‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ diyen Barış Akademisyenleri,yargılandıkları davalardan bir bir beraat ediyor. KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Hakan Koçak, ‘Beraat olmasaydı da işe iade edilmemiz konusunda ısrarımız sürecekti’ dedi
Akademisyenlerin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için ihraç edilen ve haklarında “örgüt propagandası” suçlamasıyla açılan davalarda bir bir beraat kararı geliyor. Anayasa Mahkemesi (AYM) 26 Temmuz’da aldığı hak ihlali kararıyla akademisyenler hakkında iddia edilen suçun ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmetti. AYM’nin hak ihlali kararının ardından akademisyenlerin haklarında açılan davalar beraatla sonuçlanmaya başlandı. Barış Akademisyenleri, yaşadıkları hukuksuzluğun son bulmasını ve haklarının iade edilmesini istiyor.
Haklar iade edilsin Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen Doç. Dr. Hakan Koçak, görevlerinden ihraç edildikten sonra Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyon’una gittiklerini anımsatarak, davanın devam ettiği gerekçesiyle komisyondan cevap alamadıklarını söyledi. AYM’nin kararından sonra yerel mahkemelerin akademisyenler hakkında beraat kararını verdiğine dikkati çeken Koçak, “Beraat olmasaydı da işe iade edilmemiz konusunda ısrarımız sürecekti” dedi. İhraç edilen akademisyenlerin işlerine geri dönecekler mi, dönmeyecekler mi tartışmalarının önlerindeki süreçte belli olabileceğini dile getiren Koçak, işlerine geri dönme kararı alındığında da mevcut mevzuata göre kendi okullarının dışında görev yapabileceklerini aktardı. Koçak, “Biz bu mevzuata karşıyız. Bizim nihai talebimiz pasaportlarımızın verilmesi, kendi okullarımıza ve kürsülerimize geri dönmemizdir. Ve bu sürecin bir an önce tanzim edilmesidir” diye belirtti.
‘Şiddet sorunu çözmez’
Ocak 2016’da barış bildirgesi metni ortaya çıktığından bu yana haklılıklarının birçok defa kanıtladığını vurgulayan Koçak, “Metinin ana teması aslında yıllardır çözülmeyen Kürt sorunu ile ilgiliydi. Kürt sorununa Cumhuriyetin değişik dönemlerinde şiddet yoluyla çözümler arandı. Ve hiçbir zaman şiddet yoluyla çözüm bulunmadı. Bizim imza attığımız metin, şiddette karşı demokratik çözüm çabasıydı” diye konuştu.
‘Hakikat neden tartışılmadı?’
Kürt sorununda şiddet yolunun tercih edilmesinin ancak yeni çözümsüzlükleri doğuracağını ifade eden Koçak, “Bunun en büyük kanıtı son kayyum atamalarıdır” dedi. Metinin içeriğinden yani ana temasından çok sözcüklerin tartışıldığı ve bunun çok yanlış olduğunu sözlerine ekleyen Koçak, şöyle devam etti: “Ama şu tartışılmadı; hakikat ne? Nihai olarak o metinde bir hakikat vardı. Çok ağır yaşam hakkı ihlalleri oldu. İçinde kadınların, çocukların, sivillerin olduğu çok sayıda insan öldü. Örneğin; Taybet Ana’nın ve buzdolabında cenazesi bekletilen Cemile’nin birçok sivil insanlarımızın neden öldüğü, nasıl öldüğü sorgulama ihtiyacı duyulmadı. Peki bu hakikati neden Türkiye kamuoyu halen tartışmıyor? Benim kişisel olarak en çok üzüldüğüm durum bu. Hatta bir adım daha öne götürelim bizim adlarımız çok öne çıktı. Bir zaman sonra bizler de bir mağdurlar kümesi olarak çok tartışıldık. Bunlar sorgulanmalı ve tartışılmalıyken metindeki o sözcük olmalı mıydı, olmamalıydı tarzında tartışma daha çok sorgulandı.”
‘Yaşam hakkı ihlal edildi’
“Benim için önemli olan hakikat” diyen Koçak, “Bu yaşam hak ihlalleri olmamalıydı. Neden ve niye oldu? Bu olanların sorgulanmasını yapacak mıyız? Çünkü bu sorgulamaları yapmazsak yarın yine benzer durumlar olacak. Zaten o düzeyde olmasa da benzer durumlar oluyor. Bu nokta da ilkeli bir tutum alınması gerekir” dedi
Naci Kaya/İstanbul-MA