• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Haziran 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Hüseyin Ozan

Halk gerçeğimizle buluşmak

10 Ağustos 2023 Perşembe - 00:00
Kategori: Hüseyin Ozan, Yazarlar
Dara duracak mıyız?

Rızasız yolun çağımızda ki gerçekleşim biçimi olan emperyalist vahşet ve sacayakları olan ulus devletler insanlığı, bir bütün olarak biyosferi tüketmeye devam etmekteler. Zira varoluş biçimleri vahşi bir tüketim sarmalı üzerine temellendirilmiştir, bu tahakküm biçim ve sistemi aşılamadığı sürece de böyle sürüp gidecek, nice zulüm üretmeye devam edecektir.

Bu vahşet sistemi kendini var ediş biçimiyle cümle insanlık ve doğaya adeta küresel boyutta bir yok oluşu dayatmasına ve yaşatmasına rağmen, fiillerine hiçbir şey yokmuş gibi devam etmektedir. Okyanus ve nehirler, toprak ve hava kirletilmiş, doğal denge alt-üst edilmiş, ormanlar yangın ve talanla alabildiğine daraltılmış durumdadır. Hegemon güçler gasp ve talan odaklı kamplaşmalarla sürekli savaşlar üretmekte, insanlar ölmekte, yoksulluk derinleştirilmekte, insanlar göç yollarında can vermektedirler.

Evet, küresel bir sistemdir, yıkım küresel boyuttadır ve bu durum Türkiye ve Kürdistan’da da derinleştirilerek sürdürülmektedir. İnsanlık ailesi; cins, sınıf ve halklar biçiminde, özgün-somut gerçeklikler olarak mevcuttur. Bağlı olarak özgün sorunları ve ihtiyaçları, kendi gerçeklikleri üzerinden gerçekleştirilen arayışları, önermeleri ve direniş yöntemleri vardır. Rızasız yolun, tahakküm ve gasp sınıflarının zihniyet ve örgütlülük biçimleri ayrıştırma, düşmanlaştırma, çatıştırma üzerinden el koymaya odaklıyken, mazlumların zihniyet ve örgütlülük biçimleri rızalaşma-hak teslimi, yani kolektif özgürleşme-eşitleşme üzerine temellenir.

Bu vurguları; mazlum, masum, cümle insanlık ve cümle varlıkla razılık-rızalık fikriyatını, anlam dünyasını ve toplumsal yaşam biçimini esas alan önermeler bütünü olan Raa-Reya Heq/Alevilikle, bu Yolun günümüzde ki ardılları, kuşakları arasındaki kopuşa bir kez daha dikkat çekmek için yapıyoruz. Nedenleri ne olursa olsun; insanlığın, mazlumlar cenahında kendini gerçekleştirme biçimlerinden biri olan bu öğretiden, yani toplumsal ideolojimizden kopuş toplumsal felaket anlamına gelmektedir. Yolun diliyle “zulümata düşmenin” kapılarının ardına kadar açılması durumudur.

Evet, Yolun ikrarbendleri, hak duruş gösterenleri vardır fakat genel durum bir kopuş ve düşüş halidir. Özümüzü dara çekmez, Yol ulularının ve ikrarbendlerinin tarih boyunca gösterdiği duruş ve ödediği bedellere gönderme yaparak kibre düşer, Yolu içselleştirip yaşamaz, gereklerini yerine getirmez, hak duruş gösteremez isek sadece kafamızı kuma gömmüş, bu baş aşağı gidişe onay vermiş oluruz.

Toplumsal tarihimiz boyunca yöneltilen soykırım saldırılarına fiili ve kültürel direniş gösterilmiş, nice bedeller pahasına Yol bugünlere taşınabilmiştir. Yaşanmakta olan çözülüş gerçeğinin yanında hala milyonlarca Alevinin kendi toplumsal-kültürel gerçekliğiyle yaşama iradesi, arzusu ve arayışı devam etmektedir. Sorun şu ki bu arzu ve irade ilkeli ve bütünlüklü bir örgütlülüğe evrilememektedir. Sistematik şiddet politikalarıyla dayatılan çözülüş ve gittikçe yok oluş durumundan çıkış için aşk ve Yolun kemaletiyle buluşmuş bir rehberliğe; canlaşmış, dervişleşmiş bir örgütlülük biçimine ve öncülüğe ihtiyaç vardır.

Kapitalist modernite güçleri kriz, rekabet ve ihtiyaçları bağlamında gittikçe saldırganlaşmakta, fiili savaşları daha da yaygınlaştırma eğilimindedir. Tüm bu süreçlerin ülkedeki yansımaları da yaşamakta olduğumuz üzere daha yoğun emek ve doğa sömürüsü temelli politikalar biçimindedir. Bunun için de daha otoriter bir rejime ihtiyaç duyulmuş, önemli oranda inşa edilmiş ve bu politikalar daha da derinleştirilmektedir. Bu durum, ezilen cins, sınıf, halklar ve tüm ötekileştirilenlerin en insani ve demokratik taleplerinin şiddetle bastırılmasına yol açmaktadır. Alevilerin toplumsal hakları tanınmadığı gibi daha da otoriterleşen rejim, gittikçe yaygınlaştırılıp açık tehdit haline gelen militarist örgütlenmeler Alevilerde de güvenlik kaygılarının tavan yapmasına neden olmuştur. Haklı bir kaygıdır, demokratik bir cumhuriyet inşa edilmedikçe bu riskler devam edecektir.

Ülkenin sakinlerinden olarak Aleviler de herkes gibi yaşamın her alanında bulunmaktadırlar. Doğal biçimde emekçi olarak meslek örgütlerinde, kadın olarak kadın hareketlerinde, STÖ’ler, ekoloji vb alanlarda demokratik mücadele içinde olacaklardır. Yaşamsal öneme sahip diğer boyut ise kendi halk gerçekliklerine yabancılaşmamaları gerektiğidir. Bu konuda Alevilerin zaafiyete düştükleri ise açık bir gerçektir. Yaşamın pek çok alanında fedakarca gayret gösteren, bedeller ödemekten kaçınmayan azımsanmayacak sayıda insanımız kendi halk gerçekliğini tali bir mesele olarak algılamakta, emek ve enerjisini halk gerçekliğimizi yaşatma mücadelesine katmamaktadır.

Alevilik, tüm bileşenleriyle bir halk gerçekliğidir, yaşamın her alanına dair önermeleri olan toplumcu bir ideolojidir. Cümle insan ve varlıkla rızalaşma temelli bir yaşam biçimini esas alan erdemli insan yaratma, insan kalma mücadelesidir, önermeleri evrenseldir. Her Alevi halk gerçekliğini sahiplenmeli, Yolun temel düsturları üzerine kurulu bir örgütlülük biçimine ulaşma, buradan cümle mazlumlarla hak mücadelesinde buluşma gayreti içinde olmalıdır.

Aşk ile.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Deprem sonrası çocuk mahpuslar

Sonraki Haber

Şair ölür şiir kalır

Sonraki Haber
Seninleyiz Ahparig

Şair ölür şiir kalır

SON HABERLER

Ortadoğu’da kadın özgürlüğü

Ortadoğu’da kadın özgürlüğü

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz – I

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz – I

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Spinoza’dan neşeye: Radikal düşüncenin canlı izleri

Spinoza’dan neşeye: Radikal düşüncenin canlı izleri

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Denetime sığmaz

Ticarileştirilen suların ve su havzalarının paylaşımı

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Ortadoğu’da barışın temel ittifakı: NADA

Ortadoğu’da barışın temel ittifakı: NADA

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

Kapitalizm insana, canlılara, doğaya zarar vermeden var olamaz

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Mihemed Şêxo’nun hayatını anlatan‘ Bilbilê Xemgîn’ belgeseli seyirciyle buluştu

Mihemed Şêxo’nun hayatını anlatan‘ Bilbilê Xemgîn’ belgeseli seyirciyle buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
12 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır