Yurt dışından ithal edilen etlerden kaynaklı giderek yaygınlaşan şarbon vakalarını değerlendiren Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, iktidarın halkın sağlığı ve ülkenin geleceği üzerine kumar oynadığını söyledi.
Tarım ve hayvancılık potansiyeli ile dünyanın sayılı ülkelerinden biri olmasına rağmen, yanlış tarım ve hayvancılık politikaları nedeniyle giderek dışa bağımlı bir hale gelen Türkiye, Kurban Bayramı’ndan bu yana şarbon hastalığı tehdidi ile yüz yüze. Yurtdışından ithal edilen büyük baş hayvanlarda görülen şarbon hastalığı, hayvanlardan insanlara doğrudan veya dolaylı temas yoluyla bulaşabilir. Kurban Bayramı öncesi Et ve Süt Kurumu tarafından Brezilya’dan Ankara’ya getirilen 3 bin 959 büyükbaş hayvanda şarbon hastalığının görülmesi ile birlikte yine İstanbul, Kocaeli ve Trabzon, Bitlis ve Yozgat gibi kentlerde de şarbon vakaları ile karşılaşıldı.
Hastalık teşhisiyle birçok kişi hastanelerde tedavi altına alınmış durumda. Hükümet yetkilerinin yalanlamaları ve “korkulacak bir şey yok” söylemlerine rağmen Halk arasında tedirginliğe yol açan bu tehdit, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Ednan Arslan tarafından Meclis gündemine taşındı.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, yaygınlaşan bu şarbon vakalarını değerlendirdi. Türkiye ekonomisinde bugün yüzde 30’ları aşan bir devalüasyon yaşandığını ve ülkenin adım adım ekonomik krizin eşiğine geldiğini söyleyen Hamzaoğlu, yapılan zamanların halkı daha da yoksullaştırdığını ifade etti.
‘Herşey zamlandı’
1980 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hegemonyasında kapitalizmin yeniden yapılandırılması süreciyle Türkiye’de bitkisel ve hayvansal tarımın neredeyse yasaklandığını dile getiren Hamzaoğlu, AKP iktidarı ile birlikte ise tarımın artık son raddesine geldiğini vurguladı. Prof. Hamzaoğlu, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık açısından içerisinde bulunduğu mevcut tabloyu şu sözlerle özetledi:
“Kürt illerinde yaşanmakta olan düşük yoğunluklu savaş nedeniyle mezralar yasaklandı. Hayvancılığın Türkiye’deki kalbi olan Kürt illeri bilerek felç edildi. İnsanlar hayvanlarını otlatamaz ve besleyemez oldu. Yakıtından gübresine, ilacına kadar her şey zamlandı. Bir de yetmiyormuş gibi tohum meselesi ortaya çıktı. Her sene Türkiye’ye yatırım yapmış bir uluslar arası şirketten hangi alanda ekim yapacaksınız onun tohumunu alacaksınız. Onlar da sadece bir sefer ürün veriyorlar, bir daha da alamıyorsunuz. Bu nedenle pirinçten mısıra, yeşil mercimekten patatese kadar her şeyi başka ülkeden satın alır duruma geldik. Bunların önemli bir kısmını da ABD ve Avrupa’nın merkez ülkelerinden satın alıyoruz”
‘AKP geleceğimiz üzerinde kumar oynuyor’
Prof. Hamzaoğlu, etteki pahalılığın önüne geçmek için canlı hayvan ithalatını savunan iktidar yetkililerinin bu konuda geçmişte sarf ettikleri kimi açıklamaları da hatırlattı.
Ancak bu durumun şarbon tehdidi ile karşı karşıya kalınmasına yol açtığına işaret eden Hamzaoğlu, “En son Kurban Bayramı’nda başka ülkelerden getirilen büyükbaş hayvanların muayene edilmeden getirildiği ve şarbon hastalığı bulunduğu ortaya çıktı. Daha önce de kimi Avrupa ülkelerinden yine rapor alınmadan ithal edilen hayvanlarda deli dana hastalığının olduğu ilgili bilgilere sahip olmuştuk. Bu şu demek; AKP iktidarı uluslar arası sözleşmeleri hiçe sayıp, sağlığımız ve geleceğimiz üzerinde kumar oynuyor” dedi.
‘Başka sorunlar ortaya çıkabilir’
Hamzaoğlu, yine hem bitkisel hem de hayvansal tarımın adeta yasaklanmış olmasının köyden kente doğru ciddi iç göç sorununu ortaya çıkardığını da söyledi. Mevsimlik tarım işçiliğinin bunun sonuçlarında biri olduğunu belirten Hamzaoğlu, daha önce kendi toprağın çalışan çiftçilerin ve hayvancılık yapanların başkasının arazilerinde işçi durumuna gelmiş olmasının birden fazla mağduriyete sebep olduğunu kaydetti.
Prof. Hamzaoğlu, “Bütün bunları bir arada değerlendirmek, hayvansal ve bitkisel tarıma dair öneriler geliştirmek gerekir. Bunu da halklar ile paylaşmak ve onların da sahip çıkacağı bir boyutta yaşama geçirmek için mücadele edilmelidir. Yoksa başka türlü sorunlar da ortaya çıkabilir” uyarısında bulundu.
Hükümetin izlediği bu politikalarla halk sağlığını hiçe saydığı bu tehlikelerle karşı karşıya kalmamanın tek yolunun, halkların iktidarını ve yönetimini kurmak olduğunu vurgulayan Hamzaoğlu, bunun için de mücadele edilmesi gerektiğinin altını ifade etti.
Kaynak: MA