Amed’de yapılan Dünya Barış Günü yürüyüşünde konuşan Tülay Hatimoğulları, ‘100 yıllık sorun olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için atılacak somut adımlardan, odaklanılacak temel noktalardan biri Sayın Öcalan’la bir görüşmenin komisyon tarafından gerçekleşmesidir’ dedi
Amed Emek ve Demokrasi Platformu ile Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla, yapılan yürüyüş ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, on binlere seslendi. Amed’de gerçekleşen yürüyüşün İmralı’dan gelen mesaja güçlü bir yanıt verdiğini kaydeden Tülay Hatimoğulları, “Bu kalabalık İmralı’dan gelen mesaja güçlü bir sahiplenme yanıtıdır. Sayın Öcalan, selam ve sevgilerini göndermiş bize. Biz de Amed’den alkış ve zılgıtlarımızla selamımız ve sevgimiz İmralı’ya varsın” dedi.
‘Amed barış çağrısını güçlü bir şekilde sahiplendi’
Amed’de görkemli bir yürüyüşle Abdullah Öcalan’ın barış çağrısının güçlü bir şekilde sahiplenildiğini kaydeden Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi:
“Amed kendisine yakışanı bugün bir kez daha göstermiştir. Kitlesel sahiplenmeyle bu fikrin ve bu görüşün halk tarafından ne kadar benimsendiğini bugün özellikle Ankara, Amed’de bakarak bu güçlü mesajı almasını çok önemli buluyoruz. Ankara’da kimi önemli gelişmeler var, doğrudur. Parlamentoda bir komisyon kurulmuştur. Komisyon bir süredir çalışmalarını devam ettiriyor. Türkiye’deki siyasi parti temsiliyeti, Türkiye nüfusunun yüzde 95’ini temsili etmektedir ki bu çok önemli bir temsildir. Yani komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmayı elbette ki kıymetli buluyoruz. Verilen mesajları çok kıymetli buluyoruz. Ancak bu süreçte daha ciddi, daha somut ve daha amacına odaklanmış bir çalışmayı hep beraber bekliyoruz.
Komisyon Sayın Öcalan ile görüşmeli
Bize diyorlar ki: ‘Odak dediğiniz nedir?’ Onun altını bugün kalın çizgilerle çizerek odağın ne olduğunu burada bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Birinci odak Sayın Öcalan’la komisyonun bir an önce görüşmesi. Çünkü bütün çatışma ve çözüm deneyimlerinde, bütün dünya deneyimlerinde bugün örgütü ve Kürt halkı tarafından başmüzakereci olarak kabul edilen ve ilan edilen Sayın Öcalan’la görüşmeden bu sürecin ilerlemesinin zorluklarını bizler kadar devlet de biliyor, iktidar da biliyor. O yüzden bizler diyoruz ki 100 yıllık sorun olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için atılacak somut adımlardan, odaklanılacak temel noktalardan biri Sayın Öcalan’la bir görüşmenin komisyon tarafından gerçekleşmesidir.
Hukuki ve yasal düzenlemeler gerçekleşmeli
Sizler de biliyorsunuz 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ tarihi önemde bir çağrıydı. Örgütü bu çağrıya icap ederek kongresini gerçekleştirdi ve bizlerin de tanıklık ettiği tarihi bir tanıklığa fırsat bulduğumuz bir gün içinde silah yakma töreni gerçekleşti. O törenden sonra somut olarak beklenen adım, silahsızlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için bütünlüklü hukuki ve yasal düzenlemelerin gerçekleşmesidir. Bu komisyonun odaklanması gereken en temel noktalardan bir diğeri de bu sürece gerekli olan özel yasayı çıkarmasıdır, buna odaklanmalıdır, bunun taslağını hazırlamalıdır. 1 Ekim’den itibaren de meclis açıldıktan hemen sonra adalet komisyonunun önüne bu somutlukta çalışmaların gelmesini bekliyoruz.
Kayyım yasası geri çekilmeli
Yine odak noktalardan biri, infazda eşitlik yasasının bir an önce derli toplu bir şekilde komisyonun hazırlayacağı taslağını akabinde parlamentonun somut olarak yasalaşma gündemine gelmesidir. Değerli halklarımız biliyorsunuz ki bizler barışı demokrasisiz, demokrasiyi barışsız düşünemeyiz. Ve özellikle en temel demokratik hakkımız olan seçme ve seçilme hakkını gasp eden, kayyım atayan belediye başkanları tutuklayan anlayışın bir an önce ve derhal terk edilmesi gerekiyor. Üzerinde çalışılması gereken diğer somut konu demokratik yerel yönetimler yasasıdır ve somut olarak atılacak en acil eylemlerden birisi de kayyum yasasının o OHAL döneminde ihdas edilen yasanın geri çekilmesidir ve kayyum atanmış belediye başkanlarının, tutuklu bulunan belediye başkanlarının, eş başkanların görevlerine iade edilmesidir.
Bu somutluğun yanı sıra atılması gereken çok önemli adımlar var ki onlar da değerli halkımızın barış inancını perçinleyecektir. Güvenini arttıracaktır. Güven arttırıcı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bunun için de atılması gereken yine somut adımlardan biri hasta mahsuslarla ilgili acil bir çözümün üretilmesi. İnfazı yakılan hapishanedeki insanlar için infaz yakmanın ortadan kalkması ve serbest bırakılmasıdır. Atılması gereken önemli adımlardan biri olan AYM kararları hayata geçirilmeli. Sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, bütün Kobanê tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır.
Ne barış ne demokrasi altın tepsiyle sunulmayacak
Değerli halklarımız! Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki ne barış, ne demokrasi bizlere altın tepsiyle sunulmayacak. Sayın Öcalan’ın çağrısını bizler yorumlarken ve değerlendirirken şunu asla aklımızdan çıkarmayalım. ‘Ankara’da ya da İmralı’da akan görüşmeler var zaten ve bizler sonucu bekleyelim’, demeyeceğiz halk olarak, toplum olarak, barışın ve demokrasinin bu ülkede oluşması, inşa edilmesi ve kalıcı bir hale getirilmesi için şimdi ne kadar örgütlüysek bunun birkaç katını arttıracağız. Mahalle mahalle, hane hane, ilçe ilçe, il il, bütün örgütlenmelerimizi en güçlü şekilde hayata geçireceğiz.
Başta kadınlar ve gençler biliyoruz ki bu sürecin en önemli özneleridir. Çünkü bizler bu sürecin en güçlü özneleri olarak bu sürecin ileriye taşınması için mücadelenin yavaş gittiği dönemde de kadınlar, Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri, Türkiye Kadın Hareketi, Türk Kadın Hareketi hiçbir zaman geride durmadı. Tam tersi mücadelenin zayıf olduğu dönemlerde bile alanları, meydanları kadınlar doldurdu. Çünkü biz kadınlar, kadın yaşam özgürlük, heya, mara hırriye, jin, jiyan, azadi felsefesine bağlıyız.
Halklarımız barışa susamış
Değerli halkımız bugün gerçekleşen bu yürüyüş bize bir kez daha gösterdi ki bütün halklarımız barışa susamış. Bütün halklarımız barış istiyor. Dün ve bugün gerçekleşen mitinglere, yürüyüşlere, Türkiye genelinde, Karadeniz’den Egesine, Akdeniz’den Serhat’ına, Amed’ine, İç Anadolu’suna kadar hepsine bakıp değerlendirdiğimizde bugün yakalamış olduğumuz bu tarihi fırsatın ne kadar önemli olduğunu halklarımız çok iyi kavramış durumdadır. Burada özellikle iktidardan, devletten ve muhalefetin bütün kesimlerinden toplumun çok temel bir beklentisi var. Gerçekleşen bu sürece büyük bir ciddiyetle yaklaşılması, bu sürecin özellikle Ortadoğu’nun tam da savaşın gittikçe genişlemesinin koşullarının Oluştuğu bir dönemde, Türkiye’de barışa ne kadar ihtiyacımız olduğunu, Suriye’de barışa ne kadar ihtiyacımız olduğunu, kalıcı bir barışa ve eşit yurttaşlık hakkı temelinde herkesin hakkının tanınması, dilinin, kültürünün, inancının tanınmasının ne kadar önemli olduğunu herkes fark etmeli ve herkes anlamalı.
Suriye’deki gelişmeler: Ortak demokratik zeminde bir yönetimin oluşması çok önemlidir
Suriye’deki gelişmeleri hepimiz sınıra takip ediyoruz. Orada da demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesi için Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin, Dürzi’nin, herkesin temsil edildiği ortak bir demokratik anayasanın oluşması ve orada ortak demokratik zeminde bir yönetimin oluşması çok önemlidir. Biz biliyoruz ki Türkiye’de biraz önce bahsettiğim barışı ve demokrasiyi inşa et başarırsak, bilelim ki biz barışı ve demokrasiyi Suriye topraklarına, komşumuza, Rojava’ya her yere taşıyacağız. Bir kez daha buradan çağrımızdır. İktidara, muhalefete ve devlete ezberlerimizi bozalım. Cesur olalım, sorumluluk alalım, elimizi taşın altına koyalım, güven arttırıcı adımları atalım ve bilelim Türkiye olarak kalıcı, demokratik bir iç barışa ihtiyacımızın ne kadar stratejik, ne kadar tarihsel bir öneme sahip olduğunu aklımızdan çıkarmadan somut adımlar atalım.
Barışı örgütlemeye ve inşa etmeye ihtiyacımız var
Daha çok örgütlenelim. Daha çok sesimizi duyuralım. Daha çok alan, meydanlarda olalım ki, İmralı’dan yükselen çağrıya bizler de burada sokaktan, alandan, meydandan, işçiler kendi alanından, kadınlar, gençler, emekçiler, ekoloji ve insan hakları mücadelecileri hepimizin barışa ihtiyacı var ve hepimizin kendi rengiyle, kendi diliyle barışı hem dillendirmeye, hem sesini yükseltmeye hem de barışı örgütlemeye ve inşa etmeye ihtiyacımız var. Bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum ve bir kez daha Ahmet halkının bugünkü büyük bir emekle bugüne kadar bu yürüyüşü örgütleyeyen bütün arkadaşlarımıza, bugün katılım gösteren 7’den 70’e bütün değerli halklarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bizler mutlaka barışı inşa edeceğiz.”
Kaynak: MA