• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Eylül 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ali Sinemilli

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

24 Eylül 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Ali Sinemilli, Manşet, Yazarlar
Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Devlet aklı bir mecburiyetin sonucu olarak bu yola girdiğine göre, farklı bir siyasal konjonktürün beklentisi içinde de ondan mı ağırdan alıyor? Mesela, Erdoğan’ın uzun süredir ayarlamaya çalıştığı, bunun için başvurmadık yol bırakmadığı Trump ile görüşmenin bunda bir etkisi var mıdır? 

PKK 12. Kongresi’nin sonuç bildirgesinde dile gelen bir husus bilinçli bir biçimde gözden uzak tutuluyor, unutturulmak isteniyor. Bunu kim yapıyor? Belli ki Türk devlet aklı. Onlara göre süreç zaten belirledikleri çerçevede devam ediyor, eder. Dolayısıyla, öyle çift taraflı adımlara ihtiyaç yoktur. Devlet ne isterse yapar. Gerçeklik böyle olmasa da yansıyan, hatta özellikle de yansıtılmaya çalışılan hava bu yönlü.

Halbuki, işler hiç de onların dediği gibi yürümüyor. Bugüne kadar yürümediği gibi bundan sonra da yürüyecek gibi görünmüyor. Dünyada da ülkemizde de bunun örneği yoktur. Bir yerde çatışma, savaş durumu varsa bunun tarafları vardır ve bu çatışmayı, savaşı sona erdirmenin yolu karşılıklı diyalog temelinde atılacak adımlarla mümkündür. Sen adım at, ben atmam denilerek işleyen bir süreç görülmemiştir. Hâkim egemen yaklaşımla, sanki bir lütufta bulunur gibi izlenen siyaset ile sonuç alındığına tanık olunmamıştır.

Ki, hakikat de böyle değildir. Öyle savaşta kazanmış, güçlenerek çıkmış bir iktidar ve devlet söz konusu değildir. Savaşın büyük yıkımı altında can çekişen, ayakta durmakta zorlanan ve bunu en üst perdeden günübirlik olarak dile getiren bir devlet gerçekliği söz konusudur. Cumhurbaşkanından hükümet üyelerine, siyasi parti liderlerinden iş insanlarına, iktidar destekçisi ya da karşıtı herkesin hemfikir olduğu konu bu savaşın ülkeyi çöküşün eşiğine getirdiği yönünde.

Dolayısıyla, mevcut hakikat, sürecin bir tarafı olan devletin göstermeye çalıştığı gibi değildir. Kazanan ya da kaybeden tartışmasında sonuçlar gösterilmeye çalışılanın tam tersi çıkabilir. Hiç kuşku yok ki, devlet cephesinden içine girilen süreç, istenerek, gönüllü bir biçimde başvurulan, yurttaşlar arasında kardeşlik hukukunu tesis etmeyi amaçlayan bir süreç değildir. Aksine mecburen girilen, başka çare olmadığı için başvurulan bir yol söz konusudur. Devlet aklı başka bir yol bulsa, örneğin Kürdü yüz yıldır uyguladığı biçimde soykırım ve asimilasyon politikalarıyla tasfiye edeceğine inansa, hemen o yola gireceğine şüphe yoktur. Açık ki, o yolda yapacağını yapmış, buna rağmen sonuç almadığı için şimdi bu yolu denemektedir. Zorunlulukların dayattığı bir süreç demek daha doğrudur.

Elbette bir süreçten bahsediyor, bunu tartışıyorsak bunda Önder Apo’nun aldığı inisiyatif belirleyicidir. Önder Apo bu tarihi inisiyatifi almasa bugün bunları konuşamayacağımız açıktır. Devlet aklı bu noktaya gelmiş, çözüme dair bir adım atmasa da hep atacak gibi bir görüntü veriyorsa, bu biçimde kamuoyunda bir beklenti yaratıyorsa, bunun nedeni İmralı’dan yükselen sesin tüm toplumsal kesimler tarafından ilgiyle karşılanması, özünde kabul görmesidir. İktidar da muhalefet de bugün açıktan süreç karşıtlığı yapmıyorsa, arka cephedeki halkın bu olurunu gözardı etmemek gerekir.

Sözün kısası, ne diyordu PKK’nin 12. Kongresi’nin sonuç bildirgesi: Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir.

PKK’nin kongre kararı hiçbir kafa karışıklığına yer bırakmayacak netlikte ve anlaşılır durumda. Peki, bu karara denk bir pratik var mı devlet cephesinden? Önder Apo süreci belirtilen temelde yürüten, yönlendiren durumda mıdır? Açık ki böyle değildir. Malum! Hala Meclis’teki komisyonun İmralı’ya gidip gitmeyeceği konuşuluyor. Bu komisyon rolünü oynamasın diye yine devlet aklının görevlendirdiği aşikâr olan milliyetçi çevreler üzerinden kamuoyunda negatif bir algı oluşturuluyor. İmralı ile iletişim kanalları izne tabi tutulmaya devam ediyor. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün yolunu açacak umut hakkı ile ilgili düzenleme yapılmıyor. Neticede zamana oynayan, sürecin uzamasına yol açan tutum sürdürülüyor.

Neden böyle bir yol izleniyor, bunun iç ve dış gelişmelerle bağı ne kadar? Devlet aklı bir mecburiyetin sonucu olarak bu yola girdiğine göre, farklı bir siyasal konjonktürün beklentisi içinde de ondan mı ağırdan alıyor? Mesela, Erdoğan’ın uzun süredir ayarlamaya çalıştığı, bunun için başvurmadık yol bırakmadığı Trump ile görüşmenin bunda bir etkisi var mıdır? Türk devlet aklı bölgesel konjonktürün zorlamasıyla bu yola girdiyse, lehine farklı gelişmeler yaşandığında tersi yönde adımlar atmaz mı? Bunun koşulları var mı? Olmazmış gibi görünenler birilerine olur gibi mi görünüyor? Sorular çoğaltılabilir. Açık ki, tüm bunlar devam eden süreci etkiliyor, daha fazla da etkileyecektir.

Fakat şaşmaz olan, olmazsa olmaz kabilinden hakikat şu oluyor: Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin gelişmesi PKK 12. Kongresi’nde alınan kararın uygulanması, Önder Apo’nun süreci yönetir-yönlendirir konuma gelmesine bağlıdır. Aksi, sürecin uzaması kadar, buna sebep olanları da bir bumerang gibi vurma potansiyeline her zaman sahiptir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Sonraki Haber

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Sonraki Haber
Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

SON HABERLER

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Yazar: Heval Elçi
24 Eylül 2025

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Yazar: Aziz Oruç
24 Eylül 2025

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
24 Eylül 2025

‘İsyan etmek meşrudur’

‘İsyan etmek meşrudur’

Yazar: Aziz Oruç
24 Eylül 2025

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
24 Eylül 2025

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
24 Eylül 2025

DEM Parti MYK toplandı

Yeni vesayet

Yazar: Heval Elçi
24 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır