Türkiye’nin dört bir yanında ortaya çıkan metalik madenleri insanı, toprağı ve diğer canlıları zehirliyor. Yüzde 1-2 devlet hakkı dışında sadece şirketlere yarar sağlayan madenciliğe karşı tepkiler ise her geçen gün büyüyor
Türkiye ve Mezopotamya coğrafyasının el değmemiş ve halen doğal yaşamın sürebildiği yegane yerlerden biri olan Hakkari coğrafyasında süren madencilik faaliyetlerinin büyütülerek, maden yağmasıyla sınırsız bir doğa sömürüsünü hedefleyen girişimler arttı. Geçtiğimiz gün Hakkari Valiliği, Türkiye Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Hakkari Üniversitesi ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TSO) desteğiyle bir çalıştay düzenlendi. Hakkari’de, maden yatakları ile çıkarılan madenlerin potansiyelinin detaylı araştırılması, buna yönelik öneriler ve madencilerin sorunlarının görüşülmesi amacıyla düzenlendiği belirtilen “Kurşun-Çinko Çalıştayı” Hakkari coğrafyasının zehirlenmesine yol açacak nitelikte olduğu görüldü.
Madenler saklı cennet
Hakkari’nin keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cennet olduğunu vurgulayan Hakkari Valisi İdris Akbıyık, “2004’ten günümüze kadar bölgemizde milyonlarca ton çinko, kurşun üretimi gerçekleşmiş, başta İran olmak üzere çeşitli ülkelere ihraç edilmiştir. Bölgede bir metalürji fabrikasının kurulması gerekiyor. Bu tesisin ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine ve ilerlemesine çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Tespitlerimize göre madenlerimizin tonunu İran’a 200- 250 dolara satıyoruz, işlendikten sonra 2500-3000 dolara alıyoruz. Bu ülke ve Hakkari adına önemli bir kayıp. Amatör hesaplarımıza göre izabe tesisi kurulduğunda ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolar çinko, kurşun ile ilgili katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz” dedi. Valinin aynı zamanda bölge halkı ve doğal yaşamdan da sorumlu olması gerekirken bölgeyi ‘dolarlar’ üzerinden değerlendirmesi dikkat çekti.
Madenciler gelmek istiyor
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdür Yardımcısı Murat Halit Durceylan da son dönemde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın talimatıyla yeni bir maden kanunu yapmaya başladıklarını söyleyerek, “Biz dedik ki sahadan gelsin bize maden kanunu. Bununla ilgili bütün ‘sivil toplum örgütleri’ de o süreci başlattılar. Türkiye’de 155 kurşun, çinko işletme izinli çalışma sahası bulunuyor. Hakkari’de kurşun, çinko, kükürt ve krom yataklarımız mevcut. 2018 yılında sistemimize sunulmuş 107 bin 917 ton kurşun, çinko madeni bilgisi mevcut. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda artacağına adım gibi eminim. Çünkü izabe ve flotasyon tesisinin kurulmasıyla ilgili sektör temsilcileri yöreye yatırım yapmayı planlıyor. Bu da ilimiz için bulunmaz bir fırsat diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Kapadokya benzetmesi!
Türkiye Kurşun, Çinko Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Öztürk de çalıştayın Hakkari’de yapılmasının önemine işaret ederek, “Burada büyük yataklar var. Potansiyel var. Yatakların nerelere ulaştığını konuşacağız. Kato Dağı’nda öyle büyük maden yatakları var ki, Kato Dağı Kapadokya olabilir. Bilindiği gibi Kapadokya’da yeraltı şehirleri var. Buradaki kazılarla da ilerde yeraltı şehirleri olacak ve büyük madenciliği besleyecek. Ülkemizde madencilik gelişecek. Bunu ümit ediyorum ve bunun için mücadele ediyoruz” diye konuşurken, dağların delik deşik edilip bölge ekosisteminin yok edileceğini ve yaşanmaz yer haline geleceğini gösterdi.
Ağır metaller
Kurşun, çinko, bakır, altın, krom gibi madenler zehirli ağır metalleri ortaya çıkarır. Ağır metallerin sebep olduğu çevre kirliliği, su, hava ve doğrudan toprak kirliliğine yol açan madencilik çalısmaları sonucu toprağa karışmaktadır. Sonuçta ağır metaller, kontamine olmuş topraklarda yapılan bitkisel üretimler ve meraların da kirlenmesi ile gıda zincirine dahil olmakta, tüm canlı sistemleri ve insan sağlığını da olumsuz olarak etkilemektedir. Toprak ve su kirliliğine sebep olan baslıca ağır metaller arasında kursun (Pb), civa (Hg), arsenik (As), çinko (Zn), bakır (Cu), krom (Cr) kadmiyum (Cd) ve altın (AU) gibi metalik madenler bulunmaktadır.
Gümüşhane’de halk zehirlendi
Gümüşhane’de kurşun, çinko ve altın madeni zenginleştirme tesisine ait atık barajında meydana gelen boru patlaması sonrası atık sular Midi Deresi’ne karışmıştı. Atık suyunun dereye karışması sonrası valilik tarafından yapılan ilk analizde, suda siyanür oranının limitlerin üzerinde olduğu açıklanmış ve daha sonra ise valilik açıklamasını değiştirebilmişti. Yine Gümüşhane’de Koza Madenciliğe ait Mastra madeninin yakınındaki Dibekli köyünde içme suyundan kaynaklı 192 yurttaş zehirlenme şikayetiyle hastanelere kaldırılmıştı. Yine aynı madende 31 yaşındaki Rıdvan Doruk adlı işçinin 2018 Eylül ayında siyanürle zehirlenerek öldüğü adli tıp raporunda “kişinin ölümünü siyanür intoksiyasyonu sonucu meydana gelmiş olduğu” raporuna rağmen madene dava bile açılamamıştı.
EKOLOJİ SERVİSİ