İmralı Heyeti üyesi olan siyasetçi Hatip Dicle, Öcalan’la gerçekleşen avukat görüşmesini değerlendirdi. Dicle, görüşmenin direniş sonucu gerçekleştiğini ve tecridin kalktığı anlamına gelmediğini söyledi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın göndermiş olduğu mektupta 2013’teki çizgisini koruduğunu ifade eden Hatip Dicle, “Öcalan Ortadoğu ve Suriye için radikal yerel demokrasi önerisi yapıyor” dedi. Görüşmenin bir direniş sonucu gerçekleştiğini vurgulayan Dicle, “Son zamanlarda iki görüşme oldu. Bundan önce Mehmet Öcalan bir görüşme gerçekleştirmişti.İki görüşmede de açlık grevlerinin büyük bir etkisi var. 2 Mayıs’ta yapılan görüşme sıradan bir görüştürme değildir. Direnişlerin sonucudur” dedi.
‘Dolaylı görüşme’ Öcalan’ın gönderdiği mektubunda ilk olarak Rojava’ya dikkat çektiğini ifade eden Dicle, Öcalan’ın oradaki mücadeleye vurgu yaptığını söyledi. ABD’nin Suriye temsilcisi James Jeffrey’nin Türkiye ile Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimi arasında bir arabuluculuk çalışmasını başlattığını dile getiren Dicle, “Bu konuda görüşmeler vardır. Hatta bazı basın organları bu talebin Türkiye’den geldiğini ima etmektedir. Bazı basın organlarında çok iddialı yazılar çıkıyor. Örneğin bir gazeteci işte 10 Mayıs Çarşamba günü MİT müsteşarının tekrar Sayın Öcalan ile görüştüğünü söylüyor. Yani böyle Rojava ile ilgili sanıyorum bu arabuluculuk görüşmeleri çerçevesinde bir görüşme süreci dolaylı yoldan var. Zaten Salih Müslim de daha önceleri dolaylı görüşmelerin olduğunu yalanlamamıştı” dedi.
Öcalan’ın Rojava ile ilgili söylediği ikinci önemli noktanın “Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır” tespiti olduğunu sözlerine ekleyen Dicle, “İmralı görüşmeleri sırasında Sayın Öcalan genellikle stratejisini, demokratik özerklik, demokratik konfederalizm üzerinde şekillendiriyordu. Ama bir gün bize ‘Devlet heyeti diyor ki bu demokratik özerklik farklı anlamlara çekilebilir. Biz bunu yerel demokrasi yapamaz mıyız’ diye sorduğunu söyledi. Sayın Öcalan ‘Tabi mümkündür. Yerel demokrasi de diyebiliriz bundan sonra’ dediğini bize açıkladı. Bu da yine böyle 2015 yılında yapılan görüşmelerinden birinde olmuştu. Dolayısıyla Suriye’de daha doğrusu Ortadoğu’nun geneline önerdiği radikal yerel bir demokrasi olan demokratik özerkliğe bir atıf vardır. Duruşunu öyle belirliyor” diye belirtti.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi ile dolaylı yoldan yapılan görüşmelerde Salih Müslim’in Türkiye ile sürecin ilerlemesi için Türkiye’nin Afrin’i boşaltması gerektiğine vurgu yaptığını belirten Dicle, “Müslim Efrin’i ön şart olarak söylüyor. Yani Efrin işgal altındayken orada savaş suçları, insanlık suçları işlenirken herhangi bir görüşme yapamayız diyordu. Sayın Öcalan’ın Rojava’ya ya daKuzey ve Doğu Suriye yönetimi ile ilgili söyledikleri orada da olumlu yankılandı. Ve büyük değer biçtiklerini söylediler. Yani Jeffrey’in (ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey) çabalarına Türk tarafı da aslında olabilir karşılığını veriyor. Ama Türkiye tabi ki bu konuda nasıl bir yaklaşım içinde onu yaşayıp göreceğiz” dedi. AKP’nin Kürtler yönelik seçim stratejisini değerlendiren Dicle :”Bazı araştırma şirketleri yaptıkları araştırmalarda dediler ki AKP’ye oy veren muhafazakârKürt seçmenini 31 Mart’ta sandığa gitmedi. Şimdi buna karşıKDP ile ilişkileri iyileştirip muhafazakârKürt seçmenlerini ikna etmeye çalışıyorlar. Dikkat ederseniz burada HDP’nin tabanı değil daha çok AKP’nin içindekiKürtlerin kazanılması,tekrar oy vermesi yönünde bir çaba vardır” dedi
‘Görüşme tecridin kalktığı anlamına gelmiyor’
Yapılan görüşmenin tecridin kalkması anlamına gelmediğine dikkat çeken Dicle, şunları söyledi. : “Zaten açlık grevi direnişçilerinin de tespiti bu yönlüdür. Biz çözüm sürecinde en az 3-4 saatlik görüşmeler yapıyorduk. Bunların hepsi de tutanaklara alınıyordu. Belki devlet de bunları bizim bilgimiz dışında kayda alıyordu.Ki bu muhtemeldir. Dikkat ederseniz avukatlara not almayı ve herhangi bir evrak alışverişini kesinlikle kabul etmediklerini söylemişler. Bu çözüm süreci gibi bir sürecin olmadığı anlamındadır. Demokratik çözüm süreci ile ilgili iki şey hatırlatayım. Birincisi 5 Nisan 2015’e yaklaşırken yani Erdoğan tarafından masanın devrilmesine yakın bir süreçte Sayın Öcalan bir gün devlet heyetine aynen şunları söyledi: ‘Bu süreç bozulursa bundan sonra tabi ki buraya gelip gidersiniz. Ama bundan sonraki görüşmelerimizin hiçbirisi sohbet niteliğini aşmaz.’ Şimdi bu çok önemli bir belirlemedir. Yani burada belirtmek istenen eğer bu süreç sona ererse ‘ki süreç sona erdi’ artık MİT’in veyahut devlet heyetlerinin geliş gidişlerinde PKK adına ya da baş müzakereci olarak resmi hiçbir şey söyleyemem anlamına gelir
Ferhat Çelik/İstanbul-MA