Mahkeme başkanı, Hacıoğlu’na şu tarihi soruyu sordu: ‘Özgür Ülke bombalandı diyorsun, neresi bu ülke?’ Hacıoğlu’nun yanıtı kısa ve netti: ‘Özgür Ülke gazetedir, 1994’te bombalandı’
Oktay Candemir
Van’da yine tarih yazıldı. Hukukun mizah anlayışı, gazeteciliği yargıladı. Altı aydır tutuklu bulunan gazeteci Reyhan Hacıoğlu’nun duruşması, basın özgürlüğünün sınırlarını değil, mizahın da sınırlarını zorladı.
Mahkeme tiyatrolarını yıllarca Levent Kırca’dan izledik ama bu kadar gerçeküstü bir tiyatroyu da bugün gördüm. Kendimi bir an Van Kültür Sarayı tiyatro salonunda sandım.
Duruşma salonu doluydu; gazeteciler, avukatlar, dostlar… Mahkeme başkanı, suçun içeriğini tüm ciddiyetiyle okudu: Hacıoğlu bir gazeteci olarak programlar yapmış. Üstelik bu programlarda tecritten, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinden söz ettiği ve üstüne birde Kürdistan dediği için yargılandı… Cehennemde yansın bu dilim/Bir yemin ettim ki dönemem!
En çok da şu “Kürdistan” kelimesi yargıyı derinden sarsmış olacak ki, Hacıoğlu savunmasında resmi tarih kitaplarından, siyasetçilerin demeçlerinden örnekler verdi. Ama ne çare, kelime bir kez gazetecinin ağzından çıktıysa suçtur. Aynı kelimeyi bir bakan söylese “Devlet Politikası”, gazeteci söylese “örgüt propagandası”…
Hacıoğlu bir de tecrit demiş. Oysa Devlet Bahçeli daha geçtiğimiz Ekim ayında, “Tecrit kalksın, Öcalan Meclise gelsin” demişti. Ama bir gazeteci tecridi dile getirirse… Ona meclisin yolları, bana mahpusun yolları!
Yargı mizahı burada da durmadı. Mahkeme başkanı, Hacıoğlu’na şu tarihi soruyu sordu: “Özgür Ülke bombalandı diyorsun, neresi bu ülke?” Hacıoğlu’nun yanıtı kısa ve netti: “Özgür Ülke gazetedir, 1994’te bombalandı.” Hâkimin yüzünde o an “Keşke bir Google ye sorsaydık” bakışı ve pişmanlığı belirdi.
Duruşmada HTS kayıtları da soruldu: “Şu falanca numarayla neden görüştün?” Hacıoğlu’nun cevabı her şeyi özetledi: “Babam olduğu için.” Mahkeme salonunda gülüşmeler oldu. Babayla görüşmek bile artık açıklama gerektiren bir durum.
Üstelik ‘Çok iyi araştırma yaptık, dosyayı inceledik’ diyen hâkimin bu soruları sorması ayrıca ironik bir durumdu.
Ama en can alıcı an, banka hesabına gelen 4.500 TL’lik “örgüt finansmanı” bölümüydü. Hacıoğlu’nun cevabı tarihe geçecek türdendi: “Bir arkadaşım para gönderdi, 4.500 TL ile bir örgüt nasıl finanse ediliyor?”
Neyse ki, tiyatro bitti, perdeler kapandı, Hacıoğlu tahliye oldu. Ama bu ülkede Gazeteciyseniz, kelepçeniz hazır, askıda bekliyor. Ona göre, demedi deme!