Seyit Evran, yalnızca bir gazeteci değil, bir hakikat yolcusuydu. Kalemiyle, sözleriyle ve yaşamıyla direnişi anlatan bir devrimci olarak, ardında unutulmaz bir miras bıraktı
Özgür Basın geleneğinin 30 yıllık hafızası, direnişin isimsiz kahramanı ve hakikatin yorulmaz savaşçısı… Seyit Evran, 22 Eylül 2023’te aramızdan ayrıldığında yalnızca yazılar değil; bir halkın özgürlük mücadelesine adanmış bir ömür bıraktı. Onun adı, Apê Musa’dan Gurbetelli’ye, Halil Dağ’dan Nûjiyan Erhan’a uzanan hakikat savaşçılarının zincirine eklendi.
Çocuklukta filizlenen isyan
1969’da Amed’in Hênê ilçesinde dünyaya gelen Seyit, Şêx Said’in serhildan geleneğinde büyüyen bir ailenin çocuğuydu. Daha çocukken özgürlüğün ne demek olduğunu öğrendi. Dedelerinin direniş mirası, gençlik yıllarında Özgürlük Hareketi ile buluşunca Seyit’in yaşamının yönü belli oldu: Hakikat ve özgürlük için bir ömür.
Gurbetelli’nin öğrencisi
Çukurova Üniversitesi yıllarında tanıştığı devrimci gazeteci Gurbetelli Ersöz, onun için dönüm noktasıydı. Gurbetelli’nin öğrencisi olarak, gazeteciliğin yalnızca bilgi aktarmak değil; halk için direnişin en güçlü biçimlerinden biri olduğunu kavradı. 1990’da Amed’den katıldığı özgürlük mücadelesi, artık geri dönülmez bir yolculuktu.
Hakikat uğruna ölümle yüzleşmek
1994’te Özgür Ülke gazetesinin İstanbul, Ankara ve Amed’deki bürolarına yapılan bombalı saldırıda Yazı İşleri Sorumlusu olarak oradaydı. Yaralandı, ama geri çekilmedi. Bu saldırı, onun kalemini daha da bilenmiş hale getirdi. Hakikati yazmak, ölümle yüzleşmekti; Seyit Evran bunu göze aldı.
Kalemiyle dağlara yürüyen
Gazetecilik onun için masa başında değil, dağlarda, köylerde, şehirlerin arka sokaklarında sürdürülen bir mücadeleydi. Kürdistan’ın dört parçasını dolaştı, gerilla yaşamını, halkın direnişini yazıya döktü. Rojava Devrimi başladığında devrimin sesi olmak için yönünü oraya çevirdi. Dêrik’ten Efrîn’e kadar devrim coğrafyasını adım adım gezdi; genç gazetecilere yol gösterdi.
Edebiyat, akademi ve “Hayatın Kıyısına Yolculuk”
Seyit’in kalemi yalnızca haber değil, aynı zamanda tarih, edebiyat ve akademik çalışmalara da uzandı. En derin izlerini ise “Hayatın Kıyısına Yolculuk” adlı kitabında bıraktı. Bu kitap, bir gazetecinin yaşam öyküsünden öte, bir halkın özgürlük mücadelesinin belleğiydi.
Son mektubu: Bir ömrün özeti
Son mektuplarından birinde şunları yazmıştı:
“Yaşamın her anına anlam yüklemek büyük mücadeleleri gerektiriyor. Ben de bu anlam için büyük mücadeleler verdim. Kürt’tüm ve halkımın da özgür olması gerekirdi. Bunun için son nefesime kadar kalemimi ve kameramı kullandım. Şimdi bakıyorum da kaç nesil değişti? Bildiğim her gün çoğaldık…”
Bu satırlar, onun yaşam felsefesini özetliyordu.
Son yıllar ve vedası
Kalp rahatsızlıkları nedeniyle defalarca ameliyat geçirse de kalemini elinden bırakmadı. 2020’den itibaren ağırlaşan sağlık sorunlarına rağmen araştırmaya, yazmaya, halkının sesini duyurmaya devam etti. 22 Eylül 2023 sabahı ise kalbi bu büyük yükü taşıyamadı.
“Bir yanım Bakûr, bir yanım Rojava, bir yanım Başûr, bir yanım Rojhilat oldu. Tümüyle Kürdistan oldum. Artık ardımda milyonlar var” demişti.
Gerçekten de öyle oldu. Seyit Evran’ın adı, yalnızca bir gazetecinin değil; bir halkın özgürlük mücadelesinin sembolü olarak yaşamaya devam ediyor. Onun kalemi, gelecek nesillerin yolunu aydınlatarak onlara direnç ve umut bırakıyor.
Seyit Evran, yalnızca bir gazeteci değil, bir hakikat yolcusuydu. Kalemiyle, sözleriyle ve yaşamıyla direnişi anlatan bir devrimci olarak, ardında unutulmaz bir miras bıraktı. Bugün onu anarken, hakikatin peşinde yürüyen herkesin omuzlarında onun yolunun izleri taşınıyor.
Kaynak: Rojnews