Birşeyler oluyor memlekette. Ortalık tozdan dumandan görünmüyor/geçilmiyor. Tüketici için gıda fiyatları düşmüyor, yükseliyor.
Üreticilerin kullandığı mazot, gübre, tohum, su, elektrik fiyatları ençok dolar kurunun yükselmesine bağlı olarak mütemadiyen zamlanıyor. Üreticinin ürettiği ürünün fiyatı artmıyor, yerinde sayıyor. Çiftçilerin üretme şevki yok. Kalmadı. Aleyhlerine olan/oluşturulan tarım politikalarına da bu yüzden aldırmıyorlar artık.
Kısacası ülke ekonomisinin bel kemiği olan tarımın omurgası bağımlı tarım politikalarıyla kırıldı; üretici ekemiyor, tüketiciler yeterli ve sağlıklı beslenemiyor, gizli açlık kategorisine hızla yuvarlanıyor. Türkiye ekonomisi zaten iyi değil, yere yapışmış/ yapıştılmış, “süpürülemeyecek” duruma gelmiş.
Çokuluslu şirketler bu tozlu dumanlı havada sileceklerini (hükümeti) çalıştırarak, Türkiye’yi tarım ve gıda konusunda sömürge ilişkilerine büründürmeye çalışıyor. “Bir koyundan iki post çıkarmak” için yeni hamleler yapıyor.
Toplumun duyarlı olduğu “Milli” ve “Birlik” kelimelerini hükümetler, şirketler lehine düzenlemelerde kolaylaştırıcılık ve ön açıcılık yapsın diye kullanmakta bir beis görmüyor. Tarımda Milli Birlik Projesi Eveliyatı Milli Tarım Projesi olan proje, tarımı geriletti, ithalata bağımlı kıldı. Hükümet aynı hükümet, yani değişmedi. Şimdi başarısızlığı kanıtlanmış Milli Tarım Projesi’nin sadece adı değiştiriliyor,
“Tarımda Milli Birlik Projesi” diye “Milli” kelimesinin yanına “Birlik” sözü güçlendirici olarak ekleniyor, böylece Projenin çiftçi ve halk aleyhine, şirket çıkarına olan yeni içerik ve kapsamı kamufle ediliyor. Bu proje, Tarım ve Orman Bakanlı’ğının özelleştirilmesini öngören içerikte. Şöyle ki, Proje ile, bakanlığın taşradaki tarım teşkilatları, şirketlerin kontrolüne devrediliyor. Türkiye ormanlarının politika belirleme ve kamu adına yönetimi, kamudan alınıyor, kurulacak Semarat Holding’e devrediliyor.
Bir tür özelleştiriliyor. Olmaz demeyelim, oluyor; hem de bal gibi oluyor. KİT’ler babalar gibi özelleştirilmedi mi? Geçelim KİT’leri çiftçilerin öz be öz örgütleri olan Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri’nin (TSKB) entegre tesisleri ve pazarlama birimleri anonim şirketlere dönüştürülerek özelleştirilmedi mi? Çiftçilere ait bu kooperatiflerin üretimden pazarlamaya zincirin halkaları bu şekilde kırılıp işlevsiz kılınmadı mı?
Kooperatiflerin entegre tesisleri ve pazarlama birimine ait kooperatif ortağı çiftçilerin malları (arsa, bina ve işleme üniteleri olan fabrika ve imalathaneleri) çıkarılan 3572 sayılı TSKB’leri Kanunu ile gasp edilmedi mi?
Bugün de “Tarımda Milli Birlik Projesi” ‘Yalın Sistem’ adı altında Tarım ve Orman Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatları, tarımda faaliyet gösteren Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin (TKK) organizasyon yapısı tümüyle değiştiriliyor. Milli Birlik Kooperatifi: Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı ile TKK’leri birleştirilerek Milli Birlik Kooperatifi kurulacak.
Paydaşları da, Bakanlık Taşra Teşkilatı, TKK, OGM, Or-Koop, Sür-KOOP. Semarat Holding kurulacak. Holdingin yüzde 50’si özel sektöre (şirketlere) ait olacak. Kim bu şirketler?
Ülker, Sütaş, Namet, Pınar, Ünilever, TK Holding, Katamonu Entegre. Migros, Borsa v.s. Semarat Holding’in yüzde 50 payı kamuya ait olacak. Kamunun hangi kuruluşları ortak olacak peki? TMO, Atatürk Orman Çiftliği, Türk-Şeker, Çay-Kur gibi tarımda faaliyet gösteren KİT’ler Semerat Holding’in iştiraki yapılacak kamu kurumları. Bu kurumların çoğunun içi boş, dışında tabela olan kurumlar. Peki ne olacak?
1- Hem bakanlığın hem de kooperatifin yüzde 50 ortağı olacak olan Semarat Holding Türkiye’nin Tarım ve Orman Bakanlığı politikalarını belirleyip sevk ve idare edecek.
1- Bakanlık, kooperatif ve KİT çalışanları şirket çalışanı olacak,
2- Çiftçiler de bu şirket sistemine eklenecek/ monte edilecek. Halbuki hepimiz vatanı toprak, çiftçileri de vatan toprağının koruyucusu kollayıcısı, insanların karnını doyuranı, sırtını giydireni olarak biliriz.
Değil mi? Ancak sözü edilen Proje, toprakları ile birlikte çiftçileri çokuluslu şirketlere vidalamaktadır. Bu kadarda olmaz demeyelim. TSKB’nin özelleştirilmesi nasıl olduysa bu da, unutturulup, dinlendirilip er veya geç ısıtılıp tekrar gündeme getirilecek. Şirketler sileceklerini çalıştırırken, çiftçi ve tüketici halk da, gözlerini sürekli ovarak açık tutmasında yarar var.