hala kararı bekliyor” diyerek yaşadıklarını anlattı.
‘Hayatlar alt üst oldu’
Güvenlik Soruşturmalarına da değinen Erden meslektaşlarının yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Güvenlik soruşturmaları var. Çok büyük bir garabet ve insanların hayatını alt üst eden bir uygulama. Başlarda çok daha kötüydü. İnsanlar mezun oluyor. Eskiden hekimler bir nebze daha şanslıydı diğer mesleklere göre, atama alır ve giderdi mecburi hizmet yapacağı yere. Fakat bu Güvenlik Soruşturmaları başladığında ilk yıllarda bir yılı aşkın süre bekletilen arkadaşlarımız oldu. ”
‘Önlem alınmadı’
Bir sağlıkçı olarak yaşanan virüs salgınına da değinen Erden, ciddi bir önlem eksikliği olduğunu belirterek şunları söyledi: “Zamanında ciddi bir biçimde önlemlerin alınmaması, umreden gelen vatandaşların sıkı bir karantinaya alınmaması, o ilk cumanın iptal edilmemesi ve sosyal mesafenin gerektiği biçimde uygulanamaması salgının etkili bir biçimde kontrol altına alınamamasında etkili. Çünkü bir yandan üretimi devam ettirme ısrarı var, böyle devam ederken bu hastalığın yayılmasına siz kapı açmış oluyorsunuz. Ücretli izinle insanları güvenceye alarak ve yaygın bir şekilde test yapıp pozitif çıkanları negatif çıkanlardan ayrı tutacak şekilde sıkı bir karantinayla bu kontrol altına alınabilirdi. Güney Kore, Sinagpur gibi örnekler var. Bu uygulamalar alınmadı. Ama önlemleri zamanında almayıp İtalya ve Fransa’nın durumu ise şuan gözler önünde.”
‘KHK’ler iptal edilmeli’
Şuan görevde olan sağlıkçıların yaşadıklarına da değinen Erden, “Acillerde, yoğun bakımlarda, bu pandemi hastaneleri diye tanımlanan hastanelerde çalışan arkadaşlarımızın birçoğu, tabip odaları da açıkça dile getiriyor. Yeterli kişisel koruyucu donanım yani maske, gözlük ya da koruyucu önlük yok diye. Birçok sağlık emekçisinin bu süreçte enfekte olmaya başladığını da biliyoruz” diye konuştu. Sürecin iki şekilde yürümesi gerektiğini vurgulayan Erden, bir taraftan toplum sağlının korunması gerektiğin belirtirken bir yandan da sağlık çalışanlarının güvenliğinin alınmasının önemini vurguladı. Erden sözlerine şöyle devam etti: “Bu süreçte OHAL ile birlikte getirilen KHK garabeti ve bunun getirisi olan güvenlik soruşturmaları şuan uygulanmamalı. Var olan, uygulanmış olan hukuksuzlukların iptal edilmesi ve sağlıkçıların geri kamuya iade edilmesi gerekir. Yani KHK’ler iptal edilmeli ve kamu hizmetinden uzaklaştırılmış tüm emekçiler yeniden görevlerine iade edilmeliler. Ve özellikle de sağlık emekçileri güvenli bir sağlık ortamında bu salgına karşı mücadele içinde olmalıdır.”
‘Soruşturmalar sürüyor’
Ancak bütün bunlara rağmen AKP-MHP hükümetinin sağlıkçıların kamu hizmetine iade edilmesi yerine hala soruşturmaya maruz bıraktığını belirten Erden, daha geçen hafta atanan iki pratisyen hekim arkadaşlarının bu soruşturmaya tabi tutulduğunu ve görevlerine başlatılmadığını belirtti. Yaşananların tamamen siyasi kaygıdan kaynaklandığını belirten Erden, “Bu tamamen siyasi kaygılarla hem halkın sağlını hem de sağlık emekçilerinin sağlığını hiçe saymaktır” dedi. Kamudan ihraç edildiği için şuan özel sektörde çalışan Erden, “Ama özellikle Güvenlik Soruşturmasına maruz bırakılanlar 450 gün boyunca herhangi bir sağlık kuruluşunda yer alamıyorlar. Hem hayatlarını idame ettirmelerinin önü kapatılıyor hem de sağlık emekçisi eksiğinin yoğun olduğu bu süreçte toplum sağlığı tehdit altında bırakılıyor.” dedi.
500 kişiye bir doktor
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın soru önergesine verdiği cevapta, 1 Ocak 2020 itibarıyla Türkiye’de toplam doktor sayısının 164 bin 594, toplam hemşire sayısının ise 198 bin 465 olduğunu belirtti. Buna göre Türkiye’de bir doktor başına düşen hasta sayısı 498 bin iken, hemşire başına düşen hasta sayısı ise 431 bin.
20 bin ihraç
Salgınla birlikte KHK ile ihraç edilen sağlıkçılar tekrar gündeme gelirken, MA’ya konuşan HDP’li Habip Eksik, 20 bine yakın sağlık emekçisinin KHK ile ihraç edildiğini belirtti ve sağlıkçılar hakkında açılan dosyaların 80’inin ise takipsizlik ile sonuçlandığını belirtti. Eksik, buna rağmen sağlık emekçilerinin işe iade edilmediğini belirtti. CHP’li Ali Şeker ise atanamayan sağlıkçıların durumuna dikkat çekerek, 620 bin sağlıkçının atamasının beklediğini söyledi. Şeker, “Genç sağlıkçılara en çok ihtiyacımız olduğu dönemdeyiz çünkü sağlıkçılar, özellikle genç sağlıkçılar bu hastalıkla mücadele etme konusunda daha şanslılar. Bu sürece, bu 620 bin atanamayan sağlıkçının önemli bir kısmının katılması, avantajlı durumlarından dolayı daha hızlı, daha güçlü bir mücadele etmemize olanak sağlayacak” dedi.
32 bin yeni sağlıkçı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, virüs ile ilgili dün akşam verdiği bilgelerin ardından 32 bin yeni sağlıkçının görev alacağını belirtti. Bu görev alacakların KHK’liler ve Güvenlik Soruşturmasına maruz bırakılanlar mı yeni atanacaklar mı olacakları açıklanmazken, virüs ile ilgili çalışmaları bulunan ve ihraç edilen Doç. Mustafa Ulaşlı’nın göreve alınıp alınmayacağı ile ilgili gazetecilerin sorusuna ise, “dediğiniz kişi” de dâhil bu konuda çalışması bulunan herkes katı sunabilir demekle yetindi.