Erdoğan, Kuzey-Doğu Suriye’de kurulacak ‘güvenli’ bölgeyle 2-3 milyon Suriyelinin döneceğini söylüyor. Oysaki en az göç veren bölge burası.Savaş nedeniyle sadece 300 bin Kürt,Türkiye’ye geldi ve çoğu da Avrupa’ya gitti
Hüseyin Kalkan/ İstanbul
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kuzey-Doğu Suriye’de bir güvenli bölgenin kurulması durumunda, buraya 2-3 milyon arası Suriyeli göçmeni yerleştireceğini söyleyerek uluslararası ve Türkiye kamuoyunu bir askeri harekete ikna etmek için çaba gösterdi. Erdoğan, bunu birçok kez dile getirdiği gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da (BM) ifade etti. Haritalar göstererek dünyayı ikna etmek için yapılan bu konuşma, tam tersi bir etki yarattı. BM’deki temsilciler “Bu etnik temizliktir” demek durumda kaldılar. Sürekli kamuoyu araştırmaları yapan Erdoğan, son dönemlerdeki oy kaybında önemli bir yer tutan Suriyeli mültecileri geri göndermek için siyaset yürütemeyince kurnazlık devreye girdi. Erdoğan Suriyeli mültecileri güvenli bölgeye yerleştireceğini söyleyerek, Suriyelilere yönelik tepkiyi güvenli bölge için bir desteğe dönüştürmek gibi kazan kazan sandığı bir politika üretti.
Türkiye’nin mülteci politikası
Peki Türkiye buraya nasıl geldi? Resmi rakamlara göre Türkiye’de üç buçuk milyon Suriyeli bulunuyor. Bu kadar çok Suriyelinin Türkiye’ye gelmesine AKP’nin Suriye politikası yol açtı. Türkiye, Suriye iç savaşının başında Suriyelilerin Türkiye sığınmasını teşvik etti. Bunun nedeni gelenlerin 100 bin sınırını aşması durumunda uluslararası topluluğun Suriye’ye müdahale edeceği kanısıydı. 100 bin sınırını aşmak için göç teşvik edildi. 100 bin sınır aşıldı, ancak ne ABD ne de AB müdahale etti. Bugün bu ülkelerin çok uzaklardan gelip müdahil olmasını eleştiren aynı yönetim o dönemde açık açık ABD başta olmak üzere uluslararası topluluğu müdahaleye çağırıyordu. Uluslararası topluluk müdahale etmedi, ama Suriyeliler gelmeye devam etti. Bu defa AKP yetkilileri “Onlara muhacir, biz ensarız demeye” başladı. Ta ki 2019 yerel seçimlerine kadar. Bu politikanın kendilerine pahalıya patladığını gören AKP yönetimi hemen ‘Ensar’ olmaktan’ vazgeçti. Araştırmalar Suriyeli göçmenler meselesinin AKP’ye oy kaybettirdiğini gösterdi. Erdoğan, Suriyelileri Kuzey-Doğu Suriye yerleştirmekten söz etmeye başladı. Suriye iç savaşının gelişmesi ve Özerk Yönetimin pratiği bu söylemin doğru olmadığın gösteriyor.
Rojava’dan kaç kişi geldi?
Türkiye’ye gelen Kürtlerin sayısı resmi rakamlara göre 300 bin. Bunların büyük bölümü IŞİD’in Kobani’yi kuşatması sırasında Türkiye’ye sığındı. Ama gelenler burada kalmadı. Büyük bölümü Avrupa’ya göç etti. Kalanların bir bölümü ise zorla Suriye’ye geri gönderildi. Çok azı kaldı. İç savaşın başında beri -Türkiye müdahale edene kadar- Rojava en istikrarlı bölge oldu. Değil insanların buradan Türkiye’ye sığınması, tam tersine Suriye’nin çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelerinde insanlar Rojava’ya sığındı. Sadece Suriye’de değil, IŞİD’in saldırdığı Irak’ın belli bölgelerinde insanlar Rojava’ya sığındı, birçok mülteciye evsahipliği yaptı.
BM, AB’den göçmenlere yardım yapılmamasına rağmen Özerk Yönetim kısıtlı imkanları ile göçmenlerin ihtiyacını karşılamaya çalıştı. 2016 yılında Rojava kantonlarında 6 mülteci kampı bulunuyordu. Bu kamplarda savaştan kaçan yaklaşık 40 bin mülteci yaşıyordu. Suriye ve Irak’ta IŞİD ve ÖSO’dan kaçan toplam 800 binin üzerinde insan kantonlara sığındı. Göçmenlerden imkanları olanlar Rojava’da ev kiraladı veya yakınlarının yanlarına yerleşti. İmkanları olmayanlar ise Demokratik Özerk Yönetiminin göçmenler için hazırladığı kamplara yerleştirildi. Özerk bölgede yaşayan Kürtler ve Araplar adeta tek lokmasını mültecilerle paylaştı. Bu durum gösteriyor ki Rojava dışarıya göç veren bir bölge olmadı. Buraya gönderilecek insanlar, kendi evlerine kendi topraklarına gitmiş olmayacaklar. Zaten kimse de bu savaş bölgesine gitmek istemeyecektir. O nedenle bu gün bu bölgenin topraklarına girmek ve burada güvenli bölge kurmak söz konusu olamaz. Olursa güvenli bölgeden başka her şeye benzer.
Uluslararası yasalar ne diyor?
Türkiye’nin de imzaladığı uluslararası yasalar, mültecileri Türkiye’nin istediği tarzda geri göndermesine el vermiyor. 1951 tarihli BM sözleşmesinin 33. maddesi uyarınca, “Hiçbir taraf devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri gönderemeyecek veya iade etmeyecektir.” Bütün bunlara rağmen Türkiye, Suriyelileri geri göndermeye kalkarsa, ya da TOKİ eliyle kurduğu “güvenli bölge”deki konutlara yerleştirmeye kalkarsa, bir kere daha yaptırımlarla karşı karşıya kalacak, güvenilmez ülke sıfatı pekişecektir. Kısaca bu öneri bir ‘güvenli bölge’den çok, bir toplama kampına benziyor. Bütün dünya böyle algıladı.